Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Harun A. Altuntaş

Harun A. Altuntaş

Yazar

Gerçek Davut'un gerçek hikayesi

Yangın haftasıyla ilgili yazdığım yazıda az da olsa sizlere tulumbacılardan söz etmiştim. Bir okuyucum tulumbacıların tarihimizde geniş bir yeri olduğunu öyle bir kaç cümle ile geçiştirilemiyeceğini söyledi. Ve tulumbacılar hakkında geniş bilgi vermemi istedi. Bende sizlere bu yazıyı yazmayı uygun buldum:

18. yüzyılın başlarına kadar yangın tulumbası bilinmiyordu. Yangın, sarnıçlardan taşınan suyu dökerek söndürülmeye çalışılıyordu.

Ailesiyle beraber İstanbul'a gelerek İslam Dinini kabul eden "Gerçek Davut" adını alan bir Fransız mühendisi, sık sık çıkan yangınların İstanbul'da büyük tahribat yaptığını  görmüş, bu afete karşı bir yangın tulumbası yapmanın gereğini duymuş. Aynı yıl içinde Tüfekhanede çıkan büyük bir yangın itfaiye tarihinde bir milad olacaktı. Gerçek Davut tüfekhanede çıkan yangını görünce tulumbasını alarak koşmuş, tek tulumbasıyla bulunduğu noktada ateşi önlemeye çalıştı. Bunu gören semtin gençleri de Davut'a yardıma koştu. Sonunda el birliği  ile yangını söndürmeyi başardılar. Böylece yeniçerilerin önemli bir mühimmatını kurtardılar. Bu İstanbul için önemli bir olaydı.

O devrin adetince yangınlara sadrazamlar da giderdi; İbrahim Paşa da yangına gelmiş, Gerçek Davut'un tulumbası ile yangını söndürmekteki başarısını görmüş ve Davut'u "Tulumbacı Ağası" tayin ederek yeniçeri ocağına bağlı bir tulumbacı teşkilatının kurulmasına karar vermişti.

İstanbul'da çıkacak yangınlara karşı görevli olan bu yeni asker ocağının elemanları, acemi oğlanları arasından seçilmiştir. Acemi oğlanı, yeniçeri adaylarına verilmiş olan isimdir. Her yeniçeri kolluğuna bir yangın tulumbası konmuş ve kolluklara tulumba ile 10-12 nefer de tulumbacı yerleştirilmişti.

Vaka-i Hayriye (Hayırlı Vaka Olayı)'den 48 gün sonra büyük Hocapaşa yangını oldu. İstanbul'un yarısına yakın bir kısmını kül eden bu yangın, tulumbacı teşkilatının geliştirilmesi için Bab-ı Âli'yi harekete geçirdi, fakat yeni teşkilat ancak iki yıl sonra 1828 de kurulabildi.

Yeniçeri ocağının yerine "Asakiri Mensurei Muhammediye" adı ile Avrupa'daki askerlerin benzeri yeni  bir Türk Ordusu kuruldu.

Kentin güvenliğini sağlamak için yapılmış eski kolluklarda Asakiri Mensure karakolları olmuştu, yeni tulumbacılar da Asakeri Mensurei Muhammediye Seraskerliğine (Kumandanlığına) bağlandı ve tulumbacı takımları tulumbaları ile her karakola yerleştirildi. Bu teşkilat daha sonra Askeri İtfaiye adını alacaktı.

Tanzimat Fermanı'yla devlet teşkilatı batılılaşırken 1868'de Şehremaneti yerine, Belediye Reisliği ve Belediye daireleri kuruldu; İstanbul'da yangın söndürme işi yalnız askere bırakılmadı, belediyenin görevleri arasına alındı. Belediye dairelerinde de tulumbacı takımları tesis edildi. Tulumbacılar; semtin hamaI, ırgat, arabacı gibi vücut yapıları bu meşakkatli işe dayanıklı gençlerinden toplanırdı. Bunlar kendi günlük işlerine devam eder, yangın çıkınca tulumbalarının başına koşarlar ve söndürmek için yangına giderlerdi.

Bu hizmetlerine karşılık, hemen hepsi bekar olduklarından kendilerine yatacak bir koğuş yapıldı. Küçük bir aylık bağlandı, günde bir ekmekle senede birer kat giysi verildi. Her türlü belediye vergilerinden de muaf tutuldular. Yangına gitme kıyafetleri sırtta bir don, bir gömlek, başta bir keçe külah, yalın ayaklarında da bir tulumbacı yemenisi idi. Başlarına bir reis, birde ikinci reis tayin edilirdi. Belediyelerden dolayı "Daireliler" adını alan bu tulumbacılar semtleri ile ayrıldılar; Fatih Daireliler, Üsküdar Daireliler, Beyoğlu Daireliler gibi.

Belediye tulumbacıları ile tulumbacılık askeri kisveden ayrılınca İstanbul halkıda semt semt, mahalle mahalle, birer tulumbacı teşkilatı kurmaya başladı. Tarihe derin damgalarını vuranlar da işte bu tulumbacılardı. Bir sonraki yazımız da sizlere bu tulumbacılardan ve bunların içinde sivrilmiş kişilerden söz edeceğiz.

 

 

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları