Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Harun A. Altuntaş

Harun A. Altuntaş

Yazar

Hun Hükümdarının Ulu Tanrı'ya yakarışı -1-

Günümüzde, özellikle Türkiye''de, birçok araştırmacı ve tarihçi, dünyada putperestliğin yaygın olduğu bir dönemde çıkmış olan Tengriciliği tek tanrılı bir inanç kabul etmektedir. Prof. Dr. Hikmet Tanyu başta olmak üzere birçok tarihçi bu görüştedir. Özellikle Hikmet Tanyu, "İslamlıktan Önce Türklerde Tek Tanrı Dini" adlı eserinde, bu konu üzerinde durmaktadır. Prof. Dr. Tanyu, bu eserinde genel olarak İslâm üzerinden çıkarımlar da yapmakta ve Tengri''nin tek olduğunu, diğer unsurların ise cin, melek ya da ruh olduğunu söylemektedir.

"Biz her millete bir peygamber gönderdik. O da ''Allah''a ibadet edin, tağuttan uzak durun!'' dedi. Sonra onlardan bir kısmına Allah hidayeti nasip etti, bir kısmı hakkında da sapacaklarına dair hüküm kesinleşti. İşte gezin dolaşın dünyayı da peygamberleri yalancı sayanların akıbetlerinin ne olduğunu görün!"(Nahl Suresi, 16/36 Ayet).

Nahl suresindeki ayette, Hz. Adem''den beri her zamanda bulunan bütün kavimlere mutlaka bir peygamberin gönderildiği ifade edilmektedir. Çünkü, peygamber olmadan imtihan olmaz. Madem ki, insanoğlu için bir imtihan dünyası açılmış, elbette bu imtihanın temel soruları olana ilahî emir ve yasaklarının bilinmesi lazımdır. Bunları ders verecek olan muallimler ise peygamberlerdir. O halde Türklere de Allah''ın birliğini ileten bir peygamber gönderilmiştir. Allah''ın kitabına göre b kesindir. Ancak Türklere gönderilen peygamber bilinmemektedir. Bu kimine göre Zülkarneyn, kimine göre de Oğuz Han''dır.

Göktürkler, Türk toplulukları arasında inançları, kültürleri ve politikaları hakkında değerli bilgiler içeren yazılı kanıtlar bırakan ilk ulus olmuştur. Orhun Yazıtları''nda Bilge Kağan eski Türk inancını yalnızca şu sözlerle açıklamaktadır:

Üstte mavi gök, aşağıda yağız yer kılındığında, ikisinin arasında insan oğlu kılınmış.

Göktürk hükümdarlarının unvanları sürekli Tengri ile olan bağlantılarına değinir; mesela "Kök Tengri yaratmış" ya da "tänri täg Tänri yaratmış Türk Bilge Kağan"

Elde edilen bilgilerin ışığında Göktürk Kağanlığı''nda Tengricilik, tek tanrıcı bir din olarak görünmektedir ve kesin olarak birçok başka inançları da barındırmış olan bu kültürde en büyük rolü oynamış ve hatta bu dönemde en parlak zamanlarından birini yaşamıştır. Göktürk hükümdarları, halkları tarafından Tanrı''nın seçtiği elçi olarak kabul edilmiştir. Dört ''il''e ayrılmış olan devletin bu illerinin yönetimi dört İl Han''ca temsil edilmiş ve bu ilhanlar da halkları tarafından kutsal davranış görmüşlerdir. Ölen bir han ya da kağanın ölümden sonra da kutsuyetini sürdürdüğüne inanılmış ve her sene ölüm gününde onun için bir kurban kesilmiştir.

Göktürk Yazıtları''nda bulunan diğer bir cümle, Tengricilikteki mahşer günü hakkında bir fikir verir:

Üze Tengri basmasar, asra yir telinmeser, Türk budun ilingin törüngün kim artatı udaçı erti?

(Üstte gök yıkılmazsa, altta yer delinmezse -çökmezse- Türk Milleti, senin ilini, senin töreni kim bozabilir?)

Böylece Göktürkler''de kıyamet alameti olarak Dünya''nın sonunun "gök''ün yıkılması" ve "yerin çökmesi" ile gerçekleşeceğine inanıldığı söylenebilir.

Kalıntılardan birinde, Budizm''in Türklerin arasında yayılmaması için uyarıcı bir metin bulunmaktadır. Metinde Büyük Kağan''ın kardeşi, Budizmin Türkleri umursamaz, tembel ve edilgin yaptığını ve bunun önlenmesi gerektiğini kaydetmektedir.

Tengriciliğin, İslamiyet''teki gibi diğer inançlara karşı anlayışının ve hoşgörüsünün kanıtlarını bulmak mümkündür. Mesela Karadeniz''in kuzeyinde yapılan kazılarda Tengrici oldukları bilinen Ön Bulgarların kalıntıları arasında Mûsevî, Hristiyan ve Budistlerin de olduğuna dair kanıtlar bulunmuştur.

Arapların putlara Perslerin ateşe taptıkları dönemden 800 sene önce, bir ve tek olan Tanrı''ya inanan Türk Hun Hükümdarları, bugünkü Türkçeye uyarlanmış şu duayı okurlardı:

"Ulu Tanrı.

Her şeyi yaratan Tanrı.

Yenilmez, yıkılmaz, ölmez, bitmez, yitmez, yok olmaz Tanrı.

Suyu donduran, buzu eriten, buzdan su yürüten, sudan ırmak coşturan, ırmaktan göl dolduran, gölde balık gezdiren Tanrı.

Kuru derelere pınar koşturan, ota ağaca can yürüten, ottan ağaçtan çiçek çıkartan, çiçeklerden oğul veren, arıya bal yaptıran Tanrı.

Günümüzü aydınlatan, gecemizi yıldızlarla süsleyen Tanrı.

Bize yeni bir yıl veren Tanrı.

Bu yıl bize bol ver, bolluk ver!

Otumuz otlağımız bol ver.

Kulunlarımız kuzularımız bol ver.

Yapağımız yünümüz, yağımız sütümüz, peynirimiz, kımızımız bol ver.

Yağmurumuz suyumuz bol ver.

Avlağımız avımız bol ver.

Urısı, kızı oğulumuz bol ver.

Anamızı balamızı, oğulumuzu kızımızı, gencimizi yaşlımızı, bu kara yer üzerinde hepimizi kara çorlardan sakla, isizlikten bizi esirge Yüce Tanrı.

Yayımız yaman, okumuz şaşmaz, kılıcımız keskin kıl.

Yağının başını munsuz, bileklerimizi güçsüz, yüreklerimizi umutsuz koma.

Bahar geçsin yaz gelsin, yaz geçip güz gelsin, güz buduna yeğni gelsin.

Kuzumuz, kulunumuz, oğulumuz çok olsun.

Türk çoğalsın acun üze bey olsun.

Aç, çıplak kalmasın, acun düzen dirlik bulsun.

Yer ve gök ülüşü için, atalarımız tini için sunduğumuz iduklarımızı una.

Yüce Tanrı.

Türk Budun ilsiz kılma, Türk Budun başsız kılma, Türk Budun töresiz kılma, Hun Budun yüzün yere vurma, Türk Budun tutsak kılma, hatun olacak kızlarımızı kun, bey olacak oğullarımızı kul kılma.

Türk budununu koru…"

 

 

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları