Ülkü Tamer; "Bak bunun adı Onat, kuşlarımın içinde en çok buna düşkünüm. Vakitsiz giden bir sevgili hemşehrimin adını verdim."

Erdal Özyağcılar; "nur içinde yatsın"

Ülkü Tamer; "Bak nasıl fırladı kerata. Kurşun gibi gidiyor. Kuşlar böyledir işte! Uçar giderler, hiç dönmeyecek sanırsın ama dönerler. Sonunda onlarda süzüle, süzüle kanat çırparlar dostlarına, yuvalarına. Kuşlar, insanlara benzemiyor Kahraman. Bizim gibi ince hesapları yok. İnsanları ben hiç anlamadım ama onlarda beni anlamadı. Bir tek kuşlarım anlıyor, sonunda onlarda buldum huzuru"

Sanırım bir dönemin ilgi bulmuş dizilerinden "Yabancı Damat"'taki Ülkü Tamer ve Erdal Özyağcılar arasındaki bu repliği bilmeyen yoktur.

İnsanlar çok acayip varlıklar değil mi?

Hele hele günümüzün insanları bi'daha acayip açıkçası.

Siyasetçisi, yöneticisi, işvereni…

Hepsinin kafasında ince, ince hesaplar.

Bu incelik, garibin üstüne yağan ince kara benzemiyor açıkçası.

Siyasetçi dediğin, genel insan ahlâkından arınmış, insani değerlerle hiçbir bağı ve ilgisi olmayan şahsiyetler.

İşverenler ise bu şahsiyetlerin ikinci el çakma ürünü.

Kendi çıkarları için her şeyi yapabilirler.

Mesela; fikirleri tamamen ayrılmış olan tüm siyasetçiler, kendi maaşları veya başka çıkarları doğrultusunda aynı anda ellerini havaya kaldırıp hemfikir olabilirler. Söz konusu emekli, çalışan, öğrenci olunca sazın bam telini aramakla geçer o eller.

Mesela; en hassas konuları (örneğin din) kendi çıkarları doğrultusunda kullanabilirler. Onları dinlediğinizde zannedersiniz ki! Yüce Allah'ın tüm hükümleri sadece onların yaptıkları işleri doğrular niteliktedir.

Bunlar bunu yaparken, onların yancısı sadece işverenler değildir birde meslek ahlâkından uzaklaşmış sadece siyasi otorite ile var olan basın mensupları vardır. Son zamanlarda halkın cebini yakmaktan öteye varmış elektrik, doğalgaz, su gibi ihtiyaçların fatura itirazları karşısında "fasulye yesinler ve kendi gazlarını kendileri üretsinler" diyebilme pespayeliğini gösterirler "gerekirse simit yiyeceğiz" martavalına boyut atlatarak.

Unutmamak gerekir.

Yüce Allah'ında bir hesabı var! Gün geldiğinde öyle bir sorar ki! Artık o zaman şahsi geleceğiniz için ağzınızdan çıkan kelimenin nereye ve nasıl vardığını anlarsınız.

Oy verdiğiniz, gelecek ile ilgili güzel şeyler yapacağına inandığınız siyasetçi veya parti olabilir ama gördüğünüz yanlışa bile bile razı göstermek, bu kadar insanın vebaline girmeyin.

Yanlışa yanlış, doğruya doğru diyebilme erdemine sahip olun.