Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Harun A. Altuntaş

Harun A. Altuntaş

Yazar

Futbol, sen bizim her şeyimizsin!

Daha Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın koronavirüs salgınıyla ilgili açıkladığı kararların dumanı tüterken; Türk Millî Takımı, Macaristan Millî Takımı ile maça çıktı. Garip bir maçtı bu. Kazanan takım, grup lideri olacaktı. Kaybeden de; Sırbistan-Rusya maçının sonucunu da göz önüne alırsak, grup sonuncusu olacak ve bir alt gruba düşecekti. Yani Türkiye- Macaristan maçı tam bir ölüm kalım mücadelesiydi. Bildiğiniz gibi maalesef Türk Millî Takımı, bu maçta 2-0 mağlup olup bir alt gruba düştü. Hâlbuki hemen hemen herkes, Millî Takımı'mızın bu maçtan galip çıkmasını bekliyordu.

Korona yasaklarıyla ilgili; toplumun tartıştığı konulardan biri de; Türkiye Süper Ligi'nde maçların seyircisiz oynanması kararıydı. Gerçi, koronayla ilk tanıştığımız aylarda maçların seyircisiz oynanmasına karar verilmişti. Bu da bir hayli eleştirilmiş; "Futbol, bütün sporlar gibi, göz zevkine hitap eden bir oyundur. Maçların seyircisiz oynanması, futbolun bütün heyecanını yok ediyor. Bundan seyirciler kadar, futbolcular da etkileniyor" eleştirilerine hedef olmuştu.

Sonunda Türkiye Futbol Federasyonu  (TFF), bu kararı almak zorunda kaldı. Ekim ayında, "stat kapasitesinin üçte bir doluluk oranıyla, maske ve mesafe şartı" da getirilerek seyircili maçların oynanmasına karar verildi.

Böylece Futbol Federasyonu Yönetim Kurulu, ekim ayından itibaren futbol müsabakalarının sınırlı sayıda seyirciyle oynanması kararını vermiş oldu. Kurumun yazılı açıklamasında, TFF Sağlık Kurulu protokolüyle belirlenen tüm sağlık tedbirleri uygulanmak şartıyla, müsabakalara tribün kapasitesinin yüzde 30'u kadar seyirci alınabilecek. Localarda kısıtlamaya gidilmeyecekti.

Buna göre, statyumlara ateş ölçümü yapılarak alınacak tüm seyircilerin tribünlerde sosyal mesafeye uyması ve maske takması zorunlu oluyordu.

Salgın nedeniyle marttan haziran ayına kadar ara verilen Süper Lig ve 1'inci Lig'in yeni sezonu 11 Eylül'de başlatılıyordu. Ancak futbolseverlerin bu sevinci, bu hafta sonu noktalandı. Yine seyircisiz, zevksiz, tatsız, tuzsuz maçları izlemeye başladık. Şimdi bazılarınızın; "Dünya korona virüsten kıvranıyor, adamın derdine bak: Futbolla yatıp, futbolla kalkıyor" dediğinizi duyar gibiyim.

Bakın size şunu anlatmak isterim: Birincisi; Türk insanı, futbolu çok seviyor. İkincisi; Allah'tan Macaristan Millî Takımı'nı, yenip de bir üst tura çıkamadık. Yoksa; kovidi-movidi bir yana bırakıp, maskeleri fora edip, sosyal mesafenin de göz yaşına bakmayıp gece sabaha kadar çılgınca eylenirdik. Üçüncüsü ise; Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunun temelinde bu futbol sevgisi yatar. Onun da nereden kaynaklandığını sizlere bir başka yazımda aktarmak isterim.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları