Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Durmuş Ali Özyiğit

Durmuş Ali Özyiğit

Esrarengize Yolculuk

MHP kurultay süreçleri, rejim değişimi, parlamenter rejime dönüş!

Değerli okuyucularım, geçen günlerde iki gazeteci arkadaşımla kahve içmek için bir kafeye gittik. Malum kafeler kapalı ama kahveni alıp dışarı çıkabiliyorsun. Dışarıda yavaş yavaş hava soğuyordu ama gazetecilerin muhabbeti ne olur? Tabii ki siyaset...

Gazeteci arkadaşlarla yakın dönem neredeyse 7 Haziran -1 Kasım  2015 ve günümüze değin tüm siyasi gelişmeleri değerlendirdik.

***

1 Kasım 2015 sizlere basit bir tarihi hatırlatmasın. Veya 7 Haziran 2015.

Bu tarihler Türk siyasetinde kırılma tarihleridir.

Bu tarihler sadece Türkeş'in MHP'sinin, Erdoğan'ın MeHaPe'sine gidiş sürecindeki bir kırılma kurultay süreçleri değildir.

Türkiye'nin rejiminin değiştiği ve bugünkü ne idüğü belirsiz bir patronlu Başkancı rejime Türk devletinin sürüklendiği sürecin ateşlendiği bir aşama olarak değerlendirilebilir.

***

İlk başta gelin hep beraber 7 Haziran 2015 tarihine bir zamanda yolculuk yapalım.

Ne oldu o gün? Basit bir genel seçim mi? Elbette hayır.

AKP, yıllar sonra tek başına iktidardan düşmüş koalisyon hükümet modelleri şekillenmişti. Çeşitli senaryolar konuşuluyordu.

Ne oldu o gece? Bahçeli, kendisinin hiçbir partiyle koalisyon kurmayacağını ve diğer partilere de koalisyon modelleri için adeta akıl dağıttığı bir gece oldu.

Aslında Bahçeli'nin 7 Haziran gecesi konuşması basit bir parti lideri konuşması değilmiş. Bugün o tarihe bakımıza anlıyoruz.

Neymiş o günkü konuşma?

Erdoğan'ın Başkanlık rejiminin ilk fitilinin ateşlendiği konuşmaymış bugün anlıyoruz.

Ve tabiiki Türkiye'de, 7 Haziran sonrası süreçte koalisyon hükümet senaryolarında hiçbir iktidar çıkmadı.

1 Kasım seçimlerine gidildi. 1 Kasım seçimlerine patlayan bombalar ve yoğun terör tehlikesi ile giden Türkiye, AKP'nin yeniden iktidar olduğu bir 1 Kasım ile tanıştı.

Ve 1 Kasım sonrası esas Başkanlık rejiminin ikinci aşamasının fitili ateşlendi.

MHP kurultay süreçleri...

MHP'nin 1 Kasım-7 Haziran arasındaki süreçte 2.5 milyon oy kaybı yaşaması biriken öfkeyi adeta MHP'de harekete geçirdi. Bahçeli istifa etmiyor parti tabanı adeta Bahçeli'ye çek git diyordu.

Derken olağanüstü kurultay için imza süreçleri yaşandı.

Türkiye bugün Anayasa Mahkemesi'nin kararının bir yerel mahkemece iptal edilme hukuksuzluğunu hala konuşuyor ama aslına ondan beter hukuk ucubesi denilen bir süreci o günlerde gördük.

Yargıtay'ın kararının Gemerek, Tosya gibi alt mahkemelerce bozulması süreci.

Bahçeli adeta her gün söylem değiştiriyor bu mahkeme kararlarına göre bir gün AKP muhalifi ertesi gün Erdoğan'a AKP'ye selam çakan bir görüntü çiziyordu.

Bir iftar yemeğinde Yargıtay'ın olağanüstü kurultay kararı sonrasında, "Benim Saray'la anlaştığım ilk aşamada partili Cumhurbaşkanlığına evet dediğim MHP koltuğu için namertçe söylendi" diyordu.

Gemerek, Tosya mahkemesi kararları sonrası ise hukuki durum, fiili durumdan bahsedip adeta Erdoğan sen benim MHP koltuğunu kurtar ben de sana 330 vekil desteği ile Başkanlık koltuğunu garantileyim şeklinde Bahçeli selamlar çakıyordu.

***

MHP'deki kurultay, mahkeme, Bahçeli-AKP Erdoğan karşılıklı selam çakmalar güzellemeler devam ederken o felaket gün yaşandı.

15 Temmuz FETÖ'cü alçak darbe girişimi. Yüzlerce vatan evladı şehit edildi.

***

Ve Bahçeli için beklenen fırsat gelmişti. Veya AKP Erdoğan için de durum aynı.

15 Temmuz bahane olmuştu. Bahçeli artık açık açık gelin Tayyip Beyi Başkan yapalım diyordu. Zaten OHAL şartlarında mahkemelerin MHP kurultay kararı vermesi imkansızdı. Çünkü herkes ertesi gün resmi gazetede adım var mı yok mu diye bakmakla meşguldü. Yani ihraç oldum mu devlet memuriyetim yandı mı meselesi...

Yargıçlarda da durum aynıydı. En koyu solu, ülkücü, dinci fark etmez hepsi için KHK OHAL kararnameleri hepsi için her sabah Resmi Gazete'ye bakmakla meşgul oldu. Çünkü bu ihraç edileceklerin listesini kimin yaptığı meçhuldü. Ve o gün ihraç edilenlerin bazılarının bugün geri memuriyete tonla tazminat paraları ile geri döndüğünü görüyoruz.

***

Ve sonunda Meclis'te 330 oylaması açık oylama sarı kırmızı pul rezaletinden sonra 16 Nisan referandumu gelmişti. Ne mi oldu? Maç oynanırken kural değişti 2.5 milyon mühürsüz oylarla Saray Rejimi anayasası OHAL baskısı altında geçti.

Sonrasında 2018 seçimleri ve Tayyip Erdoğan Başkan...

***

Bu yazımı bir yakın dönem siyasi tarih olsun diye yazmadım. Bir süreci anlatmak için yazdım.

Bugün Millet İttifakı bileşenleri, Parlamenter Rejime dönmek için sürekli çaba sarf ediyor. İlk seçimde iktidar olursak Parlamenter Rejim anayasamız hazır kamuoyuna yakında açıklayacağız diyor.

Gelin yazımın başına dönelim. Gazeteci arkadaşlarımla kahve içerken bu süreçleri anlattım ve onlar da fikirlerini söylediler. Ben de dedim ki, bakın MHP parti içi kurultay süreçleri parti içi demokrasi olmayışı parti içi diktatörlük sistemi ülkedeki rejime mal oldu. Saray Rejimi geldi dedim. Haklısın dedi arkadaşlarım.

Yani eski rejim de tam anlamıyla Parlamenter Rejim değilmiş.

Olsaydı Bahçeli gibi birisi MHP'nin başında mahkeme ve kurultay Saray destek süreçleriyle kalır mıydı? MHP kurultay süreçleri ülkenin rejimine mal oldu.

Demek neymiş Millet İttifakı bileşenleri? Yeni Parlamenter Rejim anayasası eski rejimin kopyala yapıştırı olmamalıymış.

İyileştirilmiş Parlamenter Rejimde parti içi demokrasi yasa değil anayasaya girmelidir. Çünkü yasayı değiştirmek kolaydır, anayasayı değiştirmek zordur. Buna seçim barajını da koyabilirsiniz...

Biraz uzun bir yakın dönem siyasi tarihini yazdığım yazı oldu okuyucularım ama umarım sizi aydınlatmıştır...

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları