İstanbul trafiğinde bir tatlı huzur...
Sabah sabah İstanbul'un trafiğinde yol almaya çalışırken, Radyo Alaturka'da Zekai Tunca'nın seslendirdiği "Bir tatlı huzur almaya geldik Kalamış'tan" şarkısını dinlerken insanın ruhu dinleniyor, her türlü sıkıntılardan birkaç dakika da olsa uzaklaşıyorsunuz.
Güftesi Behçet Kemal Çağlar'a, bestesi de Münir Nurettin Selçuk'a ait Nihavend makamında kısaca "Kalamış" olarak adlandırılan şarkının ilginç bir öyküsü var. Gelin onu bir hatırlayalım:
Münir Nurettin Selçuk sağlıklı günlerinde, Kalamış'ta yalnız kendisinin şarkı söylediği bir kulüp açmış. Ancak içeri girmek için önce kulüp'e üye olunması gerekiyormuş. Burada yemek servisi ve de meze yokmuş. Gelenlere sadece viski servis ediliyormuş. Müşteriler, önce üyelik kartlarını gösteriyor, sonra da içeride içtiklerinin hesabını ödüyorlarmış.
Münir Nurettin Selçuk, dostu Behçet Kemal Çağlar'dan içinde Kalamış ismi geçen bir şiir yazmasını istemiş. Bir türlü şiire başlayamayan şairi heyecanlandırmak için "Bir akşam üstü gel de seni sandalla Kalamış'ta gezdireyim" demiş.
Ilık bir yaz akşamı, Münir Nurettin Selçuk'un daveti üzerine Kalamış'a gelen Behçet Kemal Çağlar kulüb'ün kapalı olduğunu görmüş. Fakat ısrarla kapıyı çalınca, istemeye istemeye kapı açılmış. Behçet Kemal Çağlar'ın anlatımıyla, Münir Bey'in yanında afet bir hanım varmış. Bu kadın o kadar güzelmiş ki; karada, denizi o mavi gözlerinde gezdiriyormuş. Üçü sandalla denize açılmışlar. Nurettin Selçuk kürek çekiyor, Behçet Kemal Çağlar elinde kağıt-kalem birşeyler karalamaya çalışıyormuş. Kadın ikisiyle de ilgilenmeden gözleriyle ufka bakıyor, ay ışığı altında vücudunun tüm hatlarıyla geriniyor, elini sulara sokup çıkarıp maviliklerle oynuyormuş. Kadının bu hali Behçet Kemal Çağlar'ı çileden çıkarıyormuş.
Kadın hiç beklenmedik bir anda Çağlar'a dönerek; "Behçet bey, nasıl şiir ilerliyor mu?" demiş.
Behçet Kemal Çağlar da "İlerliyor hanımefendi. İsterseniz son yazdığım satırları size okuyayım" diye yanıtlamış. Kadının hafifçe başını sallamasıyla da başlamış; aklına o an gelen "Gündüz koya sen gel, gece gelsin aya növbet, Emret güzelim istediğin şarkıyı emret" cümlesini söylemiş.
Kadın mısraları duyunca kahkahayı atıvermiş. Hazırda bekleyen Münir Nurettin Selçuk, "Çok güzel madem iki satırını okudun, öteki satırları da dinleyemez miyiz?" diyerek beğendiğini dile getirmiş.
Çağlar önce; "Tamamlanmamış şiir okunmaz" diyerek savsamak istemiş, ısrarlar üzerine; "Madem şiiri sizin için yazıyorum" diyerek aklına gelen mısraları baştan sona okumuş.
İşte günlerce dile getiremediği, "Bir tatlı huzur almaya geldik Kalamış'tan" şarkısının sözleri böyle ortaya çıkmış. Gelin bunun sözlerini bir hatırlayalım:
Yok başka yerin lütfü ne yazdan ne de kıştan
Bir tatlı huzur almaya geldik Kalamış'tan
Yok zerre teselli ne gülüşten ne bakıştan
Bir tatlı huzur almaya geldik Kalamış'tan
İstanbul'u sevmezse gönül aşkı ne anlar
Düşsün suya yer yer erisin eski zemanlar
Sarsın bizi akşamda şarap rengi dumanlar
Bir tatlı huzur almaya geldik Kalamış'tan...
Yok başka yerin lütfü ne yazdan, ne de kıştan
Bir tatlı huzur almaya geldik Kalamış'tan
Ah Kalamış'tan
Yok zerre teselli ne gülüşten, ne bakıştan
Bir tatlı huzur almaya geldik Kalamıştan
Ah Kalamış'tan
İstanbul'u sevmezse gönül aşkı ne anlar
Aşkı ne anlar
Düşsün suya yer yer erisin eski zemanlar
Eski zemanlar
Sarsın bizi akşamda şarap rengi dumanlar
Şarap rengi dumanlar
Bir tatlı huzur almaya geldik Kalamıştan
Ah kalamıştan
Of of, fethettiniz ay parlayarak sen gülerekten
Gündüz koya sen gel, gece kalsın a yanımda of of
Ses çıkmıyor artık ne kürekten, ne yürekten
Emret güzelim istediğin şarkıyı emret of of
Bir tatlı huzur almaya geldik Kalamış'tan
Ah Kalamıştan...
Kalamış Koyu'nun adı antik çağda Eutropos idi. Burası sonradan derenin yığdığı toprak nedeniyle bataklık ve sazlığa dönüştü ve Rumca "Kalamisia" diye adlandırıldı. Osmanlılar döneminde ise bu yöreye "Kalamiçe" dendi. Cumhuriyet döneminde ise,"Kalamış" diye anılmaya başladı. Böylece Fenerbahçe ile Moda arasında kalan "Kalamış" semtinin adı Behçet Kemal Çağlar'ın dizeleriyle ölümsüz bir hâl aldı.