Psikoloji denince genel olarak akla ilk gelen isim Sigmund Freud oluyor.

Freud, psikanaliz adlı yaklaşımı geliştirerek, "Tüm Zamanların En Etkileyici Beş Psikoterapisti" arasına girdi.

Freud'un 1960'lara kadar psikoterapi uygulamalarına hükmeden psikanaliz yaklaşımı, depresyonun kaynaklarını açıklarken oldukça spekülatif ve eksik kalıyordu.

Örneğin, ilk yaşlarda anne-çocuk ilişkisindeki yoksunlukların; dışa aktarılamayan öfkenin veya süperegonun aşırı talepkarlığının depresyona sebep olduğu öne sürülüyordu.

Depresyon ile ilgili bu kavramsallaştırmaları doğrulamak için gayret eden Aaron T. Beck adlı bir psikiyatrist, yaptığı çalışmalarda hiç beklemediği sonuçlara ulaştı.

Bu sonuçlar psikanalizin popülerliğini yerle bir etti.

Beck'in bulgularına göre, depresyondaki bireylerdeki genel örüntü, düşünme biçimleriydi.

İnsanların kendilerine, başkalarına, yaşama ve geleceğe yönelik olumsuz düşünceleri ve değerlendirmeleri depresyonlarının temel içeriğiydi.

Beck bunlara, otomatik düşünceler adını vererek psikolojiye yep yeni bir kavram kattı.

Ayrıca, otomatik düşüncelerin temel inançlardan (core belief) kaynaklandığını ve bu inançların tespitinin ve yapılandırılmasının depresyon ile başa çıkmakta etkili olduğunu keşfetti.

Çünkü böylece artık daha gerçekçi ve veriye dayalı değerlendirmeler yapılıyordu.

Beck'in yaklaşımı sadece depresyonun kavramsallaşmasına değil, kaygı bozuklukları, yeme bozuklukları, kişilik bozuklukları, bağımlılıklar ve bipolar bozukluk gibi birçok ciddi psikolojik bozuklukta da gözlemlendi.

Yani düşünme biçimlerimizin psikolojimizde çok ciddi bir unsur olduğu Beck sayesinde ortaya çıkmış oldu.

Bu düşüncelerin davranışlarımızı yönlendirdiğini ve dolayısıyla uyumsuz davranışlar sergilediğimizi ekleyen Beck, "Tüm Zamanların En Etkileyici Beş Psikoterapisti" listesine adını kazıdı.

Beck, beş yüzden fazla yayını ile birçok psikoterapi ekolünü de derinden etkiledi.

En büyük etkisi ve katkısı da Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) adlı ekolün gelişmesinde oldu. Birçok ismin yanında etkilediği bu terapi ekolünde Beck "BDT'nin babası" olarak adlandırıldı.

Şu an en çok klinik araştırma ve bilimsel kanıt temelli psikoterapi olan BDT, geçtiğimiz 1 Kasım'a kadar Beck'in ellerinde gelişmeye devam ediyordu.

Ancak Beck tam 100 yaşında aramızdan ayrıldı.

Fakat etkilediği tüm psikoterapistler ve araştırmacılar Beck'in izinden insana dair en derin unsurları kavramsallaştırmaya ve müdahaleler oluşturmaya devam ediyor.

Sanırım Beck'in gözü arkada değildir.

Teşekkürler Beck.