İktidar partisinin itirazından öte isteği ile yenilenecek olan İstanbul seçiminde HDP oyları ilk seçimdekinden daha çok kıymete bindi. Öyle ki bu oyların önemi, iktidarın riya ve takiyeyi nasıl siyasi çizgi yaptığının anlaşılmasına da imkân sağlıyor. AKP cenahının nezdinde HDP oylarının iki farklı hali var. Şöyle ki; iktidar partisine ve ortağı MHP'ye göre İstanbul'daki HDP oyları Millet İttifakı'nın adayı Ekrem İmamoğlu'na gidecekse ve İmamoğlu da bu oylara talip ise, HDP'nin oyu Kürt kökenli seçmenlerin değil, Kandil'in, PKK'nın oyudur. Amaç, İstanbul'da AKP'ye kaybettirmek suretiyle Türkiye'nin millî bekasına kastetmektir. Dolayısı ile CHP, İYİ Parti'nin yanında HDP ve Kandil ile de ittifak halindedir. Buradan hareketle ortaya çıkmaktadır ki, Ekrem İmamoğlu'nu 'zillet' desteklemektedir. İşte onun içindir ki, bu ittifakın adı 'zillettir...'
Eğer ki HDP oylarına talip olan Cumhur İttifakı'nın adayı Binali Yıldırım ise ve HDP'den Binali Yıldırım'a oy gitmesi mevzu bahis ise, bu gayet normal bir durumdur. Tamam HDP, PKK'nın TBMM şubesidir ama HDP'ye oy veren Kürtler ayrı tutulmalıdır. Kaldı ki HDP'nin aday çıkarmamasından mütevellit, HDP oylarına AKP'nin talip olması yadırganmamalıdır. Ne de olsa ittifakın adı Cumhur'dur! Buradan hareketle ortadadır ki; HDP, Millet İttifakı'na oy verirse bekamızın düşmanıdır. Cumhur İttifakı'na oy verirse millî bekanın yanındadır. Yerseniz tabii!..
AKP'nin riya ve takiye siyasetinde HDP'ye olan yaklaşımının ve HDP üzerinden geliştirdiği söylemlerin olmazsa olmaz bir yer tuttuğunun ilk örneği değil 23 Haziran'da yapılacak İstanbul seçimi. Ancak tekrar edilecek seçim vesilesi ile gördük ki, Kürtler gibi Yunanların da bu siyasette ayrı bir yeri varmış. Öyle ki, "Keşke Yunan galip gelseydi" diyeni üstad gören de bu zihniyet, İmamoğlu'na "Yunan" diyerek itibar kaybına uğratmaya çalışan da! İş Atatürk ve cumhuriyete saldırmak olunca Yunan iyi, iş AKP'nin seçim kazanması olunca Yunan kötü! Yunanlar da şaşıracak, Türkiye'yi yöneten iktidarın nezdinde ne olduğunu diyeceğim ama o da mümkün değil. Zira Ege'deki 18 adamızı tek kurşun atmadan Ekrem İmamoğlu'nu Yunan olmakla suçlayan iktidar tarafından kendilerine teslim edildiğini bilen bir Yunanistan, herhalde AKP'nin kendilerine duyduğu sevgiden şüphe etmez!
Üstad belledikleri malum merhum, "Mustafa Kemal'e zerre muhabbeti olan cenazeme gelmesin" demişti. İktidar partisinin yöneticileri, bakanları, meclis başkanı, Mustafa Kemal'e zerre muhabbeti olmadıklarını göstermek için olsa gerek, malumun cenazesinde boy gösterdiler. Aslında o cenazeye katılanlar, Mustafa Kemal'a zerre muhabbeti olmadıklarının yanında, Yunan'a olan muhabbetlerini de gösterdiler. Bakmayın siz Erdoğan'ın 19 Mayıs'ın 100. yılı vesilesiyle Samsun'a gitmesine. Atatürk de Samsun'a çıktıktan sonra İstanbul'u geri almıştı. Erdoğan da aynı taktiği denemek istiyor anlaşılan. Lakin, 18 adayı Yunan'a teslim etmiş, Yunancı Kadir Mısıroğlu'nu üstad bellemiş bir iktidarın başının, üst düzey AKP'lilerin cenazesine katıldığı Mısıroğlu'nun daha kırkı çıkmadan Samsun'da 19 Mayıs'ı anmasına inanacak, yiyecek ve yutacak varsa, bu taktik tutar diye düşünülebilir ama ben ihtimal vermiyorum. Niye mi? Atatürk, Samsun'a Yunan'ın kazanması için değil, Yunan'ı defetmek için çıktı. Erdoğan ise, eğer İstanbul'u geri almak için Samsun'a çıktıysa, Yunan süsü verilmek istenen bir isme karşı çıktı.
Ekrem İmamoğlu'na da bir çift sözüm var; hani diyor ya Yakup Kadri Karaosmanoğlu, "İnsan Türk olur da, nasıl Mustafa Kemal Paşa'dan yana olmaz" diye... Bak Sayın İmamoğlu, eğer ki Yunan isen, nasıl AKP'den yana olmuyorsun, üstüne bir de AKP'nin karşısında aday olup ellerinden İstanbul'u alıyorsun? Sultan Vahdettin'e sahip çıkan, Lozan'a hezimet yaftası vuran, birilerinin Lozan'ı bize hezimet diye yutturduğunu yutturmaya çalışan, Fener Rum Patrikhanesini ekümenik gören bir iktidarın karşısında yer almak, Yunan kimliğine ihanettir! Söyle Sayın İmamoğlu, insan Yunan olur da, nasıl AKP'den yana olmaz?
