Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Harun A. Altuntaş

Harun A. Altuntaş

Yazar

Eşref'i beğenmeyen Lawrence okusun

Sizlere Osmanlı İmparatorluğu'nun istihbarat servisi olan Teşkilat-ı Mahsusa'nın ilk başkanı olan Kuşçubaşı Eşref'ten söz etmiştim. Osmanlı Sultanlarının üç kuşak Kuşbaşılığı'nı üstlenmiş bulunan Kuşçubaşıların sonuncusu olan Kuçbaşı Eşref için söylenmeyen pek kalmadı gibime gelir. Şunu da hatırlatmak isterim ki; 20. yüzyıla kadar istihbarat çalışmalarının büyük bölümü kuşlarla yapılırdı. Özellikle güvercinler, gizli bilgileri yerine ulaştırmakta büyük meziyetlere sahipti. Bu yüzden; "Kuşçubaşı"lığı bu yönden değerlendirmekte fayda var. Yoksa padişahları zevk için kuş besleyenlerle bir tutmamak gerekir.

Evet Teşkilat-ı Mahsusa'nın ilk başkanı Kuşçubaşı Eşref'le ilgili çok şey söylendiğini söylemiştim. Ancak sonunda bu efsanevi Türk casusuyla ilgili bir sürü gri propagandayla da karşılaşıyoruz. Eşref'in yaptığı hizmetleri "Tarihe Benden Haberler" adı altında kaleme aldığını söylemiştik. Osmanlı İmparatorluğunun son çeyrek asrına ışık tutan birçok gerçeği elindeki belgelerle ortaya koyan bu anıların basılmadığını, Dördüncü Cumhurbaşkanımız Celal Bayar'ın "Ben de Yazdım" adlı eserinde bu anılardan bazı ipuçları bulunduğunu da yazmıştık.

Şimdi bu konuda bir başka aydınlatıcı bilgi vermek gereğini duydum. Rahmetle anacağımız tarihçi ve yazar Cemal Kutay; 187 kitap yazmıştır bu kitapların çoğu Osmanlı İmparatorluğu'nun tarihi ve Cumhuriyetin ilk yıllarına aittir. Kutay ayrıca, Anadolu Ajansı'nın ilk muhabirlerinden biridir ve Cumhuriyet'imizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ü uzun süre muhabir olarak takip etme şansını yakalamıştır. İşte Kuşçubaşı Eşref'le ilgili bilgilerin ana kaynağı Cemal Kutay Hoca'dır. Kimine göre Kuşçubaşı Eşref'in hatıratlarını gün yüzüne çıkaran Cemal Kutay'dır.

Ancak Kuşçubaşı Eşref'le ilgili ilk ciddi kitap Philip H. Stoddard tarafından Teşkilat-ı Mahsusa adıyla 1960'larda yayınlandı. Philip H. Stoddard'ın Türkiye'ye gelip Cemal Kutay Hoca'yla görüştüğü iddiası pek yaygındır. Stoddard'ın bu kitabı; derin devlet, gayri nizami harp ya da kontrgerilla konularında engin bilgilerle donatılmıştı. Bunu diğerleri takip etti. Böylece pekçok ülkenin İstihbarat Okulları'nda Teşkilat-ı Mahsusa ve onun kurucusu Kuşçubaşı Eşref'in anıları; yardımcı kitap olarak okutulmaya başlandı.

Dalga dalga yayılan bu anılar giderek büyüdü ve bir efsane halini aldı. Bu durum da bazı ülkelerin derin devletlerini rahatsız eder duruma getirdi. Sonunda Kuşçubaşı Eşref efsanesini bitirmeye karar verdiler. Çünkü bir Türk istihbaratçısının, hele hele Thomas Edward Lawrence gibi Batılı istihbarat birimlerinin göz bebeği bir isme karşı başarılı bir mücadele vermiş olan Eşref Bey'in gözden düşürülmesi gerekti.

Bilindiği gibi; Thomas Edward Lawrence, Britanyalı arkeolog, asker ve diplomattır. 1916-1918 yılları arasında Türklere karşı Arapları ayaklandırması ve Sina ve Filistin Cephesi gibi olaylarda Osmanlı İmparatorluğu'na karşı üstlendiği rol ile ünlüdür. Adına da "Arabistanlı Lawrence" filmi çevrilmiştir. Şöhretli İngiliz casusu Lawrence'in "Bilgeliğin Yedi Sütunu" adlı hatıralarında Kuşçubaşı Eşref'in adından söz eder. Eşref yakalandığında silahı büyük bir tantanayla Lawrence hediye edilmiştir.

O halde bu efsane isim Kuşçubaşı Eşref'in adı kazınmalıdır. İlk başta sanki gizli teşkilatın bilgileri ellerindeymiş gibi; "Kuşçubaşı Eşref, Teşkilat-ı Mahsusa'nın kurucusu ve ilk başkanı değildir" diye tuttururlar. Ardından da; "Eşref, bu teşkilatın ne kurucusu ne de ilk başkanıdır... Eşref, Teşkilat-ı Mahsusa'nın Arabistan, Sina ve Kuzey Afrika Bölümü'nün Müdürü de değildir. Çünkü teşkilatta böyle bir birim yoktur. Sadece Teşkilat-ı Mahsusa ile ilişkisi değil; Eşref'in hayatının hemen her dönemine dair anlattıkları da tarihi gerçeklerle çelişkili. "Kuşçubaşı" lakabından ailesiyle Hicaz'a sürgününde başından geçenlere, Ege'de Çakırcalı Mehmet Efe ile çatışmalarından Balkan Muharebeleri'ne, Necid ve Yemen görevlerinden Millî Mücadele faaliyetlerine kadar bize anlattığı hayat hikayesinin hemen her devri yalan, çarpıtma ve karartmalarla doludur" derler.

Hiç kimse de bunlara; "E kardeşim, Kuşçubaşı Eşref'in hatıratları ortada yok ki; bunu da nereden çıkartıyorsun?" diye sormamış, bunu aklının ucuna bile getirmemiştir.

Eşref'i yerin dibine sokacaklar ya... Karalamaya devam: "Çarpıtmalarının en önemli nedeni Eşref'in kişilik örgütlenmesinde yatıyor. Eşref sık sık yalan söylüyor, abartılara başvuruyor, apaçık gerçekleri çarpıtıyor ve bazılarını ise yok sayıyor. Bunları kendini her olayın merkezinde, çok başarılı, aşırı önemli, herkese ve her şeye nüfuz edebilecek konumda göstermek için yapıyordu. Bu yüzden ben bu durumu narsistik kişilik bozukluğu olarak yorumluyorum. Korkunç bir yazma tutkusu var. Malta sürgününden ömrünün sonuna kadar yazarak kendisiyle ilgili neredeyse tüm bilgi ve iddialara kaynaklık etmiş. Neticede bugün gerçekle hayal arasında onun kendi kendine inşa ettiği ve akademik tarihçiliğe bile kabul ettirdiği kimlikle karşı karşıyayız."

Adama utanmasa neredeyse "4. Cumhurbaşkanı Celal Bayar bile doğru yazmadı" diyecek. Kim ne derse desin, Kuşçubaşı Eşref bir kahramandır. Beğenmeyen de gitsin Lawrence okusun, İngiliz casusunun sözleri onlara daha inandırıcı gelir.

 

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları