Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Harun A. Altuntaş

Harun A. Altuntaş

Yazar

Hacı Bektaşi Veli'nin kerameti

Sizlere daha önceden Anadolu'nun dört direği olarak değerlendirilen ve Çankırı'dan Anadoluya ışık saçmış, aydınlanmayı sağlamış Hacı Muradı Veli'den söz etmiştim. Bugün sizlere tasavvuf dünyamızı sırtlamış Hacı Bektaşi Veli'den söz etmek istiyorum.

Hacı Bektaş Veli, özellikle Anadolu insanının din anlayışının daha çok doğruluk, dürüstlük ve ahlak temelli bir nitelik kazanmasında etkin oldu. Anadolu'daki tasavvuf düşüncesine damgasını vuran, Türk dünyasının yetiştirdiği büyük isimlerden birisidir. Hacı Bektaş Veli denildiği zaman akla gelen en önemli husus, akla ve bilime yaptığı vurgu gelir. Gelin şimdi sizinle birlikte, Hacı Bektaş Veli'nin hayatına bir göz atalım:

Gerçek ismi, Seyyid Muhammed bin İbrahim Ata olan , Hacı Bektaşı Veli, Horasan'ın Nişabûr şehrinde 1281 senesinde doğdu.

İlk eğitimini Şeyh Lokmanı Perende'den aldı. Lokmanı Perende, Ahmed Yesevi'nin halifelerinden olup, zahir ve batın ilimlerinde derin bilgilere sahipti. Bektaşı Veli, Lokmanı Perende'nin gözdesiydi. Ve rivayetlere göre; Lokmanı Perende'yi tanıdıktan sonra Bektaşı Veli'de olağanüstü haller gerçekleşiyordu.

Hacı Bektaşı Veli, eğitimini tamamladıktan sonra Anadolu'ya geldi. Halka doğru yolu göstermeye başlayan ve kıymetli talebeler yetiştiren Hacı Bektaşı Veli, kısa zamanda tanınarak büyük rağbet gördü. Bu sırada Anadolu'da dini, iktisadi, askeri ve sosyal teşekkül olan ve kendisinin de bağlı olduğu "Ahilik Teşkilatı" ile büyük hizmetler yapan Hacı Bektaşı Veli ve talebeleri, Osmanlı sultanları tarafından da sevildi ve hürmet gördü.

Bu sıralarda kuruluş devrinde olan Osmanlı Devleti'nin sağlam temeller üzerine oturmasında büyük hizmetleri oldu. Sultan Orhan zamanında teşkil edilen "Yeniçeri Ordusu"na dua ederek, askerlerin sırtlarını sıvazladı. Böylece Hacı Bektaşı Veli'yi kendilerine manevi pir olarak kabul eden Yeniçeri Ordusu, manevi hayatını ve disiplinini ona bağladı. Hacı Bektaşı Veli, asırlarca Yeniçeriliğin piri, üstadı ve manevi hamisi olarak bilindi. Bu bağlılık ve muhabbet, Yeniçerilerin sulh zamanındaki talimleri ve harplerdeki gayret ve kahramanlıklarında çok müsbet neticeler verdi. Bütün bunlar, halk ile Yeniçeriler arasındaki yakınlığı kuvvetlendirdi.

Yeniçeriler, dervişler gibi cihad azmiyle dolu ve görülmemiş derecede kahraman ve fedakar oluşlarında, bu hadiseler müsbet tesirler gösterdi. Yeniçerilerin; "Allah, Allah! İllallah! Baş uryan, sine püryan, kılıç al kan. Bu meydanda nice başlar kesilir. Kahrımız, kılıcımız düşmana ziyan! Kulluğumuz padişaha ayan! Üçler, yediler, kırklar! Gülbangı Muhammedi, Nûri Nebi, Keremi Ali... Pirimiz, sultanımız Hacı Bektaşı Veli..." diyerek savaşa başlamaları, bunun manidar bir ifadesidir.

Hacı Bektaşı Veli'nin Makalat adlı Arapça bir eseri vardır. 1338 senesinde Nevşehir'de vefat eden Hacı Bektaşı Veli şimdilerdeki Hacı Bektaş İlçesi'ndeki türbesinde yatıyor. Hacı Bektaş Veli'nin türbesi ve dergahı müze olarak ziyaret edilebiliyor. Hacı Bektaş Veli'nin derslerini ve sohbetlerini takip ederek onun tarikatına bağlananlara, tasavvuftaki usûle uyularak "Bektaşi" denildi.

Makalat'ın asıl nüshaları tetkik edildiğinde, onun; İslam dinine sıkı sıkıya ve sağlam bir şekilde bağlı, İslamiyete uymayan davranışlara şiddetle karşı çıktığını görmek mümkündür.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları