Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Harun A. Altuntaş

Harun A. Altuntaş

Yazar

Hitler'e karşı direnişin sembolü Kral Haakon

Size filmlere bile konu olan Norveç Kralı VII. Haakon'un hayatını anlatacağımı söylemiştim. Gelin tesadüfler sonucunda Norveç tahtına çıkan Danimarka prensi Carl'ın yaşadıklarına bir göz atalım.

Haakon ve Maud'ın taç giyme töreni 22 Haziran 1906'da Trondheim 'de Nidaros Katedrali'nde gerçekleşti. Kral Haakon'un sempatik hareketleri, alınacak kararlarda çevresindekiler fikir alış verişinde bulunması; o güne kadar dışarıdan dayatmalarla mücadele eden Norveç halkının büyük sempatisini topluyordu.

Norveç Anayasası Kral'a önemli yürütme yetkileri vermesine rağmen, pratikte neredeyse tüm büyük hükümet kararları onun adına Hükümet tarafından alınıyor, bu da çoğunluk tarafından olumlu karşılanıyordu.

Haakon, daha sonra oğlu ve torunu tarafından da sürdürülecek bir uygulamayla siyasete fazla müdahale etmiyor, partizanca kararlardan mümkün olduğu kadar kaçınıyordu. Bu tumumu dolayısıyla adeta Norveç'in adeta birlik sembolü haline gelmişti. Aydınlarla da arası bir hayli iyiydi.

Norveçli kaşif ve Nobel Ödülü sahibi Fridtjof Nansen, Kral'ın en yakın arkadaşları arasında yer alıyordu.

1927 yılında İşçi Partisi parlamentodaki en büyük parti olmayı başardı. Böylece Norveç'in ilk İşçi Partisi hükümeti iktidara gelmiş oluyordu. Norveç'te Rusya yanlısı sayılabilecek bir partinin iktidara gelmesi, Avrupa'daki diğer kraliyet ailelerini de tedirgin etmişti. O zamanki Başbakan Yardımcısı, Christopher Hornsrud'ı Başbakan olarak atamamasını isteyen dış baskılar bir hayli arttı. Ancak Haakon, demokratik uygulamadan vazgeçmeyi elinin tersiyle geri çevirdi. Hornsrud'dan yeni bir hükümet kurmasını istedi.  Ancak kısa bir süre sonra Kral VII. Haakon'un İşçi Partisi'nin başa geçmesine izin vermesinin ne kadar haklı bir tutum olduğu anlaşılacaktı.

Bu arada; oğlu Veliaht Prens Olav, 21 Mart 1929'da kuzeni İsveç Prensesi Martha ile evlendi. İsveç Prensesi Martha; Haakon'un kız kardeşi Ingeborg ve Vastergötland Dükü Carl'ın kızıydı. Olav ve Martha'nın Ragnhild, Astrid ve Harald üç çocuğu oldu. Ana Kraliçe Maud ise 20 Kasım 1938'de İngiltere'yi ziyareti sırasında beklenmedik bir şekilde öldü. Bu da artık Norveç kraliyet ailesinin üzerinde güzel günlerin geçerek, kara bulutların dolaşmasının habercisi olacaktı.

Aslında kara bulutlar; sadece Norveç üzerinde dolaşmıyordu. Avrupa üzerinde de Nazi Almanyası'nın gri bulutları dolaşıyordu. 9 Nisan 1940'ın erken saatlerinde Nazi Almanyası deniz ve hava kuvvetleri tarafından Norveç'in işgali başlatıldı. Oslo'yu ele geçirmek için gönderilen Alman Deniz Komando Birliği'ne Oscarsborg Kalesi tarafılarında karşı konuldu. Norveç birliği, kendinden kat kat güçlü işgalcilere karşı direniyordu. Ağır kruvazör Blücher batırıldı. Ardından ağır kruvazör Lützow 'a hasar verildi. Gestapo'nun da dahil olduğu Alman birlikleri ağır kayıplara uğrayınca, geri çekilmek zorunda kaldı. Böylece Hitler'in planladığı şafakta Oslo'nun işgali engelledi. Almanya'nın Oslo'yu işgalinde gecikmesi, Norveç Kraliyet Ailesi , kabine ve Storting diye adlandırılan parlamentonun 150 üyesinin çoğunun başkentten özel trenle aceleyle ayrılması için fırsat yarattı.

Storting ilk olarak aynı öğleden sonra Hamar'de toplandı, ancak Alman birliklerinin hızlı ilerlemesiyle grup Elverum 'e geçti.

Ertesi gün, Almanya'nın Norveç Büyükelçisi Curt Brauer, Kral Haakon ile bir görüşme talep etti. Alman diplomat, Haakon'u; Adolf Hitler'in tüm direnişin sona ermesi ve Alman yanlısı Vidkun Quisling'i Başbakan olarak atama şartlarını kabul etmeye çağırdı. Haakon, gayet soğuk kanlılıkla Brauer'e kararı kendisinin veremeyeceğini, ancak Hükümetin tavsiyesi üzerine hareket edebileceğini söyledi.

Kral, Hitler'in ültimatomunu Kabine'ye bildirdi. Haakon kabineye şunları söyleyecekti:

"Alman talebi reddedilirse üzerime yüklenen sorumluluktan derinden etkileniyorum. İnsanlarımın ve ülkemin başına gelecek felaketlerin sorumluluğu gerçekten o kadar ağır ki, onu tek başıma üzerime almaktan korkuyorum. Karar vermek hükümetin elinde, ama benim konumum açık. Kendi adıma Alman taleplerini kabul edemem. Bu durum yaklaşık otuz beş yıl önce bu ülkeye geldiğimden beri Norveç Kralı olarak görevim olduğunu düşündüğüm her şeyle çelişirdi. Ancak, kabine aksini hissederse, Hükümet'in kararına engel olmamak için tahttan çekileceğim."

Kral Haakon; mertçe kırmızı çizgisini ortaya koymuştu. Net cümlelerle söylediği sözler, hükümet üyeleri arasında şok etkisi yaratmıştı. Gerçi hemen hemen hepsi Kral'ları gibi düşünüyorlardı. Haakon'un bu tutumundan esinlenen Hükümet, oybirliğiyle ona Quisling başkanlığındaki herhangi bir hükümeti atamamasını tavsiye etti. Saatler içinde, reddini Brauer'e telefon etti. O gece NRK hükümetin Alman taleplerini reddettiğini Norveç halkına yayınladı. Aynı yayında Hükümet, Alman işgaline direnme çağrısı yaptı. Bu çağrının akabinde ulman uçakları Oslo ve Kral'ın bulunduğu bölgeyi bombaladı. Üzerlerinde patlayan bombalara rağmen Kral Haakon VII ve Veliaht Prens Olav, sükunetlerini bozmuyor, direnişi organize ediyorlardı. Artık Kral'ın tuğrası direnişin sembolü haline gelecek, İkinci Dünya Savaşı'nda Norveç'te adeta bir destan yazılacaktı.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları