Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Hüsameddin Acar

Hüsameddin Acar

Yazar

Güldünya, ağla Türkiye

KADIN cinayetlerinin önü bir türlü alınamıyor… Ve bu konu hayatımızda kanayan bir yara olmaya revam ediyor. Oysa bizler, Orta Asya'dan beri kadına çok önem verirdik. Devlet yönetiminde ve alınan kararlarda her zaman kadınların da belli bir ağırlığı bulunurdu.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün kurduğu meclisin 8 Şubat 1935'te yapılan 5. Dönem Genel Seçimleri'nde 17 farklı bölgeden 17 kadın milletvekili Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne girdi. Üstelik mebus sayısı şimdikinin nerede ise üçte biri kadardı.

Bizleri 9 ay karnında taşıyan analarımız da bir kadın… Peygamberimizi doğuran da, Mustafa Kemal'i, Fatih Sultan Mehmet'i, Kanuni Sultan Süleyman'ı doğuran da bir kadın… Öyle ise, elleri öpülesi analarımızın, kadınlarımızın, bacılarımızın bu çektikleri nedir?

                1-GÜLDÜNYA TÖREN: Akrabası tarafından tecavüze uğradı, hamile kaldı. Ailesi meclisi tarafından ölüm kararı verildi. Sokakta bıçaklanan Güldünya hastaneye kaldırıldı. Hastanede çocuğunu doğurdu, daha iyileşmeden ağabeyi tarafından hasta yatağında öldürüldü. (1 Mart 2004)

Biz ağlayalım, sen Güldünya!

                2-MÜNEVVER KARABULUT: Lise öğrencisiydi. Sevgilisi tarafından hunharca öldürüldü. Parçalanmış bedeni bir çöp konteynerinde temizlik işçileri tarafından bulundu. (3 Mart 2009)

                Katil cezaevinde intihar etti, ancak kadınların üzerindeki Karabulut'lar hiç eksilmedi!

3-AYŞE PAŞALI: 2010'da koruma talebi savcılıkça reddedildi. Aynı yıl 7 Aralık'ta boşandığı eşi tarafından çocuklarının önünde 11 yerinden bıçaklanarak öldürüldü. (7 Aralık 2010)

Biz seni koruyamadık, Allah'ım seni korusun!

 

4-ÖZGECAN ASLAN: Üniversite öğrencisiydi. Tecavüze direndiği için bir minibüs şoförü ve arkadaşı tarafından öldürüldü, yakılan bedeni bir gün sonra ormanda bulundu.  (11 Şubat 2015)

Onlar yaşayan ölü, sen Özgecan'sın!

5-EMİNE BULUT:  Altı yıl önce ayrıldığı eski eşi tarafından sığındığı bir kafede ve 10 yaşındaki kızının gözü önünde bıçaklanarak öldürüldü. (18 Ağustos 1919)

Katil müebbet hapis aldı lakin sen yoksun Emine Bulut; bizi affet!

***

                Sizlere sadece 5 talihsiz kadınımızın akıbetini hatırlattım. Oysa daha binlercesi vardı cinayetlere kurban giden ve her biri yüreğimizi dağlayan. Yıllardan beri artarak devam ediyor kadın cinayetleri; bir türlü önlenemiyor!

                2011:     121 cinayet

                2012:     210 cinayet

                2013:     237 cinayet

                2014:     294 cinayet

                2015:     303 cinayet

                2016:     328 cinayet

                2017:     409 cinayet

                2018:     440 cinayet

                2019:     474 cinayet

                2020:     Ocak'tan geride bıraktığımız Temmuz ayına kadar            163 kadın öldürüldü. Bu sayının 32'si yalnızca Temmuz ayına ait.

Kadın Cinayetlerini Durdurma Platformu, "Özgecan Aslan'dan bu yana 2000'den fazla kadın cinayete kurban gitti" diyor.

Durum bu kadar vahim…

Hep söyleriz; yüzde 99'u Müslüman olan bir ülkeyiz, diye… Müslümanlıkta cana kıymak var mı? Oysa dünyada bu cinayetleri durdurmuş ülkeler çoğunlukta. Okuma seviyesi yüksek olan ülkelerde cinayetler de yok denecek kadar az.

Örnek vereyim: İskandinav ülkeleri; İsveç, Norveç, Finlandiya…

Okuma oranı oldukça yüksek: Hemen hemen nüfusun yarısından çoğu üniversite mezunu. Ve kitap okuma oranı da % 20'nin üzerinde. Yılda birkaç cinayet işleniyor.

İlk emri "Oku!" olan Müslümanlığın en yüksek temsilcisi olan Türkiye'mizde okuma oranı ne yazık ki % 0.5…

Onlarda yıllık cinayetler onlu rakamlarla ifade edilirken, ülkemizde yüzleri aşıyor.

Dünya Sağlık Örgütü'nün yaptığı bir araştırmada, 41 Avrupa ülkesi arasında en çok cinayet işlenen 13. ülke konumundayız. Oysa biz bu konuda en iyi ülkeler arasında olmalıydık.

Oysa "Bir insanı öldüren, tüm insanlığı öldürmüş olur" demişti Sevgili Peygamberimiz…

                Oysa dünyada ilk kadın pilotu (Sabiha Gökçen) bizden çıkmıştı.

                Oysa Avrupa'da kadınlara seçme seçilme hakkı verilmezken, Atamız, 1934'te bunu sağlamıştı.

                Oysa bu güzel Cumhuriyetimizin kuruluşunda cephede savaşan ilk kadın kahramanlar bizdeydi.

                14-15 yaşındaki gençlerin, eline kına yakarak cepheye süren cefakâr anneler de bizdeydi.

                Ülkemizi yönetenlerin, bu cinayetleri durdurmak için acil önlem alması gerekmiyor mu? Kadına kalkan eller en ağır şekilde cezalandırılmalıdır. Esasen yaşama hakkı her canlı için kutsaldır. Bizleri dünyaya getiren annelerimiz için biraz daha pozitif ayrımcı olmalıyız.

Şairler Sultanı Necip Fazıl Kısakürek;

                "Kadından, kendisinde olmayanı isteriz;

Hasret yerinde kalır ve biz çekip gideriz…"

demişti.

Milli Şairimiz Mehmet Akif Ersoy;

                "Ne hisli validelerdir bizim kadınlarımız!

Yazık ki anlatacak yok da, yanlış anladınız.

Nedir bu anlaşmazlık, gelin de anlaşınız;

Lisan-ı müşterek olmaz mı kendi gözyaşlarınız?"

demişti.

                Ve hak ettiği kimliğe bir türlü ulaşamayan kadını anlatan Nazım Hikmet Ran;

                "Korkunç ve mübarek elleri,

                İnce, küçük çeneleri, kocaman gözleriyle,

                Anamız, avradımız, yarimiz.

                Ve sanki hiç yaşamamış gibi ölen.

                Ve soframızdaki yeri,

                Öküzümüzden sonra gelen…"

demişti.

                Canlarımıza kıyanlara, dünyayı kadınlarımıza, genç kızlarımıza; elleri öpülesi annelerimize zehir edenlere en yüksek tondan sesleniyorum:

                Ve siz zehir ettiniz, kokuttunuz etini.

                Sevin artık kadını; verin hürriyetini.

                Nice arzu emele yem ettiniz kadını;

                Vah yazık! Kirlettiniz o tertemiz adını.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları