Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Hüsameddin Acar

Hüsameddin Acar

Yazar

'Maske yırtılmasa, bize hâlâ afetti o yüz…'

1000 yıldır hüküm sürdüğümüz bu topraklarda 'DEVLET olmak zordur; her an mücadeleyi her an uyanık olmayı gerektirir.

Etrafımız tam bir ateş çemberi. Bu topraklarda gözü ve emelleri olan milletler var. Yahudi âlemi, Dicle ve Fırat arasını "Vadedilmiş Topraklar" olarak, gelecekte kendilerine yurt bellemiş, tüm güçlerini bu arzularının gerçekleştirmesi için kullanmakta…

İşte "Arap Baharı" diye sundukları, demokrasi rüzgârı diye yutturdukları bu çırpınışlar böyle bir amaca hizmet ediyordu. Fas, Cezayir Tunus'tan başlayın, Libya, Mısır, Ürdün, Filistin, Suriye, Irak, İran ve en nihayetinde Türkiye'yi de içine almak isteyen bir anafor…

Şairler Sultanı Necip Fazıl Kısakürek, Sakarya Türküsü adlı şiirinde, "Akrebin kıskacında yoğurmuş bizi kader" diye seslenir. Gerçekten 1000 yıllık bir zaman diliminden zamanımıza doğru bir tarih yolculuğu yaptığınızda; bu topraklarda DEVLET olmanın bedelinin çok ağır olduğuna şahitlik edersiniz.

İşte, üç kıtaya hükmeden Osmanlı İmparatorluğu'nun adım adım sona yaklaşması ve düşmanlarımızın Türk Milleti'ni yalnızca İç Anadolu Bölgesi'ne hapsetme çabaları…

Ve yıllarca Osmanlı bayrağı altında yaşamış olan milletler, dost bildiklerimiz; güçlü olduğumuz zamanlarda şirin görünen, ayağımız tökezlediğinde hep birlikte sırtımıza çullanmaya çalışan zihniyet…

AKİF, TAM 95 YIL ÖNCE GÖRMÜŞTÜ

Aslında milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy, işte tam da bu zihniyeti 95 yıl önce çok iyi teşhir etmişti… Ancak, tarih de tekerrür ettiği için, bu gerçeği bir türlü göremiyoruz, ona göre tedbirimizi alamıyoruz… Ne demişti Akif, bir hatırlayalım:

"...Maske yırtılmasa, hâlâ bize afetti o yüz…

Medeniyet denilen kahpe, hakikat yüzsüz…"

Buradan gelelim, dost ve müttefik bildiğimiz başta Amerika olmak üzere, Almanya, Fransa, İngiltere, Belçika ve Avrupa'nın şımarık çocuğu Yunanistan gibi ülkelerin tavırlarına… Şimdi artık Arabistan, Mısır ve Birleşik Arap Emirliği de karşı safta. Tarihten bu yana hep yüzümüze gülmüşler, fakat arkamızı döndüğümüzde kuyumuzu kazımışlardır…

İşte NATO'dan müttefikimiz Amerika… Bu teşkilatın birinci güçlü ordusu Amerika, ikincisi ise Türkiye… Ancak bu dost bildiğimiz ülke ne yapıyor?

Burnumuzun dibindeki bu topraklarda ne işleri var?

1968'de Vietnam batağına saplanan Coni'ler, daha sonra Afganistan'da, Irakta ve Suriye'de hep karıştırıcı, yoksul düşürücü ve sömürücü bir politika uyguladılar.

Niyetleri gerçekten insanlık, açlıkla mücadele ve demokrasiyi yerleştirmek olsaydı; öncelikle Yemen, Myanmar, Afganistan, Bangaladeş ve fakir Afrika ülkeleri olurdu ilgi alanları…

Buralarda petrol yok, Amerika ne yapsın bu çorak topraklarda?

Irak'ı darmadağın bırakan Amerika, buraya demokrasiyi getirebildi mi? Modern ve güçlü bir ordusu olan Irak, şimdi kaça parça?

İşte Suriye'de yaşananlar… Bu stratejik ortağımızın, bizim düşman olarak tüm dünyaya lanse ettiğimiz PYD/YPG'ye ve dolayısıyla PKK'ya düşkünlüğü nereden kaynaklanıyor acaba? En az 2 orduya yetecek kadar binlerce TIR dolusu silahı neden bu terör örgütlerine teslim ettiler?

Hedefleri aslında çok açıktı. Bu topraklarda irili ufaklı birçok özerk yapılar oluşturup, kendi emellerine hizmet edecek tampon devletler kurmak…

İNCE ELEYİP, SIK DOKUMAK

İşte, akrebin kıskacında yaşamak kadar zor olan bu topraklarda, ülkemizi yönetenler de bu yüzden çok dikkatli, çok dengeli ve kararlı bir dış politika izlemeliler…

Bin yıllık devlet olma geleneğimizi, tarihi kırılma noktalarında aldığımız pozisyonları da gözden geçirerek… Devlet hafızasını da işleterek, etrafımızdaki olayları bin yıllık tecrübenin süzgecinden geçirerek çok akıllı politikalar üretilmeliyiz…

Son yıllarda, yukarıda anlatmaya çalıştığımız Haçlı zihniyetine karşı takındığımız pozisyonu olumlu bulmakla birlikte, daha dikkatli, daha tutarlı ve daha kararlı bir devlet politikası beklemek de, bu ülkenin has vatandaşı olarak hakkımız olsa gerek.

Türkiye, öteden beri Irak için, Suriye için, Mısır için ve Libya için "tek devlet" tezini savunmaktadır. Allah göstermesin, bu ülkelerdeki bölünme, bir dama taşı etkisi yaratıp, diğer ülkelere de sıçrayabilir.

Bu durum, aslında zenginlik olarak gördüğümüz birçok etnik kökenden oluşan Türkiye'ye sıkıntı verebilir… Devletimiz, günlük politikaların yanı sıra, orta ve uzun vadeli politikaları da büyük bir ciddiyetle yürütmek zorundadır.

Bu genç Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün de dediği gibi, "Yurtta sulh, cihanda sulh" düsturu çerçevesinde, ciddi, tutarlı ve akıllı politikalarla İslamiyet'in son kalesi olan bu kutsal ülkeyi gözümüz gibi korumalıyız…

xxxxx

KUTLU OLSUN Varoluşumuzun simgesi olan 30 Ağustos Zafer Bayramı tüm ülkemize hayırlı olsun. Bu ülkeyi bize armağan eden şehitlerimizi, gazilerimizi, Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını saygı ve minnetle anıyorum. H.A.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları