"ABD ikna edildi mi?" başlıklı yazımda, Türkiye'nin ABD ile vardığı "güvenli bölge" mutabakatında ikna edilen tarafın Türkiye'yi yönetenler olduğunu belirtmiştim. Ayrıca, "ABD'nin Körfez Savaşı'nda Irak'ın kuzeyini yasaklı bölge ilan eden 36. Paralel uygulaması nasıl Barzanistan'ın oluşmasına yol açtıysa, güvenli bölge de Suriye'nin kuzeyinde PKKistan'ın oluşmasını sağlamak amacı taşıyor" diye de eklemiştim. Göz olanı akıl olacağı görür diye bir söz vardır. ABD ile sağlanan güvenli bölge mutabakatı, AKP iktidarının ve eğer kırıntısı kaldıysa devlet aklının olanı da, olacakları da görmediğini ya da görmezden geldiğini gün gibi ortaya koyuyor.
Neresinden bakarsanız bakın, Fırat'ın doğusunda ABD ile bir güvenli bölge işine girişmek Türkiye'nin milli menfaatlerine tamamen aykırı. AKP iktidarı, Suriye iç savaşı çıktığından bu tarafa, ABD ve Rusya arasında gidip gelen politikalar izledi. Bu durum, Suriye'deki iç savaşın milli güvenliğimizi tehdit eder hale gelmesine yol açtı ki, ABD'nin güvenli bölge planına entegre olarak bir büyük hata daha yapıldı. Türkiye bu hatanın etkisini henüz hissetmiyor, ama daha şimdiden ortaya çıkardığı sonuçlardan bahsedebiliriz. Mesela, yanlış politikaları ile Suriye sınırımızda ABD ile PKK/PYD'yi müttefik haline getiren AKP iktidarı, şimdi de ABD'yi Suriye'de kalıcı hale getiriyor. ABD'nin Suriye'deki varlığına meşruluk kazandırıyor. Doğal olarak ABD'nin Suriye'nin kuzeyinde kurduğu terör devletçiği de kalıcı hale geliyor.
Güvenli bölge anlaşması yapılırken, ABD PKK/PYD'yi müttefik olarak görmekten vazgeçmiş miydi? Hayır! Varılan mutabakatta ABD'nin bu yönde bir tahadüdü oldu mu? O da olmadı! Peki ABD, Suriye'nin kuzeyini uçuşa yasak bölge yapma çalışmalarından vazgeçirildi mi? Bu da olmadı. Varılan mutabakatın da, Suriye'nin kuzeyinden terör örgütünün varlığını kazımadığı, kazıyamacağı da ortada iken, AKP iktidarı hangi akla hizmetle bu mutabakata varmış oluyor? Sonuç ortada; ABD PKK/PYD'ye verdiği sözü tuttu ve güvenli bölge planı ile terör devletçiğini Türkiye'ye karşı koruma altına aldı.
Terörle Mücadele uzmanı Abdullah Ağar bakın ne diyor; "Habertürk'ten Muharrem Sarıkaya'nın gündeme getirerek; 'ABD'nin Türkiye'ye dayattığı 3 bantlı plan' olarak tanımladığı, şu ana kadar tekzip edilmeyen ve Güvenli bölgenin derinliğine, genişliğine, bileşenlerine, kurgusuna, meskûn mahallerin statüsüne ve yönetimine dair olası plan, YPG/PKK'nın; 'ABD'ye sundum' dediği planın neredeyse birebir aynısı. YPG/PKK'nın sözde komutanı Şahin Cilo kod adlı Ferhat Abdi, Güvenli Bölge içinde kalan meskun mahallerde Türk askerinin olamayacağına, sadece sınırlı ve dar kırsal alanlarda olabileceğine, inisiyatifin ve yönetimin doğrudan ya da dolaylı olarak YPG/PKK'lılarda (YPG/PKK'nın türevinin türevi sözde yerel ve askeri meclislerde) olacağına dair pek çok cümle kuruyor. Ve en kötüsü bu plan üzerinden 'üstü kapalı' Türkiye'nin YPG/PKK'yı kabul etmesi gerektiğini söylüyor."
Partili Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ağustos ayının başında, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Suriye'de Fırat Nehri'nin doğusunda YPG kontrolündeki bölgeye operasyon gerçekleştireceğini söylemiş, Kurban Bayramı mesajında ise, Ağustos ayının zafer ayı olmasına atıf yaparak, "En son Fırat Kalkanı Harekatı'nı da bir Ağustos günü başlattık. İnşallah bu ağustosta da tarihimizin zaferler halkasına bir yenisini daha ekleyeceğiz" demişti. TSK, YPG'nin kontorülündeki bölgeye girmedi; ama ABD, TSK ile YPG arasına girmiş oldu. Türk tarihindeki zaferler ay'ı olan Ağustos'da AKP eliyle zafer, YPG'ye kazandırıldı! Türk kamuoyu ise bu süreçte hep oyalandı ve oyalanmaya da devam edilecek. Olanı gören göz, olacağı gören akıl diyor ki; Irak'ta Barzanistan'ın, Suriye'de PKKistan'ın hamisi ABD, sigortası AKP'dir!
