Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
İzzet Doğan

İzzet Doğan

Yazar

Fesli, papyonlu, entarili doktor ve çokeşlilik

Medeni Kanun ile mücadele ettiğini söyleyen Sağlık Bilimleri Üniversitesi Gülhane Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekim Yardımcısı Dr. Ali Edizer sosyal medyadan paylaştığı videoda "Dün gene işittim, gül gibi bir yuva yıkılmış, boşanmışlar. Niye? Koca aldattı diye. Ayıptır, günahtır. Oğlum niye aldatıyorsunuz la? Allahutaala size ruhsat vermiş. Aldınız, bir başkasını sevdiniz, onu da alın" ifadelerini kullanmıştı.

Skandal olan bu sözlerin fesli, papyonlu ve entarili sahibi için kişiliği ile ilgili bir şeyler yazmaya gerek yok. Gerçek şu ki yalnızca doktor diploması almış, uzmanlığı bile olmadan liyakat kurallarına uyulmadığı için bürokraside en tepelere önlenemez bir tırmanış yapmış. Yorumlara göre bu önlenemez tırmanış adı geçenin tarikat mensubu olmasına bağlanıyor.

 Sonuçta fesli, papyonlu ve entarili bu kişi 2005'te bir sağlık ocağında doktorken, 2012'de Sağlık Bakanlığı'nda özel kalem müdürü olmuş.

Daha önce de Edizer'in kırdığı ceviz bini aşmış sosyal medyada nefret içeren mesajları ile tanınmıştı. Örneğin 2015 yılında da ırkçı söylemlerde bulunması sebebiyle haberlere konu olmuş kadınları kaltaklıktan cariyeliğe geçirmekle tehdit etmiş Türkiye Cumhuriyeti 'nin 21. Başbakanı olarak görev yapmış ve milyonlarca oyu olan bir partiye genel başkanlık yapmış olan Mesut Yılmaz'ı ve bazı siyasileri gasilhanede bir avuç pamukla bekleyen imam hatiplilerle korkutmuş.

Sözde doktor ve bir tarikat mensubu olan bu kişinin milyonlarca kadının onuruyla oynayarak yaptığı hakaret yetmiyormuş gibi sağlık sorunları ile boğuşan ülkemizin önceki Başbakanı hakkında da sarf ettiği sözler kabul edilemez niteliktedir.

Tüm bu nedenlerle de Edizer hakkında "Tehdit, Nefret ve Ayrımcılık, Hakaret, Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik veya Aşağılama" suçlarından şikayetler yapılacağı ilgililerce duyurulmuştur.

Şimdi Edizer Türk Medeni Kanunu ile mücadele ettiğini söylerken öncelikle bu yasanın tek evliliği kabul etmesine karşı çıkmakta ve çok eşliliği savunmaktadır.

Çok eşlilik veya poligami, bir kimsenin aynı esnada birden fazla kişiyle evli ya da birlikte olmasıdır. Terim çok kadınla yaşamak (polijini ), çok erkekle yaşamak (poliandri ), eşcinsel çok eşlilik ve grup evliliği durumlarını kapsamakla birlikte -yaygın olması nedeniyle- genellikle polijini ile eşanlamlı olarak kullanılır.

Bazı din ve kültürlerde kabul edilen bir durum olan poligami, pek çok ülkede kanunen suçtur . Poligaminin serbest veya yaygın olduğu ülkelerde ekseriyetle polijini (çok kadınlılık) görülür.

Çok kadınla eşlilik bizde yaygın olarak iki eşlilik (bigami) biçiminde yaşanıyor. Yasalarımız da aile yapısı tek eşlilik üzerine kurulmuş olmasına karşın, özellikle doğu, güneydoğu ve kırsal bölgelerimizde resmi evli olan erkekler genellikle çocuk yaşta olan kızlarla da imam nikahı yaparak evleniyorlar.  Ortak bir eşe sahip olan kadınlar için imam nikahlı kadına da "kuma" adı veriliyor. Resmi nikahlı kadınla imam nikahlı kadın bu kesimlerde istemeden bile olsa birlikte aynı çatı altında yaşıyorlar.

Kentler de ise evli erkekle yaşayan kadınlar kuma yerine "metres" adı ile anılıyor ve ayrı konutlara yerleştiriliyorlar.

 

Aslında bu çokeşli olma çağrıları yeni değil. 2011 yılında da AKP'li belediyelerin aile danışmanı Sibel Üresin çok eşliliği savunmuş ve şöyle demişti:

 "Kesinlikle çok eşlilik yasalaşmalı. (…) Yasallaşmak derken 4 eşin resmi nikâh altına alınması gerektiğini söylüyorum

"Zengin, kariyerli, parası olan ve cinsel gücü fazla olan erkek çokeşliliği seçebiliyor. Hiçbir kadın fakir bir adamın ikinci karısı olmaz. Erkek, daha cilveli, daha çok gülen, cinsel anlamda kendisini mutlu eden kadına koşuyor. Erkek olsam, çokeşli olurdum."

 

Aslında hem Medeni Kanunumuza ve hem de kadınların kazanılmış haklarına karşı uzun süredir sürdürülen sistemli bir kampanya vardır. Özellikle Medeni Kanun'un aile hukukuna ilişkin kuralları değişsin, kadının ev içi emeği hiçe sayılsın, erkeğin aile reisi olduğu kabul edilsin, kadına karşı şiddetin önlenmesini öngören 6284 sayılı yasa kaldırılsın, İstanbul Sözleşmesi'nden imzamız çekilsin, kadınlar en az üç çocuk doğursun, gebeyken bile sokakta yürümesinler, evlilik içi tecavüz erkeklerin hakkıdır gibi. Neredeyse kadınların miras haklarındaki payın bile eşit olması yadırganıyor!

Hem önceki ve hem de yeni Medeni Kanunumuzdaki kurallara göre resmi nikah yapılmadan imam nikahı yapılmaması kuralı vardı. Türk Ceza Kanunu'nun "Birden çok evlilik, hileli evlenme, dinsel tören" başlıklı 230'uncu maddesi resmi nikah olmadan dini nikah kıyan imam ile çiftlere 2 aydan 6 aya kadar hapis cezası veren madde de bu kuralın etkili bir yaptırımıydı. Ancak Anayasa Mahkememize yapılan bir başvuru sonucunda bu ceza iptal edildi. Aslında bu madde çocuk yaşta evlilikler ve erkeklerin çokeşli evliliği önleme konusunda çok etkiliydi. Zaten daha sonra da hiçbir ihtiyaç duyulmadığı halde müftülerin resmi nikah yapabilecekleri düzenlemesi getirildi. Tüm bu yaşananlar ve düzenlemeler bir rastlantı değildi.

Tüm bu görüşlerin cinsiyet ayrımcılığı yaptığı ve kadın erkek arasındaki gerek Anayasamız ve gerekse devletimizin onayladığı uluslararası sözleşmelere aykırı olduğu açıkça görülmektedir.

Çünkü Anayasamız ve imzaladığımız uluslararası sözleşmeler kadınlara karşı her türlü ayrımcılığın önlenmesi ve cinsiyet farkı gözetmeden eşitlik ilkesini öngörüyor. Bunun içinde devleti kadın erkek eşitliğini korumak ve geliştirmekle yükümlü kılıyor.

Sonuç olarak diyebiliriz ki Edizer'i görevden almak yetmez.

Anayasamızı, Medeni Kanunumuzu, tarafı olduğumuz uluslararası sözleşmeleri ve çağdaş hukuku yok sayarak ayrıca etik olmayan tutum ve davranışlar içinde olan herkes için öncelikle göreve getirilmemeli veya görevdeyken bu düşüncelerini uygulayanlar için soruşturma açılmalıdır.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları