Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Fatih Ergin

Fatih Ergin

Yazar

Hangisi için "özür" dilemiştiniz?

Refah Partisi İstanbul İl Başkanıydı. Danışmanı olan Mehmet Metiner'e bir "Kürt Raporu" hazırlattı. Raporda, devletin terörle mücadelesi için, "devlet terörü" dedi, özür dilemedi ama İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı makamına geldi...

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı sıfatıyla; Atatürk'e saygı duruşunda bulunmaya, "sap gibi ayakta durmak" dedi, özür dilemedi! "Her 10 Kasım'da yaygara kopartılıyor" dedi, özür dilemedi! "Türkiye kendine din olarak Kemalizmi almış ve başka hiçbir dine hayat hakkı tanımayarak kitlelere zorla dikte ettirmiştir..." dedi, özür dilemedi! "Türkiye Türklerin değil, Türkiye'de yaşayanlarındır" dedi, özür dilemedi. Ama başbakanlık makamına geldi...

Başbakan sıfatıyla; çiftçiye "Artistlik yapma lan. Ananı da al git" dedi, özür dilemedi! Allah nur gölünde yatırsın, Türkiye'de Annan Planı'nın Kıbrıs Türk'ünü imha etme planı olduğunu anlatan Rauf Denktaş'ı, "Ne anlatacaksan Kıbrıs'ta anlat" diyerek kovdu, özür dilemedi! Ülkeyi kurtaranlara, Cumhuriyet'i kuranlara "iki ayyaş" dedi, özür dilemedi! Türklük için "alt kimlik" dedi, Türk bayrağını "tahrik unsuru," Andımızı "faşist bir ayin" gösterdi, özür dilemedi! Rize'nin Güneysu ilçesine "Potamya" dedi, özür dilemedi! Ülkücülere, "ırkçı, kafatasçı, kandan beslenenler, eli kanlı katiller, mafya bozuntuları, morg bekçileri, Fatiha bilmezler vs." dedi, özür dilemedi! Dilemediği gibi, beka adına Ülkücülerin desteğine talip oldu! "Ben ülkemi pazarlamakla mükellefim" dedi, özür dilemedi!

Yine başbakan olarak; FETÖ elebaşını, "bu hasret bitsin" diyerek ülkeye çağırdı, özür dilemedi! FETÖ'nün Türk Ordusu'na kurduğu kumpasların "savcısı" olduğunu söyledi, özür dilemedi! "PKK düşman değil" dedi, özür dilemedi. PKK terör örgütünün altın dönemini yaşadığı çözüm sürecinde, PKK hamisi ve Mehmetçik katili Barzani'yi kırmızı halılarda karşılatıp birlikte, "Megri Megri" söyledi, özür dilemedi! Barzani'yi, "Diyarbakır'da Kürdistan bayrağı ile karşılaştım bunu hayal bile edemezdim" dedirtecek derecede sevinçten havalara uçurttu, özür dilemedi! "Kimse bize Türklükle de gelmesin" dedi ve milliyetçiliği ayaklar altına aldığını hemen akabinde ekledi, özür dilemedi. FETÖ'nün ve PKK'nın kendisini kandırdığını söyledi, kandığı için özür dilemedi!

Gezi Parkı olayları sırasında, Dolmabahçe Camisi'nde içki içildiğini ve görüntülerini Cuma günü vereceklerini belirtti, aradan ne Cumalar geldi geçti, görüntüler verilmedi, özür dilenilmedi. Üstüne, camide içki içilmediğini belirten müezzin, sürüldü. Yine Gezi Parkı olayları sırasında, Kabataş'ta "başörtülü bacıma saldırdılar" dedi, MOBESE görüntüleri ve polis raporlarının iddiayı doğrulamamasına rağmen, özür dilemedi!

Başbakan olduğu dönemde teröristbaşına "sayın" şehitlerimize "kelle" dediği ortaya çıktı, özür dilemedi! Kendisine tepkili olan şehit babasına "karaktersiz" dedi, özür dilemedi! Bir şehidimizin acılı kız kardeşine, "Ağabeyin de bu mesleği seçmeseydi" dedi, özür dilemedi! Şivan Perver ile kucaklaşmasını eleştiren, hem şehit babası hem de şehit amcası olan bir vatandaşımıza dava açtı, özür dilemedi! Ama Cumhurbaşkanlığı makamına geldi...

Cumhurbaşkanı sıfatıyla; iki kez Türkçülük için "bölücülük" dedi, özür dilemedi. Başbakanken olduğu gibi, yine Andımızı faşist bir ayin olarak gösterdi, özür dilemedi. "Kadınla erkeği eşit konuma getirmek fıtrata aykırı" dedi, "Çalışıyorum diye annelikten imtina eden bir kadın, aslında kadınlığını inkâr ediyor demektir" dedi, "Anneliği reddeden, evini çekip çevirmekten vazgeçen bir kadın, iş dünyasında istediği kadar başarılı olsun eksiktir, yarımdır" dedi, özür dilemedi! Meşru muhalefeti, sırf muhalefet ediyorlar, iktidara talip oluyorlar diye, teröristlikle ve terör örgütleriyle ilişkili olmakla suçladı, "illet" ve "zillet" dedi, özür dilemedi. Ama ikinci kez Cumhurbaşkanlığı makamına geldi...

Şimdi ise Ekrem İmamoğlu için, "Böyle bir kişi, benim milletimden başta Ordu Valimiz olmak üzere özür dilemedikçe, bir defa böyle bir adaylığa bırakın layık olmak, böyle bir makama gelemez" dedi. İşte tek adam rejiminin nimetleri! Kanuna, genelgeye, şuna, buna, gerek kalmadan, YSK aynı zarftaki dört oydan biri geçersiz sayılabiliyor, seçilme şartları arasına "Ordu Valisi'ne hakaret etmemiş olmamak" eklenebiliyor! "Oyları çaldılar" denilmesinin yanında, "hakaret etti" denilerek de seçim iptaline imkân sağlanabiliyor! Ama bir sorun var; seçilme şartları arasına "özür" kriterini eklenirse, zat-i alilerinin geçmişteki görevlerinin ve mevcut makamında bulunmasının meşruluğu kalır mı? Toplumun hafızasına kazınmış onlarca malum sözüne rağmen, kimseden özür dilemeden, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı, Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı makamına gelmek, sadece bir kişiye mi hak? Dünya beşten büyük de, Türkiye birden küçük mü?

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları