"HDP denilen parti PKK'nın siyasi koludur"

"HDP denilen parti PKK'nın siyasi koludur"
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, "HDP denilen parti, PKK'nın siyasi koludur. Net ve açık söylüyorum. Bir siyasi parti değildir." dedi.

"HDP denilen parti PKK'nın siyasi koludur"

Çeşitli programlara katılmak üzere Muğla'ya gelen İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Bodrum İskele Meydanı'nda halka hitap etti.

Konuşmasına, meydanı dolduran kalabalığa Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın selamını ileterek başlayan Soylu, "İçimizi dökmeye, sevincimizi paylaşmaya geldik." ifadelerini kullandı.

Türkiye'nin cennet gibi ve potansiyeli yüksek bir memleket olduğunu söyleyen Soylu, on yıllardır Türkiye'ye zenginleşmesini, sevincini yaşamasını, kendi ayaklarının üstünde durmasını engellemek için saldırıldığını anlattı.

Bu ülkede bir başbakanın idam edildiğini, fotoğraflarla halkın terbiye edilmeye çalışıldığını kaydeden Soylu, "Annelerimize dediler ki 'Evlatlarınızı bu işlere bulaştırmayın, bu ülkeyi siz yönetmeye kalkmayın.' Dönem dönem bizi küçümsediler, dönem dönem bizi hakir gördüler, bizi terörle, anarşiyle terbiye etmeye çalıştılar, bizi ekonomik saldırılarla, gecelik yüzde 8'lik faizlerle, akşam yatıp sabah kalktığınızda ülkenizin yüzde 200 fukaralaşmasıyla terbiye etmeye çalıştılar." diye konuştu.

Türkiye'nin, gelecek nesillerine medeniyetini anlatmasının engellenmek istendiğini kaydeden Soylu, şunları söyledi:

"Türk, Kürt dediler, Alevi, Sünni, laik dindar, başı açık ve örtülü dediler. Hiç geleceğe bakmayalım, onlarca yılı görmeyelim, çocuklarımızla gelecek nesillerimizle, dünyaya bu büyük medeniyeti anlatmayalım, elimizi uzatmayalım dediler. İyilik medeniyetinin evlatları olarak hep boynumuz bükük olsun istediler, hep belimiz eğik olsun istediler, hep ayaklarımız takatsiz kalsın istediler. Her 10 yılda bir bu ülkede darbe yaptılar. En son o hain Amerikan uşağı olan Pensilvanya'daki şarlatanın gerçekleştirmek istediği darbe. Hiç yakamızdan düşmediler. Bir oyunu bitirdiler, başka bir oyun başlattılar. Irak'ın kuzeyinde bir devlet kurmak istediler. Amaçları şuydu; Türkiye'nin güneyine bir kazık çakıp, Türkiye'nin iletişimini kesmekti. Yetmedi, bir hat çekip Afrin'de bir terör merkezi oluşturmak istediler. Binlerce tır silah gönderdiler. Dertleri neydi? Bizi Orta Doğu'dan, ticaret yollarımızdan, bizi gönül coğrafyamızdan koparmaktı. Kendi ülkemizin içerisine bizi sıkıştırmaktı dertleri. Afrin'e, Amerika bize, 'Girmeyin' dedi. Aba altından değil, direkt sopa gösterdi 'Afrin'e giremezsiniz' dedi. 'Başınıza geleceklere biz karışmayız' dedi. Kim ne derse desin, biz çatır çatır girdik."

Yıllardan beri bu ülkenin milletine 'Siz 50 gramlık oy pusulasıyla beraber iktidar olacağınızı mı zannediyorsunuz' dendiğini aktaran Soylu, "Bize diyorlar ki, 'Siz iktidar olsanız da muktedir biziz, karar verici biziz, istediğimizi yaparız, istediğimizi istediğimiz şekilde gerçekleştirebilme fırsatına sahip olabiliriz.' Şimdi en son döviz operasyonlarıyla beraber Amerika ne yapmak istiyor? Seçime gidiyoruz, seçime giderken önümüzde 4,5 yıl bir seçimsiz dönem var. Acaba bunların, Cumhur İttifakı'nın oylarını biraz düşürüp, hükümetin gücünü biraz azaltıp, önümüzdeki 4,5 yıl boyunca geçtiğimiz 7 yıl gibi analarından emdiği sütü burunlarından getirebilmek için, fırsat kollamak için acaba saldırırsak biraz zayıflayabilir mi? Oyunu kurmaya çalışıyorlar." ifadesini kullandı.

Bakan Soylu, "Bu millet onca seçimden geçti ve onlara haykırdı dedi ki 'Bugün hem iktidarız hem de muktediriz.' Allah sizden razı olsun." dedi.

Gezi olayları sırasında faizin yüzde 3,5 - 4 olduğunu kaydeden Soylu, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Türkiye 100 milyar dolarlık büyük bir yatırım yapıyordu. Türkiye'nin turizmi, tarımı, milli ve yerli üretimi, depara kalkmış gidiyordu. Ne oldu? Birden Türkiye bir anda 100 milyar dolarlık yatırımın altına imza atmıştı. Aynı zamanda Türkiye kendisine musallat olan IMF'yi Türkiye'den gönderdi. Çantasını koltuğunun altına koydu ve Türkiye'den gönderiverdi. Peki ne oldu? Ardından 17-25 Aralık oldu, ardından 6-7 Ekim oldu. HDP denilen parti, PKK'nın siyasi koludur. Net ve açık söylüyorum. Bir siyasi parti değildir. Dün Adana'da operasyon yaptık, Adana'da HDP binasına girdik. Orada bir kozmik oda oluşturmuşlar. Bu kozmik odada çek-senet işi yapıyorlar. Sadece terör işi yapmıyorlar, ayrıca mafyacılık yapmaya çalışıyorlar. Tam 7 tane ajandalarını ele geçirdik. Flaş belleklerini ele geçirdik. Oradan elde ettiğimiz bilgilerle bunların başka illere sıçrayabileceğini de sıçrayacağını da buradan söylemek istiyorum. 7 Haziran'da yüzde 13 oy aldılar da niye Doğu ve Güneydoğu'yu karıştırdılar? Yeteri derecede oy almışlardı, seviniyorlardı. Camileri yaktılar, okulları yaktılar, Siirt Hastanesini bir günde 7 defa yaktılar. Oradaki bizim medeniyet eserlerimizi yaktılar, orada 25 bin evi tarumar ettiler. Dertleri neydi? Birileri talimat vermişti. Bitti mi? Bitmedi. Bütün bunları gerçekleştiren bir anlayışla beraber Türkiye'ye şunu söylüyorlar; 'Bu bölge önemli bir bölgedir, siz dünyanın en kıymetli topraklarında yaşıyorsunuz, sizi burada rahat yaşatmayacağız. Bir gün başınıza böyle bir dert çıkaracağız, bir gün başınıza kardeşliğiniz üzerinden, bir gün başınıza ekonomi üzerinden, bir gün başınıza coğrafya üzerinden bir bela sarmaya çalışacağız.' "-

"Terör örgütünün ipini söküyoruz hiç endişe etmeyin, çözüyoruz"

Farklı meselelerle millete maliyet ödetilmeye çalışıldığını, insanların oyalandığını, insanları üretimden, birliğinden, kardeşliğinden alıkoymak için bazı kesimlerin ellerinden gelen her şeyi yaptığını ifade eden Soylu, bugün Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da huzur olduğunu, Mardin'e geçen yıl 3 milyon turist geldiğini anlattı.

Türkiye'nin son 17 yılda, Doğu ve Güneydoğu'nun makus talihini yendiğini dile getiren Soylu, şunları söyledi:

"Ne yapacaklardı çocukları? Alacaklardı dağa götüreceklerdi. Ellerine kalaşnikof vereceklerdi. Eruh'ta kimisi mandolin çalıyor, kimisi saz, kimisi gitar çalıyor, kimisi şarkı söylüyor, kimisi el işi yapıyor, kimisi resim yapıyor, kimisi Kur'an-ı Kerim öğreniyor. Bilmenizi istiyorum, kim ne söylerse söylesin, hangi anlayışla söylerse söylesin, bu ülkenin evladı olarak söylüyorum; 13-14 yaşındaki çocukları dağa getirip o Murat Karayılan hayvanıyla Cemil Bayık hayvanına, onların masasına meze yapıp taciz ettiren, tecavüz ettirenlere, buradan Bodrum'dan söylüyorum, burunlarından fitil fitil getirmezsem Allah hesabını sorsun."

İki yılda 3 bin 300 teröristin etkisiz hale getirildiğini aktaran Soylu, "3 bin 99 barınak ve sığınağı tarumar ettik. Geçen yıl terör örgütünün psikolojisini altüst ettik. Geçen yıl 30 yılın en düşük rakamıyla terör örgütüne katılım oldu, 136 kişi. Teslim olan 450 kişi. Terör örgütünün ipini söküyoruz hiç endişe etmeyin, çözüyoruz. Türkiye'yi bu musibetlerden kurtaracağız. Sadece PKK değil, DHKP-C diye bir terör örgütü vardı. Her ilde her ilçede DHKP-C terör örgütünün yöneticileri vardı. DHKP-C'nin Türkiye'de bulunan yöneticilerinin tamamı ya ölüdür ya da tutukludur." diye konuştu.

Soylu, terör odaklarının Türkiyeyi birbirine katıp, kaos çıkartıp, çocukların iş imkanlarını ortadan kaldırıp, Türkiye'nin cazibe merkezi olmaktan uzaklaştırılmasını amaçladığını, bunu ortadan kaldırabilmek için hangi adım atılıyorsa, onu engelleyebilecek bir adımı ortaya koyduklarını kaydetti.

Uyuşturucu ve sigara kaçakçılığıyla mücadelede önemli başarı elde edildiğini, teröre hizmet eden belediye başkanlarını görevden aldıklarını belirten Soylu, şöyle devam etti:

"PKK'nın şah damarını kestik. Şimdi çıkacaklar İstanbul'dan Diyarbakır'a kadar Apo'nun İmralı'dan serbest kalabilmesi için yürüyüş yapacaklarmış 15 vilayette. 'Sizi yürüten adam değil' dedim. Yürüyebildiler mi? Ben o vekillere diyorum ki 'O terörist cenazelerine sakın gitmeyin.' Terörist cenazelerine sizi yaklaştırmayız. Geçen gün cezaevinde ölen bir teröristin cenazesine Diyarbakır'da gitmeye kalktılar. Dedim ki 'Havalimanına sokmayacaksınız, mezarlığın uzağına da sokmayacaksınız.' Bu kadar açık ve net. Ülkemizi yıllardır bu musibetle karşı karşıya bırakmak isteyenlere fırsat vermediğimiz güçlü bir dönemi yaşıyoruz."

Türkiye'nin bir tezgahın içine sokulmak istendiğini vurgulayan Bakan Soylu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Önümüzdeki 4,5 yıl Türkiye'de ekonomi gürül gürül adım atacak. 4,5 yılda terörün tamamen kökünü kazıyacağız, etrafımızdaki coğrafyaya barış huzur getireceğiz. Bu milletin sayesinde boynum hiç eğilmedi. Bu milletin ortaya koyduğu iradeyle eğilmedi. Şimdi yapmak istedikleri şudur; önümüzdeki 4,5 yılda Türkiye'ye fitne tohumu ekmek. 299 PKK'lı ve HDP'liyi bunlar, CHP, İYİ Parti ve Saadet Partisi listelerinden, 220 CHP'den, 27'sini İYİ Parti'den, yaklaşık 74 tanesini de Saadet Partisi listelerinden. Bunların kimisi, PKK'ya patlayıcı taşımış, kimisi haraç toplamış, kimisi PKK adına uyuşturucu yetiştiriciliği yapmış, kimisi PKK'nın adamlığını yapmış, haber götürmüş, haber getirmiş, kimisi Apo'nun İmralı'dan serbest bırakılması için açlık grevi yapmış. O yüzünde meymenet olmayan bir adam var HDP'nin Eşbaşkanı Sezai Temelli. O da diyor ki 'İçişleri Bakanı eksik söylüyor, 300'ün üzerinde verdik. Allah razı olsun hepsini de kabul ettiler' diyor. Yaptıkları Kandil'in vermiş olduğu listeleri CHP'ye, Saadet Partisine, ben kaç gündür söylüyorum, birisi demedi ki 'Şu isimleri bana göndersenize' Sadece söyledikleri şu, madem bu adamlar böyle neden bunlara İçişleri Bakanı işlem yapmıyor. Sen seç de bakalım ben ne yapıyorum, göreceksiniz."

Soylu, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu'nun kendisi hakkında "Ahlaksız bir seçim kampanyası yürütüyor." dediğini aktararak, "Ben ahlaksız bir seçim kampanyası yürütmüyorum Temel Efendi, sana söylüyorum ama sen PKK'yı meclise taşıyarak, Necmettin Erbakan'ın milli görüşünü, PKK'ya yaftaladın. Bugün de ahlaksızlığı sen yapıyorsun. Şanlıurfa'da, Adıyaman'da PKK ile beraber seçim kampanyası yapıyorsun." diye konuştu.

HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli'nin "Ey İmamoğlu, ey Mansur Yavaş, siz kazanırsanız bizim oylarımızla kazanacaksınız, alacağımızı seçimden sonra alacağız." dediğini belirten Soylu, şunları kaydetti:

"Bu sözleşmeyi kim yaptı? Siz mi yaptınız bu sözleşmeyi? Bu sözleşmeyi kim imzaladı? Bu sözleşmeyi şehit aileleri mi imzaladı? Gabar'da, Cudi'de, Kato'da, Bestler Deresi'nde, Tunceli'de Kutu Deresinde, Tendürek'te, Ağrı Dağı'nda, Madur'da, Avaşin'de, kundaktaki çocuğunu görmeden giden ve 'Ben bu ülkemin namusu için, ezan için, bayrak için şehit olmaya gidiyorum hakkını helal et' diyen o çocukların anneleri, babaları mı imzaladılar? Bizden çok var ama bu memleketten bir tane var. Gözünü dikenin, gözünü oyarız."

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.