Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Harun A. Altuntaş

Harun A. Altuntaş

Yazar

Gelelim kokoreçin faydalarına...

Geçtiğimiz günlerde TV'de vakit geçirme fırsatı buldum. Gözüm Star TV'de Sabah Sabah programına takıldı. Sabahları enerjik ve kıpır kıpır uyanmak, müziğe doymak, hem gülmek, hem eğlenmek, hem de bilgilenmek için bence iyi bir program. Aslında amacım Demet ve Alişan'ın programını pohpohlamak değil. Objektif bir gözle programda rastladığım ilginç bir olayı sizlere aktarmak.

Sabah Sabah programının baş konuğu Doç. Dr. Yavuz Dizdar'dı. Ünlü Doktor Yavuz Dizdar, korona virüsü ile ilgili verdiği bilgiler ve açıklamalarıyla adını sık duyduğumuz bir isimdi. Zaman zaman enteresan açıklamalarıyla gündeme gelen Dizdar, özellikle korona ve kanser hastalarına yönelik söylemleriyle adından söz ettiriyor. Peki, Doç. Dr. Yavuz Dizdar kimdir?

Yavuz Dizdar 1964 yılında İstanbul'da dünyaya geldi. İstanbul Erkek Lisesi'ndeki orta eğitimini 1982'de; İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi'ndeki eğitimini 1988'de tamamladı. Tıp eğitiminin ardından, o yıllarda Siirt'e bağlı olan Batman'da yaklaşık bir yıl mecburi hizmet yaptı. Dr. Yavuz Dizdar, 1989-1992 yıllarında İstanbul Tıp Fakültesi Farmakoloji Anabilim Dalı'nda ilaç bilimi üzerine, 1992-1996 yıllarında Radyasyon Onkolojisi Anabilim Dalı'nda kanser üzerine uzmanlık eğitimini tamamladı. Bu eğitimlerinin yanı sıra İstanbul Üniversitesi Onkoloji Enstitüsü'nde kanser biyolojisi ve immünolojisi doktorası unvanını aldı. Halen aynı enstitüde radyasyon onkolojisi uzmanı olarak çalışmaktadır. Tıbbi çalışmalarına paralel olarak 1994'ten bu yana sağlık ekonomisi ve politikası konusunda yazılar yazıyor.

Doç. Dr. Yavuz Dizdar; Demet ve Alişan'ın programında da ilginç şeyler söyledi. Sabah Sabah programında; geleneksel Türk yemeklerinin tanıtımı ve yapımı da anlatılıyordu. Bu arada kokoreç tanıtımı da yapıldı. İşte bu sırada Doç. Dr. Yavuz Dizdar, "Bağışıklık sistemimizin güçlenmesi için haftada 1-2 kez kokoreç yiyin" diyordu. Kokoreçin yenmesiyle bağırsaklar mikrop bakımından zengin olduğunda "ikinci beynimiz", "seratonin üretir ve depolar." Böylece bağırsak seratonin üreterek insanı mutlu da yapıyor, sindirim sistemini ve bağışıklığı da güçlendiriyor. Doç. Dr. Yavuz Dizdar; bir de kokoreçe uykuluğu katıyor. Doç. Dr. Dizdar'a göre uykuluk koronaavirüsün adeta panzehiri! Korona aşısının özü; işte bu uykulukta yatıyormuş.

Hey gidi günler hey!.. Nereden nereye? Bilmem hatırlar mısınız? Avrupa Birliği; bizi almamak için bir sürü bahane üretmişti.

Türkiye, Avrupa Birliği'ne tam üyelik sürecinde finanstan gıdaya her alanda kendini yeni şartlara uydurmak zorundaydı. Bu şartlardan bir kısmı hayatımızı birinci elden değiştiriyordu. Örneğin Türkiye'de yoğunlukla tüketilen kokoreç, işkembe, kelle paça gibi ürünler kısa bir süre sonra yasaklanacaktı. Çünkü bu ürünler Avrupa'nın gıda yönetmeliklerine uygun bulunmuyor, sağlıksız kabul ediliyordu.

Komşumuz Yunanistan'da kokoreç satışları yasaklanmış ve ülkede büyük tartışmalar olmuştu. Benzer tartışmalar Türkiye'de de olmuştu. İstanbul'un tanınmış kokoreççilerinden Beyoğlu Balıkçılar Çarşısı'ndaki Şampiyon Kokoreççisi'nin sahibi Galip Toksöz, bu işe karşı çıkanların başında gelmişti. Toksöz, "AB'nin kararı ne olursa olsun Türkler kokoreçi seviyor. Bu işten binlerce insan ekmek yiyor. Yasaklama kararı olursa bunların ne olacağı düşünülüyor mu?" diye soracaktı.

Galip Töksöz devamla; "Ben Çadır Köşkü'ndeki bir partide ünlü kalp doktoru Dr. Chiristian Bernard'a bile kokoreç yedirdim. Sağlığa zararlı olsa o yemezdi. Bu yasağı koyanlar acaba hayatında kokoreç yediler mi? Bu yasağı koyan Avrupalılara ellerimle bir kokoreç yapsam belki yasaklamaktan bile vazgeçerler" diyecekti.

Ülkemizin Avrupa Birliği'ne uyum sürecinde yasaklanması öngörülen kokoreçe bir darbe gelecekti.

Aydın'da İl Hıfzıssıhha Kurulu bir karar alacak, kokoreci yasaklayacaktı. Kurul, bağırsağın sadece tıbbi malzeme üretilen bir organ olduğunu, kokoreçin dünya literatüründe gıda maddesi olarak kabul edilmediğini belirtip yasaklanmasına karar veriyordu.

Ancak dinleyen kimdi? Türk Milleti, kokoreçi sevmişti bir kere. Atın ölümü; arpadan olsun örneği, "Kokoroçe devam" demişti. Yıllar yılları kovaladı. Avrupa Birliği'nin Türkiye'yi içine almasının hayal olduğu, bizzat en yetkili Batılı liderlerin ağzından telaffuz edilmişti. Yoksa kokoreç bahaneydi.

Dedik ya; "Nereden nereye?" diye. Bize "sağlıksız" diye kokoreç marazası çıkaran Avrupa; şimdi korona salgınından korunmak için kokoreçe muhtaç... Hey gidi günler hey!

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları