'Ermenistan gerçek yüzünü bir kez daha gösterdi'

'Ermenistan gerçek yüzünü bir kez daha gösterdi'
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Akşener, dünyaya 100 yıldır soykırım yalanı söyleyen Ermenistan'ın, gerçek yüzünü bir kez daha gözler önüne serdiğini belirtti.

'Ermenistan gerçek yüzünü bir kez daha gösterdi'

İYİ Parti lideri Meral Akşener, partisinin grup toplantısında konuştu. Gündeme dair değerlendirmelerde bulunan Akşener, "Dünyaya 100 yıldır soykırım yalanı söyleyen Ermenistan, gerçek yüzünü bir kez daha gözler önüne serdi." dedi.

Akşener, Anayasa Mahkemesi'nin sistemli şekilde tartışmaya açıldığını ifade eden Akşener, "Anayasa Mahkemesini tartışacağımıza, Gelin, uzaktan eğitim sürecindeki beceriksizliği, tableti veya bilgisayarı olmadığı için mağdur olan öğrencilerimizi tartışalım." şeklinde konuştu.

Akşener'in açıklamalarından satır başları şu şekilde:

Aziz milletim;

Dünyaya 100 yıldır soykırım yalanı söyleyen Ermenistan, gerçek yüzünü bir kez daha gözler önüne serdi.

Azerbaycan’ın Gence ve Mingeçevir kentlerine, hem de ateşkes sözü verdikten birkaç saat sonra, füzeyle saldırdı.

Savaş meydanında, arkasına bakmadan kaçan korkaklık, sivillerin canına kastetmeye devam etti. Yer utandı. Gök utandı. İnsanlık utandı ama onlar utanmadı. Vicdan hafızamıza bir kıyım daha eklediler.

Daha bir yaşındaki Medine bebek, anasının koynunda can verdi.

"AZERBAYCAN VAR OLSUN"

O artık bir melek. Biz, Medine’ye kıyanların gerçek yüzünü zaten biliyorduk.

Biz, o yüzü daha önce Hocalı’da görmüştük. O nedenle, yıllardır yalanlarına kanan dünyanın, istifini bozmamasına da şaşırmadık. Biz yine kendi yaramızla, biz yine kendi derdimizle, biz yine kendi acımızla baş başayız.

Yalancılar, zalimler, vicdansızlar duysun diye, Yüce Meclisin çatısı altında diyoruz ki; Tanrı Türk’e yar olsun, Azerbaycan var olsun. Şehitlerimize Allah’tan rahmet, gazilerimize şifa, Azerbaycan’a ve Türk Milleti’ne başsağlığı diliyorum.

Aziz milletim, değerli milletvekilleri; Ermenistan’a silah ve mühimmat veren Rusya’nın, ateşkes masası kurması kadar yanlış bir iş olamaz. Erdoğan’ın da ifade ettiği gibi, sorunu çözmek için oluşturulan Minsk Grubu’nun üyeleri olan, ABD, Rusya ve Fransa, Ermenistan’a her tür yardımı yapıyor.

"TÜRKİYE GÜÇLÜ OLMAK ZORUNDADIR"

Bu gerçek ortadayken, sorunu bu üçlünün çözemeyeceği gerçeği de ortada duruyor. Bu sebeple, Sayın Erdoğan’ı uyarmak istiyorum; bu konu, Parti kongrelerinde yapılan konuşmalarla geçiştirilecek bir konu değildir. Bulunduğun makam, tespit yapma değil, gerekeni yapma makamıdır. Türkiye’nin diplomasi birikimini, çok geç olmadan harekete geçirin. Kurulacak masalarda, Türkiye’nin, Azerbaycan’ın yanında yerini almasını sağlayın. Kafkasya’daki bu savaş bizlere bir kez daha diyor ki: Türkiye güçlü olmak zorundadır. Türkiye, ekonomisiyle, siyasetiyle, diplomasisiyle, ordusuyla güçlü olmak, sağlam durmak zorundadır.

İktidar, bunu sağlayacak beceri de, vizyon da maalesef yok. Şahsi ikbal derdine düşmüş bir anlayışın, ne ülkeye, ne de millete bir hayrı olmaz. Şahsi ikballerini koruyabilmek için her şeyi mubah görenlerin, milletin hazinesinden, devletin kurumlarına, el atmadıkları, ayarlarıyla oynamadıkları hiçbir kurum, hiçbir değer kalmadı.

"AYM SİSTEMLİ ŞEKİLDE TARTIŞMAYA AÇILDI"

Bunun son örneğini Anayasa Mahkemesi tartışmalarında görüyoruz. Anayasayı korumakla, vatandaşımızın hak ve hukukunu kollamakla görevli Anayasa mahkemesi, sistemli bir şekilde tartışmaya açıldı. Önce, ülkenin İçişleri Bakanı, gider yaptı.

Ardından küçük ortak, koroya katıldı. Nihayetinde de Sayın Erdoğan, daha önce de birçok kez örneğini gördüğümüz üzere, Meclis bir adım atarsa ben de desteklerim dedi. Son olarak, Anayasa Mahkemesi’nin bir üyesi çıktı, kendi kurumunu siyasi malzeme yapmak isteyenlerin eline, altın tepside istedikleri fırsatı verip, tüy dikti.

Ne kadar acı. Sosyal medyada, karşılıklı ışık yakıp söndüren polemiğin tarafları, Türkiye’ye nasıl hasar verdiklerinin farkında bile değil…

"AYM YERİNE TABLETİ OLMAYAN ÖĞRENCİLERİ TARTIŞALIM"

Anayasa Mahkemeleri, medeni dünyada, demokratik ülkelerin vazgeçilmez kurumlarıdır.

Görevleri bellidir. Karar verirken, önlerine koydukları anayasa da bellidir.

Buradan bir kez daha sesleniyorum;

Türk devletinin temel taşlarıyla oynamaktan bir türlü yorulmadınız. Yargıdan elinizi çekin.

Anayasa Mahkemesini tartışacağımıza, Gelin, halktan gizlenen Covid-19 vakalarını tartışalım.

Anayasa Mahkemesini tartışacağımıza, Gelin, uzaktan eğitim sürecindeki beceriksizliği, tableti veya bilgisayarı olmadığı için mağdur olan öğrencilerimizi tartışalım.

Anayasa Mahkemesini tartışacağımıza, Gelin, Türkiye’nin dış politikadaki yalnızlığını ve düştüğü zor durumu tartışalım.

Anayasa Mahkemesini tartışacağımıza, Gelin, şiddet gören, öldürülen kadınlarımızı; tacize, tecavüze uğrayan çocuklarımızı tartışalım.

Anayasa Mahkemesini tartışacağımıza, Gelin, 8 liraya dayanan doları, işsiz gençlerimizi ve geçinemeyen insanlarımızı tartışalım.

Anayasa Mahkemesini tartışacağımıza, Gelin, anayasal kurumları nasıl güçlendireceğimizi tartışalım.

Anayasa Mahkemesini tartışacağımıza, Gelin, 83 milyon vatandaşımızın, yeniden adalete güvenmesini nasıl sağlayacağız, onu tartışalım.

Ama siz bunları tartışmayı istemezsiniz. Çünkü, bunları tartışmak işinize gelmez.

Çünkü, hakikati konuşmaya, milletin dertlerini tartışmaya artık yüzünüz yok.

Çünkü, sizin derdiniz, memleketin dertlerini çözmek değil. Çünkü, sizin derdiniz Anayasa Mahkemesi’yle değil,

"ERDOĞANSAL DÜZENİ TARTIŞALIM"

Sizin derdiniz, bizatihi hukukun kendisiyle. Yoksa, kendi atadığınız üyelerden kurulu bir yüce mahkemeden, hala mutsuz ve huzursuz olmanızı nasıl açıklayacağız?

Sizi mutsuz eden Anayasa Mahkemesi değil, hukukun ve adaletin ta kendisi. Ama maalesef bunda bile dürüst değilsiniz. Dürüst olun, dürüst! Madem anayasal düzenden, hukuktan, adaletten, demokrasiden rahatsızsınız, o zaman gelin “Erdoğansal” düzeni tartışalım. Çadır yönetim sistemini, kabile demokrasisini tartışalım. Çıkın, adam gibi, gerçek niyetinizi milletimizin yüzüne söyleyin.

Bir taraftan çıkıp, kürsülerden “Burası kabile devleti değil.” edebiyatı yapıp,

Öbür tarafta küçük ortağına, “Anayasa Mahkemesi’ni istemezük.” dedirtmek, ne dürüstlüğe, ne ahlaka, ne de devlet insanlığına yakışmaz.

Adalet yalnızca mahkeme salonlarının konusu değildir.

Adalet için atılacak ilk adım, adil olmaktır.

Hele devlet yönetiyorsanız, adil olmak boynunuzun borcudur.

Türkiye’nin son yıllardaki en büyük sorunu da tam olarak budur.

Devlet yönetenler; Siyasette adil olmalıdır. Yargıda adil olmalıdır. Ekonomide adil olmalıdır.

Adil olursanız, milletin hakkını, hukukunu, hazinesini korursunuz. Aksi halde, milletin hakkını çiğnetir, hazinesinin yağmalanmasına neden olursunuz.

Bakın size bir örnek vereyim; TMSF, 1 milyon lira bile ödeyecek durumda olmayan bir şirkete, ihalesiz bir iş veriyor.

İşin tutarı ne kadar biliyor musunuz? 1 milyar 324 milyon lira. Kasasında 1 milyon lirası bulunmayan bir şirkete, gücünün 1324 katı büyüklüğündeki bir işi, hem de ihalesiz veriyorlar.

Sonra ne oluyor? Çapının çok üzerindeki işi alan firma, haliyle işi tamamlayamıyor, yarım bırakıyor.

Bu durumda ne beklersiniz? Bu firmanın ceza ödemesini beklersiniz değil mi?

Sayıştay’ın incelemesinde anlaşılıyor ki; Bırakın ceza ödemeyi, Bu firma, milletin hazinesinden 45 milyon lira tazminat alıyor.

Kasasında 1 milyon lira yokken, 1,3 milyarlık iş alıyor.

Yapmadığı işin sonunda da, kasasında 45 milyon lira oluyor.

Böyle bir garabet olur mu?

Eşe, dosta, yandaşa milyonları dağıt, Ama geçinemeyen vatandaşa gelince “sabır”, “Eve ekmek götüremiyorum.” diyen dar gelirliye gelince, “Askıda ekmek kampanyası…”

Böyle vicdansızlık olur mu?

Aziz Milletim;

Millet İttifakı belediyelerinin başlattığı askıda ekmek uygulaması, zaten geleneğimizde olan bir uygulama.

Ama öyle ortalıkta yerde, parti logolu askı yaptırarak değil, fırında, usturupluca yapılan bir uygulama.

Bunlar artık milletimize o kadar yabancılaşmış ki, askıda ekmeği bile düzgün yapamıyorlar.

Ancak asıl dikkat edilmesi gereken gerçek şu: Hem ekonomi uçuyor deyip, hem de askıda ekmek kampanyası başlatıyorsanız, biriniz yalan söylüyor demektir.

Ya “uçuyoruz” diyen yalan söylüyor, ya da “sabır” diyen yalan söylüyor.

Ya “Bu Damat Bakan çok iyi, onunla gurur duyuyoruz.” diyen yalan söylüyor, ya da “Askıda ekmek kampanyası başlatıyoruz.” diyen yalan söylüyor.

Ne var ki, yalanlar artık dikiş tutmuyor, milletimiz o yalanı, bizzat yaşayarak görüyor…

Değerli milletvekilleri; Biliyorsunuz Sayın Erdoğan, müjdelerini hep sıkıştığı anlara saklar…

Nitekim Cumartesi günü, geminin güvertesine çıktı, Ve 85 miyar metreküplük yeni bir doğal gaz keşfinin müjdesini verdi…

"HAYALLER DOĞALGAZLA ZENGİN OLMUŞ TÜRKİYE, GERÇEKLER ASKIDA EKMEK KAMPANYASI"

Biz, Türkiye’nin bir metreküp kaynak bulmasından bile mutlu oluruz. Milletimizin yararına olan her keşfi, sevinçle karşılarız.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.