Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Nevin Balta

Nevin Balta

SÖZÜN ÖZÜ

Harf Devrimi'nin 94. yıl dönümü

"Türkçem, benim ses bayrağım" Fazıl Hüsnü Dağlarca''ya kulak verdiğimizde, "Türkçe ile bir düşünce üretemeyiz" sözleri bizi derinden yaralıyor. Türk lehçeleri,  Türk alfabesi, Türkçe lügatler, Türkçe deyim ve deyişler, atasözü, roman, hikâye, şiir, deneme, tercüme, günlük, fıkra, otobiyografi, biyografi, gezi, eleştiri, söyleşi, efsane, masal binlerce Türk dili ve edebiyatı örnekleri gözümüzün önüne geliyor.

"Yeni Türk Alfabesi''nin geliştirilip benimsenmesi süreci öncesinde Arap yazısının Türkçeyi karşılamadaki yetersizliğine çeşitli tartışmalara konu olmuştu. Osmanlı Devleti''nde ilk kez Münif Paşa tarafından gündeme getirilmişti. Mirza Fethali Ahundzade''nin 1863''te  Azerbaycan''dan İstanbul''a gelerek alfabe üzerine hazırladığı ve Sadaret makamına verdiği çalışma Cemiyyet-i İlmiyye-i Osmaniye tarafından kabul edilemez bulunmuştu.

1862-1863''lerde Münif Paşa ve Azerbaycanlı Mirza Fethali Ahundzade''nin dillendirilmeye başladığı Türkçede ıslah ve inkılap konusu sonraki dönemde devamlı olarak tartışılan bir konu hâline geldi. Şinasi, Namık Kemal, Ali Suavî gibi aydınlar da tartışmaya katılmışlardı. Harbiye Nazırı Enver Paşa, harflerin birbirine bitiştirilmeden yazılması esasına dayalı olan bir yazı düzenini orduda uygulamaya başlamıştı. "Cedid, Ordu Alfabesi, Enver Paşa Yazısı" gibi adlarla anılan bu yazı orduda kullanıldı ve kimi askerî kitaplar bu yazı ile basıldı.

1910-1912 yılarında Selanik''te yayımlanan Genç Kalemler dergisi, millî bir edebiyat oluşturulması için önce dilde sadeleşmeyi savunan "Yeni Lisan" hareketini başlattı. Genç Kalemler dergisi, 2. cildinin Nisan 1911 tarihli ilk sayısında başlatılan "Yeni Lisan " adlı dil hareketiyle tanındı. Dilde sadeleşme hareketi, Türkçeden yabancı kaidelerin çıkarılması ve yazı dili ile konuşma dili arasındaki ayrımın ortadan kaldırılmasını hedefliyordu.

"Yeni Lisan" hareketinin manifestosu olarak kabul edilen ilk makalesinde Ömer Seyfettin yazıda, dilde sadeleşmeyi savundu. "Yeni Lisan" hareketinin öncüsü Genç Kalemler dergisinde Ali Canip Yöntem, Ziya Gökalp, Mustafa Nermi, Kâzım Nami, Mehmet Ali Tevfik (Yükselen), Subhi Edhem, Âkil Koyuncu ve Rasim Haşmet Beyler''di.

Köprülüzade Mehmet Fuat, Hüseyinzade Ali Bey ile o sırada Türkiye''de görev yapan Teodor Menzel ve Gyula Mezsaros''un Türkiye''yi temsilen katıldığı Birinci Türkoloji Kongresi, Bakü''de 1926 yılının Şubat ayında toplandı. Bu Kongre''de hararetli tartışmalardan sonra Birleştirilmiş Yeni Türk Elifbası adıyla Latin kaynaklı bir alfabe benimsendi. Bu alfabe, Sovyetler Birliği''ndeki Türk Cumhuriyetler''inde, 1930''lu yılların başlarına dek kullanıyordu. 1937 yılında Stalin''in Türk aydınlarına yönelik olarak başlattığı kıyım sırasında Sovyetler''deki Türk halklarının Latin yazısını kullanmalarına son verildi ve Kiril yazısı kullanma zorunluluğu getirildi. 1926 Bakü Türkoloji Kongresi''ne katılan üyelerin çoğu çeşitli suçlamalarla hayatlarını kaybetti.

Alfabe Tartışmaları ve "Türk Alfabesi"nin Kabulü

"Zamanında hiçbir şeyi kaçırmamak ve zamansız hiçbir şeye uzaktan yakından tevessül etmemek başlıca dikkati teşkil etmelidir." prensibini benimsemiş olan Gazi Mustafa Kemal, 1919 yılında Erzurum''da Mazhar Müfit Kansu''ya: "Zaferden sonra hükümet şekli cumhuriyet olacak, padişah ve hanedan hakkında zamanı gelince gereken muamele yapılacak, medeni milletler gibi şapka giyilecek, Latin harfleri kabul edilecektir." diyerek Harf İnkılabı için ilk işareti vermişti. Şubat 1923''te İzmir İktisat Kongresi''nde gündeme gelen Latin harflerinin kabulü düşüncesi Cumhuriyet''in ilanından sonra TBMM''de Şükrü Saraçoğlu tarafından 1924 yılında dile getirildi ve tartışmalar bugünkü alfabenin kabul edilmesine kadar devam etti.

Atatürk''ün Nutuk''unu okuduğu günlerde alfabe tartışmaları yeniden alevleniyordu. Adalet Bakanı Mahmut Esat Bey, Latin harflerinin kabulü konusunda Türk Ocakları''nda bir konuşma yapmıştı. Millî Eğitim Bakanı Mustafa Necati''nin 20 Mayıs 1928''de Başbakanlığa gönderdiği yazıda; "Lisanımızda Latin harflerinin suret ve imkân-ı tatbikini düşünmek üzere, mebus Falih Rıfkı, Yakup Kadri, Ruşen Eşref ve Darülfünun Müderris Muavini Ragıp Hulûsi ve sabık Darülfünun muallimlerinden Ahmet Cevat ve muallimlerden Fazıl Ahmet, Hariciye memurlarından İbrahim Grandi, Talim ve Terbiye Reisi Mehmet Emin, azadan İhsan Beylerden mürekkep bir heyetin teşkilinin muvafık görülmekte olduğu" bildirilmişti.

Gazi Mustafa Kemal''in direktifi ve Millî Eğitim Bakanı Mustafa Necati Uğural''ın teklifiyle 23 Mayıs 1928''te kurulan "Dil Heyeti", 26 Haziran 1928''de ilk toplantısını yaptı.

Haziran sonu itibariyle Komisyon çalışmalarını sürdürürken Mustafa Kemal Paşa, 9/10 Ağustos 1928''de Sarayburnu Parkı''ndaki gazinoda Harf İnkılabını başlatan şu konuşmayı yaptı:

"…Vatandaşlar, bu notlarım asıl hakiki Türk kelimeleri, Türk harfleriyle yazılmıştır. Kardeşiniz bunu derhal okumaya teşebbüs etti. Biraz çalıştıktan sonra birden bire okuyamadı. Şüphesiz okuyabilir. İsterim ki, bunu hepiniz beş on gün içinde öğrenesiniz.  Arkadaşlar! Bizim ahenktar, zengin dilimiz yeni Türk harfleriyle kendini gösterecektir. Milletimiz yazısı ile kafası ile bütün  âlem-i medeniyetin (uygar dünyanın) yanında olduğunu gösterecektir."

Atatürk, "Yeni Türk Harfleri"nin çabuk öğrenilmesi gereğine şöyle işaret ediyordu:

"Her vatandaşa, kadına, erkeğe, hamala, sandalcıya öğretiniz. Bunu vatanseverlik ve milliyetçilik görevi biliniz. Bu görevi yaparken düşününüz ki, bir milletin, bir toplumun yüzde onu, yirmisi okuma-yazma bilir, yüzde sekseni, doksanı bilmezse bu ayıptır. Bundan insan olanların utanması gerekir. Bu millet utanmak için yaratılmış bir millet değildir; övünmek için yaratılmış, tarihini övünçle doldurmuş bir millettir! Fakat milletin yüzde sekseni okuma-yazma bilmiyorsa bu hata bizde değildir.."

       1928''de Dolmabahçe Kurultayı düzenlendi, kabul edilecek yeni harflerle ilgili çalışmalara başlandı. Gazi Mustafa Kemal, çıktığı yurt gezilerinde yeni harfleri halka tanıttı. 1928 yılı Eylül ayında "Dil Heyeti" çalışmalarını tamamdı ve Gazi Mustafa Kemal''in düzeltmeleriyle "Yeni Türk Alfabesi"ne son şekli verildi. 22 Eylül 1928''de Başbakanlığa bir tezkere ile sonuç bildirildi. Millî Eğitim Bakanlığı, "Türk Harfleri Kanun Tasarısı"nı, Dil Heyeti de İmlâ Lûgati''ni hazırladı.

Türkçede kolay yazılıp okunması amacıyla Türk dilinin özelliklerini belirten işaretlere de yer verilen "Türk Harfleri", 1353 Sayılı Kanunla 1 Kasım 1928''de Türkiye Büyük Millet Meclisi''nde kabul edildi ve 3 Kasım''da Resmî Gazete''de yayımlanarak yürürlüğe girdi. 

Harf İnkılabı aynı zamanda, dilde reform yolunu açmak isteyenlere bir başlangıç, bir dayanak olmuştu. Böylece dilde sadeleştirme, Türkçeleştirme akımına hız verildi.

 

                                                              

 

 

 

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları