Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Fatih Ergin

Fatih Ergin

Yazar

Millî vicdanın defterini de açalım mı Sayın Davutoğlu?

Yeni parti kurma hazırlığı içerisinde olan ve 2014-2016 yılları arasında başbakanlık yapan Ahmet Davutoğlu'nun Sakarya'da bir programda söylediği, "Terörle mücadele defterleri açılırsa birçok insan, insan yüzüne çıkamaz. Gelin hafızanızı bir yoklayın: İleride Türkiye Cumhuriyeti tarihi yazıldığı zaman, eminim en kritik dönemlerden, birkaç aydan biri 7 Haziran 2015 ile 1 Kasım 2015 arasındaki dönem olarak yazılacaktır." sözlerinin gündemdeki etkisi sürüyor. Öyle görünüyor ki Davutoğlu'nun bu çıkışı, önümüzdeki süreçte hem kendisinin hem de AKP iktidarının önüne sık sık çıkarılacak. Hatta AKP iktidarı bittikten yıllar sonra bile konuşulacak. Çünkü 7 Haziran 2015'deki genel seçim ile koalisyon hükümetinin kurulmaması nedeniyle gidilen 1 Kasım 2015'deki erken genel seçim arasındaki süreç, gerek AKP döneminin gerekse de bütün bir cumhuriyet tarihinin en kritik ve en karanlık süreçlerinden bir tanesi.

7 Haziran'da AKP, ilk kez bir seçimden tek başına iktidar çoğunluğunu kaybederek çıkmış ve yıllar sonra millî irade "koalisyon" demişti. Ancak, dönemin muhalefetinin kendi arasında bir koalisyon kuramaması ve AKP'ye de ne CHP ne de MHP ile koalisyon kurdurulmaması sonucunda erken seçime gidilmişti. İki seçim arasında ise, AKP'ye tek başına iktidarı kaybettiren çözüm süreci buzdolabına kaldırılmış, terör yeniden hortlamış (siz hortlatılmış diye okuyun) ve düne kadar güvenlik güçlerine "dur" emri verenlerin bu sefer "vur" emri vermesiyle terörle mücadele yeniden başlamıştı. Suruç'tan Dağlıca'ya, Ankara'dan, Diyarbakır'a kadar birçok kentte yapılan terör eylemlerinde halka saldırılar da gerçekleştirilmiş ve ülkede bir kaos iklimi hakim olmuştu.

Sanki bir yerlerden kamuoyuna, "AKP tek başına iktidardan düştüğü ve muhalefet koalisyon kuramadığı için bunlar oluyor" algısı işleniyordu. Sanki AKP'nin yeniden tek başına iktidarına yol yapılıyordu. Yine aynı süreçte, Türkiye tarihinin en büyük katliamlarından biri olan, 103 kişinin hayatını kaybettiği, 500'e yakın kişinin yaralandığı 10 Ekim 2015'de gerçekleşen Ankara'daki terör saldırısı sonrasında konuşan Ahmet Davutoğlu, "Ankara'daki terör saldırısı sonrasında anket yaptık ve kamuoyunun nabzını tutuyoruz. Oylarımızda bir yükseliş trendi var" demiş ve büyük tepki toplamıştı. Oluşturulan kaos ortamı neticesinde, 1 Kasım 2015 erken genel seçimi AKP'nin kaybettiği tek başına iktidarını geri kazanmasıyla sonuçlandı. Sonradan anlaşılacaktı ki, Erdoğan-Bahçeli ittifakının test sürüşü de yine aynı tarihler arasında yapılmıştı.

Davutoğlu'nun, 7 Haziran sonrasındaki sürece dair "terörle mücadele defterleri açılırsa" diyerek ve adeta bir tehditte bulunarak meydan okuması, sadece MHP'ye yönelik, koalisyon kurmayarak "AKP'yi terörle mücadelede yalnız bırakma" siteminden ibaret değil. Belli ki o dönemde kapalı kapılar ardında terörle mücadele konusunda yaşanan bir şeyler var. Peki, terör olayları üzerinden kaotik bir iklim oluşturularak AKP'nin yeniden tek başına iktidarına yol açılması, o defterlerde var mı acaba? Çözüm sürecinin hem HDP'ye barajı aştırması hem de çözüm sürecine karşı oluşan milliyetçi tepkinin MHP'nin milletvekili sayısını ciddi oranda artırması sebebiyle 7 Haziran'da tek başına iktidarını kaybeden AKP'nin, seçimden sonra zirve yapan terör olaylarına paralel şekilde siyaset dilinin değişmesi, bu soruyu akıllara getiriyor.

Davutoğlu'nun terörle mücadele defterlerinde ne yazıyor, şimdilik bilmiyoruz, sadece tahminlerde bulunabiliyoruz. Peki, Davutoğlu, tarihin ve toplumun defterinde kendisi ile ilgili terörle mücadele noktasında ne olduğunu biliyor mu? Mesela millî vicdan defterinde, "Milliyetçilikle hesaplaşma zamanı geldi" ifadesinin altında kimin adı var, hatırlar mı? PKK hamisi Barzani'nin peşmergelerinin bir cumhuriyet bayramında T.C. topraklarından geçirilerek Kobani'deki PKK'lıların yardımına gönderilmesinde, Süleyman Şah Türbesi'nden ricat edilerek PKK'ya toprak terk edilmesinde bugün meydan okuduğu eski yol arkadaşları ile birlikte kimin imzası var, hatırlıyor mu? Bugün Suriye'de ABD ile PKK/PYD müttefik haline geldiyse, terör devleti ile komşu olduysak, bunun AKP iktidarı içerisindeki mimarlarından biri de Davutoğlu'nun stratejik derinlik politikası değil miydi? Ne dersiniz Sayın Davutoğlu, millî vicdanın defterini de açalım mı?

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları