Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Merve Çolakoğlu TANRIVER

Merve Çolakoğlu TANRIVER

Yazar

Doğu'nun incisi İshak Paşa Sarayı

İzmir yazıma bir süre ara vermiş bulunuyorum lakin sizi bu sefer bambaşka bir şehire hatta bölgeye götürüyorum. Doğu Anadolu'ya. Doğunun kışı bastırmadan hep merak ettiğim doğu turuna başlamanın tam vakti dedim ve yola koyuldum. Bebeğimi bildiğiniz üzere çok gezen bilir mottosunda büyüttüğüm için gezmek, yeni yerler keşfetmek, kültürleri daha yakından tanımak benim için harika bir duygu. Birçok medeniyetlere ev sahipliği yapmış, efsanelerin yaşandığı diyar olan Doğu Anadolu'da ilk durağım Ağrı Doğubayazıt oldu. Doğubayazıt'a ulaşım esnasında muazzam görünümüyle sizi adeta büyüleyen Ağrı Dağı size yol boyu arkadaş oluyor.

 Ağrı Dağı, Türkiye'nin ve Avrupa'nın en yüksek 43. dağı, dünyanın da ikinci büyük volkanik dağıdır. Efsaneleri ile de bilinen Ağrı Dağı, kutsal kitaplarda Nuh'un gemisinin bulunduğu yer olması sebebiyle aynı zamanda kutsal bir dağ olarak da bilinir. Adına türküler yakılan, kitaplara, romanlara konu olan, aşıkların kavuşamadığı kardeşlerin birleşemediği daha nice efsaneler yaşanmış lakin Doğu Anadolu hayvancılığın en yaygın olduğu bölge diyemeden de geçemeyeceğim. Yol boyu gördüğüm hatta bir ara önümüzü kesen büyük ve küçükbaş hayvanlar oldukça fazla. O yüzden arabayı dikkatli kullanmakta fayda var fakat doğallık ve buram buram Anadolu kokusunu içime çekmek, yaşadığım en güzel anlardan biriydi. Yarım saat sonra Doğubayazıt'a ulaşıyoruz. Samimi ve şirin bir ilçe. Seyyar sebzeci, meyveci hemen hemen her sokak başında mevcut. Ufak bir alışveriş merkezi bile var Doğubayazıt'ta. Boylu boyuna uzanan tahincilerin dilinde mecburiyet caddesi, asıl ismi İnönü olan uzunca bir caddesi var. Burada yemek yiyebilir, ufak dükkanlardan alışveriş yapabilirsiniz. Renkli pasajlarıyla ünlenen Doğubayazıt... İran, Azerbaycan, Orta Doğu ve Kafkasya başta olmak üzere, dünyanın dört bir yanından gelen ürünleri burada uygun fiyata bulmak oldukça kolay.

Gelmeden önce Doğu mutfağını biraz araştırmıştım. Bilindiği üzere Doğu Anadolu'nun etle samimiyeti bir hayli fazla. Bu yörenin en meşhur et yemeği ise Abdigör köftesiymiş. Tadına bakmadan olmazdı. Porsiyonu 14 TL olan köftemizi yedik. Yörenin diğer meşhur yemekleri harise bir çeşit keşkek, çiriş otu çorbası, altı tahılla yapılan keledoş ve cevizli pekmezden murtuğa helvası. Yemeğimizi yedikten sonra cadde turumuza kaldığımız yerden devam etmeye koyulduk. Gezerken gözüme tepede öylece duran büyük bir saray çarptı. Rahat durur muyum hiç. O tepeye illa ki çıkıp onun ne olduğunu yakından incelemem lazım dedim eşime. Hadi çıkalım dedik. Yerel halka soralım yol tarifi alalım dedik. Meğer orası İshak Paşa Sarayı'ymış ve arabasız çıkılmıyormuş. Bir de düzenli olarak kalkan otobüsler mevcutmuş. Aşağıdan bile ihtişamlı görünen bu saray kim bilir yukarıda nasıl görünüyordur acaba diye içimden geçirmedim değil.

Şehir içi turumuzu sonlandırıp İshak Paşa Sarayı'na doğru yola koyulduk. Bu arada dikkatimi çeken bir diğer nokta ise otobüs kafilesiyle gelen turist sayısının epey fazla olmasıydı. Anlaşılacağı üzere kültür turlarının durağı diyebiliriz. Şehir merkezinden uzaklığı 10 dakika olan saray bizi tüm tarihselliğiyle karşılıyor. Giriş ücreti, kişi başı 7 TL. Zamanında birçok taşları tarih hırsızları tarafından çalınmış hatta cami dışındaki bölümlerin çoğu yıkılmış, harap olmuş, tavanları sökülmüş. Son yıllarda biraz onarılmış, restore edilmiş. Türkiye'de nadir görülen şato tipi yapılardan olan İshak Paşa Sarayı'nın yapımına, 1685 yılında Çıldır Atabeklerinden Çolak Abdi Paşa tarafından başlanılmış, aynı soydan gelen Küçük İshak Paşa zamanında 1784'te tamamlanmış. Selçuklu sanatının özelliklerini taşıyan saray, tarih ve sanat tarihi yönünden eşsiz bir değere sahip. Yapımı birçok efsane ve hikâyeye konu olan İshak Paşa Sarayı; Osmanlı döneminde Ağrı'da yapılan en büyük ve en önemli mimari eser olarak göze çarpmakta. Cami, saray kompleksinin en sağlam kalan yeri. Tek kubbeli cami, iki ayrı renk taşla örülmüş minaresiyle saraya ilginç bir görünüm kazandırmakta.

Caminin kıble duvarının dışındaki türbe geometrik ve bitkisel motiflerle süslenmiş. Bir Osmanlı Dönemi yapısı İshak Paşa Sarayı görkemli özel mimarı yapısı, anıtsal taç kapıları, haremi, selamlığı, cami ve yüzlerce odası ile görülmeye değer bir şaheser.

Tepeden doğuya hâkim olan saraya veda etme vakti dedik ve gezimizi minik Parsım ve canım eşimle sonlandırdık. Şehir içine doğru yola çıkarken türkülerin üstadı sevgili Mahmut Tuncer'le karşılaştık. Eh tabii selam vermeden geçmek olmaz dedik. Sevgili Mahmut Bey klip çekimi için İshak Paşa Sarayı'nı tercih etmiş. Kendilerine buradan sevgiler gönderiyorum. Bir dahaki doğu şehrim sürpriz olsun diyor, en kısa zamanda görüşmek dileğiyle hoşça kalın diyorum.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları