Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Harun A. Altuntaş

Harun A. Altuntaş

Yazar

'İpsiz' veya Atatürk'ün deyimiyle Emice Recep

Şimdilerde; ince, uzun boylu tipik Karadenizli Recep Reis'e neden "İpsiz" denildiğinin nedenini merak eder dururuz. Ben de bu meraklılardan biriydim. Araştırdıktan sonra onun ne yüce gönüllü, ne kahraman olduğunu anladım. Gelin bunu sizlerle paylaşayım:

Elinde avucunda ne varsa, olanı da, olmayanı da verdiğinden ve kendisi de "cep delik, cepken delik" örneği olarak kaldığından adı "İpsiz"e çıkmıştı. İstiklal Savaşı başladığı yıllarda bazı "iş birlikçiler" gibi düşmanla iş birliği yapmadı. Ülkenin kıyasıya varlık-yokluk mücadelesinin verildiği Kuvayı Milliye saflarında yer aldı. Etrafındaki çok az gönüllü ona yetmeyince bu sefer de Sinop, Trabzon ve Rize hapishanelerinin kapılarını açtı. 100 yıllık mahkûmlara şu soruyu yöneltiyordu: "Aha görüyorsunuz. Hürriyet bu duvarın dışında... Şimdi sizi serbest bırakıyor ve hürriyetinizi veriyorum. Siz de milletinize bunun borcunu ödeyeceksiniz. Prangada yaşamak mı istersiniz, düşmanla vuruşmak mı? Varın kararınızı siz verin..."

İpsiz Recep'ten bu sözleri duyan mahkûmlar gönül rızasıyla Kuvayı Milliye'ye katılma kararı alırlar. Çelik gibi adalelere sahip, tuttuğunu koparan bir öfke dalgası ile kaplı olan "İpsiz" Recep'in Millî Mücadele'deki konumu çok önemlidir.

1862 yılında Rize'de doğan İpsiz Recep, genç yaşında çalışmak için İstanbul'a gider. Yelkenli teknesiyle Boğaziçi'nde çalışan Recep, Birinci Dünya Savaşı'nın sonunda İstanbul'un düşman tarafından işgal edilmesini hazmedemez. O günlerde, yanında çalışan Türkler'e eziyet eden bazı Rum ve Ermeniler'i birer-ikişer etkisiz hale getirir. Artık çevresinde sayılan ve cesareti takdir edilen bir kişidir. İstiklal Savaşı başladığında on beş arkadaşı ile Karadeniz kıyısındaki Kefken'i tutar. İpsiz Recep ve  adamları, İstanbul'dan Sakarya'ya silah taşımaya başlar.

Bu silahlar çoğunlukla; Türk, hatta İngiliz cephaneliklerine yapılan baskınlarla sağlanıp, zor şartlar altında gizlice Geyve Boğazı üzerinden Ankara'ya ulaştırılıyordu. Bir gün Fransız gemisini çevirip, el koydu. Karasu Bucak Müdürü'ne gemiyi teslim etti. Bunun ardından Karasu'da karargâh kurdu. Karasu'dan Ankara ile irtibat sağladı. Aldığı talimat üzerine Yunan Kuvvetleri'nin Karasu'ya girmesine mani oldu. Recep'e; Sakarya Savaşı'nda, Yunanlıların Sakarya'nın doğu kıyısına geçmesini engelleme görevi devlet yetkilileri tarafından verildi. İpsiz Recep; bunu da engelledi. Adapazarı İsyanı'nın bastırılmasında da önemli yararlılıklar gösterdi.

İstiklal Savaşı bittikten sonra Atatürk'ü ziyaret etti. Büyük ilgi ve sevgi gördü. Mustafa Kemal ona "Emice" diye hitap etti. İpsiz Recep'e rütbe ve madalya verildiği zaman "Ben imza atmayı bilmiyorum. Madalya için de savaşmadık. Topraklarımızı ve vatanımızı kurtarmak için savaştık. Bu toprakları gâvurdan kurtarmak için boğuştuk" diyerek madalyayı almadı. 15675 sayı ve 23.9.1929 tarihli İstiklal Madalyası, ölümünden sonra eşi Nadire Hanıma verildi. İstiklal Savaşı'nda her türlü zorluğa karşı mücadelesini sürdürüp, millî duygularının sesine göre fedakârlıktan çekinmeden başarı gösteren İpsiz Recep, 1928 yılında Yenimahalle'deki evinde ruhunu teslim etti. Vasiyeti üzerine mezarı Karasu Şehir Mezarlığına defnedildi. Bu millet İpsiz Recep'i unutmadı. Kahramanlık ve kişiliğine yaraşır şekilde mezarı, anıt haline getirildi. Allah rahmet eylesin... 

 

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları