SONUNDA Amerika 46. başkanına kavuştu ve dünya rahat bir nefes aldı. Çünkü Amerika tarihinde en tutarsız başkandı bu giden. Binlerce fanatik Amerikalının Beyaz Saray’ı basması, ortalığı talan etmesi de onun kışkırtıcı tutumu yüzündendi.

Fakat sonunda yargılanmaktan kurtulamayacağını anlayan Tramp, sokağa döktüğü fanatiklere cephe alarak, -sözüm ona- cevahiri kurtarmaya çalıştı. Ancak yemezler…

Amerika tarihinin 46. başkanı Joe Bidon’un, gidene göre daha mantıklı ve tutarlı bir politika izleyeceği kesin. Ancak biz işimize bakalım…

Değil mi ki, bu Bidon gelir gelmez, PKK-YPG’yi  binlerce TIR silahla donatan adamı, yani Lloyd Austin’i getirdi savunmanın başına; gerisini siz tahmin edin.

Ne bekliyorduk?

Türkiye geçmiş yıllarda daha demokrat Bill Clinton ve bir ayağı Müslüman geleneğinden olan Barack Obama’dan da beklenen ilgiyi göremedi.

Tutarsız Tramp ya da şimdiki Bidon’dan ne göreceğiz?

Göreceksiniz, önümüzdeki Şubat’ın son günlerinde gerek ABD gerekse AB, Türkiye’yi kıskaca alıp birtakım yaptırımlarla sıkıştırma yoluna gidecek.

Avrupa’nın şımarık çocuğu Yunanistan, burnumuzun dibindeki adaları silahlandırıyor; sesini çıkaran yok…

Amerika’nın beslemesi İsrail, gerek Orta Doğu’da gerekse, Doğu Akdeniz’de istediği atı oynatıyor; kimsenin umurunda değil.

Ve dost bildiğimiz, dindaş dediğimiz İslam ülkeleri Mısır, Arabistan, Fas, Cezayir, Tunus ve diğerleri… Alayı bir olmuş, ülkemizi desteklemek yerine uluslararası mecralarda adeta köstekliyor.

Zayıf düşmeye gör…

Her biri fırsat kollar ve tepene binmek için pusuya yatar…

KENDİ GÖBEĞİMİZİ KENDİMİZ KESMELİYİZ

Evet, üç tarafımız değil, ancak dört bir tarafımız dost mu, düşman mı bilemiyoruz.

Ne İran, ne Irak, ne Suriye, ne Yunanistan, ne Ermenistan ne de Bulgaristan… Bu zamana kadar hiçbir komşumuzun ülkemiz adına olumlu bir adım attığına ben şahit olmadım…

Onun için Türkiye, en kısa sürede toparlanma hamleleri gerçekleştirerek, hızlı bir şekilde her bakımdan güçlü bir ülke olma konumuna gelmelidir.

Sanayide, tarımda, eğitimde, hukukta ve üstün teknolojide…

VERİYORUZ… KARŞILIĞINI ALAMIYORUZ!

Amerika ile F-35 krizini unutmayalım! Projenin içinde yer aldığımız, parasını da peşinen verdiğimiz uçakları alamıyoruz. Üstelik bu işte dâhli olmayan bir başka ülke Arabistan basıyor parayı ve F-35’leri hava gücüne katıyor.

Rusya’ya büyük paralar ödeyerek S-400 sistemi için anlaşma yaptık. Füze sistemlerinin bir kısmı geldi. Güya geçtiğimiz 2020 yılının Nisan ayında aktif hale getirilecekti. Yıl 2021 ve 2 ay sonra seneyi devriyesi olacak; ama bu S-400’lerin akıbetini bilen yok.

Paralar hem Amerika’ya hem Rusya’ya gitti. Sonuç, sıfıra sıfır; elde var sıfır…

Ülkemiz, ekonomik anlamda büyük sıkıntılar çekiyor.

İşsiz insanımızın sayısı 10 milyona yaklaştı. Sakın hafife almayın 10 milyonu; bu rakam Avrupa’da birçok ülke nüfusundan fazla!

Devasa holdingler, işyerleri, fabrikalar kapanmanın eşiğinde… Esnaf kan ağlıyor…

İşte bunun için, ülkeyi yönetenler, bu vefakâr ve cefakâr milleti arkalarına almak istiyorlarsa, önce sıkı tedbirleri kendileri uygulamalıdır.

Ankara, ciddi anlamda bir tasarrufa gitmeli, israfı kısmalı…

Örneği istediğiniz kadar verebilirim, ancak yalnızca makam araçlarını vereyim… Dünyanın en büyük ekonomilerinden birine sahip olan Almanya’da makam aracı sayısı 15 bin civarında, bizde ise bu rakam 115 binden daha fazla! 300 milyon nüfuslu ve dünyanın bir numarası Amerika’da ise 80 bin…

Gerisini varın siz hesap edin…

Tablo kara, gelecekten ümit var olmak zor görünüyor.

Ancak içinizi karartmayayım. Eğer ülkeyi yönetenler, buna inanır ve milletimizi her alanda tek yumruk yapabilirse; her şey çözülür.

Bunun için de önce iç barış, üstün demokrasi, insan hakları ve vatandaşın, kendisini yönetenlere yani devletine güveni tesis olur.

Bu olursa, gerisi çorap söküğü gibi gelir…