Hatırlarsanız, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, uzay programı için müjde vermişti geride kalan şubat ayının başında.

Aslını ararsanız, "Milletimiz Covid-19 belasından inim inim inlerken, 10 milyonu aşan işsiz vatandaşımızın feryadı arş-ı âlâya ulaşmışken, esnafımız çözüm beklerken, sanayicimizin, çiftçimizin, eğitimimizin dağ gibi sorunları varken, bu uzay programı da nereden çıktı?" diye sormak gerekiyor.

Son 18 yılı bırakınız, son 1 yılda bile onlarca müjdeli haber verildi ancak, bu müjdeli haberlerin ülke ekonomisine herhangi bir katkısı olmadı henüz!

Durum böyle iken, uzay da neyin nesi, diye sorası geliyor insanın.

HEZARFEN İLE GÖKYÜZÜNÜ İLK BİZ KEŞFETTİK

Gerçi uzayla tanışmamız, şimdi değil yıllar ve asırlar öncesine dayanıyor…

Ünlü seyyah Evliya Çelebi'nin 'Seyahatnamesi'ne göre, gökyüzü ile ilk tanışan gökbilimci bir Türk olan Hezarfen Ahmet Çelebi'dir. Yine Evliya Çelebi'nin kaynağına göre, Hezarfen Ahmet Çelebi, 1609'da İstanbul'da doğup, 1640 yılında daha 31 yaşında iken Cezayir'de vefat etti.

Bir başka kaynak da, Avusturya adına 1654-1562 yılları arasında İstanbul'da elçilik yapmış olan Ogier Ghislain de Busbercq'in anılarında. Busbercq anılarına, "İstanbul'da bir Türk uçuş denemeleri yaptı" şeklinde bir not düşmüştür.

Öyle ya da böyle, Osmanlı İmparatorluğu toprakları içinde Hezarfen Ahmet Çelebi adında bir uzay bilimcisi yaşamış. Evliya Çelebi, bu uzay meraklısı için, "Hezarfen Ahmet Çelebi, lodosu da arkasına alarak Galata Kulesi'nden kollarına taktığı yapay kanatlarla, İstanbul Boğazı'nı geçerek ve 3356 metre uzaktaki Üsküdar Doğancılar Meydanı'na inmiştir" diye belirtiyor.

İLK KADIN SAVAŞ PİLOTU DA BU MİLLETİN BAĞRINDAN ÇIKTI

Türkiye'nin ve dünyanın ilk kadın savaş pilotu olan Sabiha Gökçen, 22.3.1913 - 22.3.2001 yılları arasında yaşadı, 88 yaşında vefat etti.

Atamızın 8 manevi evladından biri olan Sabiha, pilotluğu boyunca 8 bin saatlik bir uçuş gerçekleştirdi ve 32 farklı operasyonda görev aldı.

Babası Bursa Valiliği'nin başkâtibi Mustafa İzzet Bey, annesi ise Hayriye Hanım'dır. Anne ve babasını küçük yaşta kaybeden Sabiha'nın bakımını bir süre ağabeyi Neşet Bey üstlenir.

Sabiha, 1925 yılında 12 yaşında iken Bursa Hünkâr Köşkü'nde konaklayan Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal'e ulaşmayı başarır ve okumak istediğini söyler.

Ağabeyinden izin alan ilk Cumhurbaşkanımız, Sabiha'yı evlat edinir ve Ankara'ya götürür. Sabiha, Çankaya İlkokulu, Arnavutköy Amerikan Kız Koleji ve Üsküdar Amerikan Lisesi'nde eğitim gördü.

Bir ara sağlık sorunları nedeniyle eğitime ara verip Heybeliada ve Viyana'da tedavi gördü. Bir süre de Fransızcasını geliştirmek için Paris'te kaldı.

"GÖKÇEN" SOYADINI ATATÜRK VERDİ

1934'te çıkarılan Soyadı Kanunu ile Atatürk tarafından "Gökçen" soyadı verildi.

1935'te havacılığa ilgi duyan Sabiha Gökçen, Türk Havacılık Kurumu'nun Türk Kuşu Sivil Havacılık Okulu'na girdi. Geçen 7 öğrenci ile birlikte Kırım'a giderek yüksek planörlük eğitimi aldı.

Sabiha, manevi kardeşlerinden Zehra'nın genç yaşta ölümü ile eğitimi yarıda bırakıp yurda döndü ve hayata küstü bir süre.

Atatürk'ün ısrarı ile yeniden eğitime başlayan Sabiha Gökçen, Eskişehir Havacılık Okulu'nda özel dersler aldı.

25 Şubat 1936'da ilk defa motorlu bir uçak ile uçmaya başladı.

Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk, "Beni çok mutlu ettin. Şimdi artık senin için planladığım şeyi açıklayabilirim. Belki de dünyada ilk kadın askeri pilot sen olacaksın! Seni Eskişehir'deki Tayyare Mektebi'ne göndereceğim. Orada özel bir eğitim göreceksin" diye müjdeyi verir.

Ve Sabiha Gökçen, Eskişehir'de 1936-37 yılları arasında 11 ay daha özel eğitim alır.

Bugün adına havaalanı bulunan Sabiha Gökçen, Türkiye'de ve dünyada ilk kadın savaş pilotu işte böyle olur.

"İstikbal göklerdedir" diyerek Türk gençliğine bir hedef çizen Mustafa Kemal Atatürk'ün farklılığı işte burada yatıyor. Atamız, aynı yıllarda uçak fabrikası temelini attırır ve aynı zamanda Sabiha Gökçen gibi ilk kadın pilotunu ülkemize ve dünyaya kazandırır.

Her alanda olduğu gibi gökyüzünde ve uzay biliminde de öngörüsünü sergileyen Atamızla ne kadar övünsek azdır.

Demek o yıllarda temeli atılan uçak fabrikasını kapatmak yerine, faaliyetlerini daha da geliştirebilseydik; şimdi belki de hayal satmayıp, Amerika ve Rusya ile birlikte uzayda adımız anılacaktı.