Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Sıla Topbaş

Sıla Topbaş

MUNSAP

İnternet ve sinema çocuklar üzerinde kalıcı etki yapabiliyor

Çoğumuz çocuklarımızın internete olan zaafından şikayet ederiz. Şikayetlerimizin başında da kendilerini kaybedip bağımlı hale gelmeleri ön plana çıkıyor. Bu durumun çocuklarımızın üzerinde kalıcı etki yaptığı belirtiliyor. Uzmanların bir başka uyarısı da sinemanın çocuklar üzerindeki kalıcı etkisi.

Size bu konular üzerinde yapılan bir sempozyumdan söz etmek istiyorum. Uzmanların ortak görüşü, internet bağımlılğı ile madde bağımlılığının eş düzeyde olması. Bir de sinema olgusu var...

Sempozyum ve ele alınan görüşler hakkında verilen bilgiler şöyle:

İstanbul Bilgi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Çocuk Gelişimi Bölümü tarafından düzenlenen 'Çocuk Gelişimi ve Psikopatolojisi Sempozyumu'nda bir araya gelen uzmanlar internet ve sinemanın çocuklar üzerindeki etkisini ele aldı. Sempozyumda konuşan uzmanlar internet bağımlılığının, madde bağımlılığından farkı olmadığını belirtti.

İstanbul Bilgi Üniversitesi Sosyal Hizmet ve Danışmanlık Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kültegin Ögel'e göre internet bağımlılığı uyuşturucu kadar tehlikeli. Öyle ki, çocuklar gerçek hayatta sahip olmak istedikleri nitelikleri sanal kimliklerine yükleyip, oyunlarda sunulan hızlı ödül alma sistemine kapılıyor. Sosyal medyada sahte hesabın arkasına saklanan çocuklar kendilerini gerçekleştiriyor ve tüm bunlar bağımlılığa bir neden oluyor. Prof. Dr. Ögel internet bağımlılığına karşı ailelerin yasak koyarken saat değil gün kısıtlamasıyla durumu kontrol altına alması gerektiğini vurguluyor.

Gelişim için 0-3 yaşa dikkat edilmeli...

İstanbul Bilgi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Çocuk Gelişimi Bölümünce düzenlenen, "Çocuk Gelişimi ve Psikopatolojisi Sempozyumu"na alanında uzman çocuk gelişimci, eğitimci ve akademisyenlerin yanı sıra psikolog, psikiyatrist, ergoterapist ve fizyoterapistlerin katıldı. Yapılan etkinlikte konuşan İstanbul Bilgi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekan Vekili Prof. Dr. Nilgün Sarp, pediatristlerin gelişimi geciken çocukların sadece yüzde 30'unu tespit edebildiklerini söyledi. Doğru bir gelişimsel tarama sistemiyle bu oranın yüzde 70-80'lerde olması gerektiğini savunan Nilgün Sarp, gelişim bozukluğu tespiti için 0-3 yaşın hayati olduğunu ve bu nedenle çocukla bire bir ilgilenen kişisel gelişim programlarının devletle istişareli olarak yürürlüğe sokulması gerektiğini aktarıyor.

Sinema dünyası çocuk gelişimine etki edebiliyor...

Sempozyumda İstanbul Bilgi Üniversitesi Travma ve Afet Çalışmaları Uygulamalı Ruh Sağlığı Yüksek Lisans Program Direktörü Prof. Dr. A. Tamer Aker ise sinema dünyasının çocuk gelişimine etkisini şöyle anlatıyor: "Sinemanın çocuk gelişimi üzerindeki etkisini görmek için toplumun tutumuna bakmak gerekiyor. Bir çocuktan bir katil doğabiliyor. Bunun beyaz perdedeki en güzel örneklerinden biri Star Wars'un fenomen figürü Anakin Skywalker'dır. Yaşadığı travmalar onu Darth Vader'a, toplu katliam yapan bir katile dönüştürmüştür. Hayatta da bunun gibi travmalara bağlı çocuk gelişim bozuklukları, ileride toplumun tümüne etki eden kişilik bozukluklarına neden olabilmektedir."

Travmanın etkileri sonradan çıkabilmekte...

Travmaların çocuk gelişimi üzerine etkileriyle ilgili bir başka sunum da Marmara Üniversitesi Nörolojik Bilimler Enstitüsü/Çocuk Gelişimi ve Erişkin Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Sennur Zaimoğlu'dan geldi. Gelişimsel psikopatoloji alanında çalışırken örseleyici yaşantıların beyin üzerine etkilerini inceleme fırsatı yakaladığını belirten Prof. Dr. Zaimoğlu, "Çocuklukta fiziksel cinsel ya da duyusal manada kötü muamele görmüş insanlar ileriki yaşlarda nörolojik olarak bu izleri taşımaya devam ediyor. 9 bin 382 birey üzerinde yapılan araştırmayla bireylerin geriye dönük örseleyici yaşantılar incelendi. Bu bireylerin yüzde 40'ı psikiyatrik bir bozukluktan muzdarip çıktı. Erken yaş travmaları majör depresyon, bipolarlık ya da bağımlılık gibi sorunları beraberinde getiriyor" diyerek konuya dikkat çekti.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları