Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Şahin ŞİMŞEK

Şahin ŞİMŞEK

MERCEK

Devletimiz sağ olsun

Değerli okurlarım halkımızın arasında yaygın olan bir deyim var; "Devlet baba sağ olsun". Tabii ki ben de devlet baba sağ olsun diyorum. Devlet olmadan zaten millet olmaz, millet olmadan devlet  olmaz. Devlet ve millet bir tek unsurdur. Düşünün ortada bir devlet var ama içinde yaşayan yok. Misal mi işte bizde misafir olarak kalan mülteci kardeşlerimizin hali, ne Türkiye  Cumhuriyeti devletimizdir diyebiliyor ne de Suriye devletimizdir diyebiliyor.Her ne kadar bizim devletimiz şefkatlı kollarını onlara açmışsa da vatandaşımız olmadıkları için Türkiye Cumhuriyeti bizim devletimizdir diyemiyorlar. Ama söyledikleri bir şey var; 'Her ne kadar Türkiye'de misafir olarak yaşıyorsak bile şimdilik güvenli bir devletin himayesi altındayız'...

***

Devlet baba vatandaşına babalık görevini yapmakla mükelleftir. Nasıl ki bir aile babası ailesinin tüm fertlerinden sorumluysa, Devlet baba da tüm vatandaşının can mal ve emniyetinden sorumludur. Devlet baba Türkiye Cumhuriyetinin 780 bin km kare sınırlarında yaşayan her vatandaşından sorumludur. Onların güvenliğini korumalı, onların dertleriyle ilgilenmeli, sorunlarına çözüm bulmalı, ekonomik olarak yardım etmeli, iç ve dış tehdidlere karşı vatandaşlarını her türlü tehliken arındırmalı, tedbir almalı, halkı için eşit bir şekilde adaleti sağlamalı. Her bir bireyin devlet için çok önemli ve özel olduğu hissiyatını vermelidir. Vatandaşlarını belli bir sınıflara ayırmamalı, vatandaşları arasında diline göre, dinine göre, ırkına göre, mezhebine göre, yöresine göre, inancına göre ayırma ya da kayırma yapmamalıdır. Bütün vatandaşına eşit muamele yapmalıdır. Vatandaşına kim olursa olsun kanunlar önünde herkesin eşit haklara sahip olduğunun hissiyatını ve güvencesini vermeli.

Devlet baba kamu hizmetinde görevlendirecek olan bireyleri güvenilir dürüst adaletli inançlı basiretli liyakatlı güçlü kararlı kimselerden seçmelidir. Çünkü yetki verdiği bir makamdaki sahsın yaptığı yanlışın faturası devlet babaya çıkarılmaktadır. Makamlar mevkiler şahıslar geçicidir asıl kalıcı olan devlettir. Bir ülkede devlet sarsılırsa yıkılırsa o ülkede yaşayan insanların tamamına yakın olanlar da yok olup haritadan silinirler.

Devlet baba ile vatandaşlar bir aile kurumu gibidir. Baba nasıl ki yıkılınca o ailenin ocağı söner, yaslandığı direği yıkılır, o aile nasıl ki darmadağın per perişan oluyorsa devlet baba da maazallah sarsıldığı ya da yıkıldığı zaman aynı aile ocağı gibi söner gider. Bir süre sonra ismi tarih kitaplarında masallarda anılır. O da geçmişte akıllarda kalan bir icraatı varsa!!!

***

Devlet baba vatandaşına karşı kendine düşeni yaparken, biz de sorumluluklarımızı yerine getirmeliyiz .Bizler de Devlet babamızın sözünü dinlemekle mükellefiz. Bizler de devletimizi, milletimizi, bayrağımızı, vatanımızı sevmeliyiz. Devletimizin yasak ve kurallarına riayet etmeliyiz. Devletimiz herhangi bir meseleden dolayı sıkıntıya düştüğünde biz de devletimizin yanında olmalıyız. Devletimize bir saldırı olduğunda gerekirse canımızı kanımızı seve seve devletimiz için vermeliyiz. Nitekim 15 Temmuz hain darbe gecesi bütün dünya Türk milletinin iradesini gücünü imanını gördü. Çıplak ellerimizle tankları topları nasıl durduğumuzu bütün dünya hayretler içersinde izledi. Türk milletinin devletine milletine bayrağına vatanına saldırı olunduğunda sağcısı solcusu, sarhoşu berduşu, imamı-müezzini, kaymakamı valisi, vekili-bakanı, başbakanı, cumhurbaşkanı bütün siyasi partiler (vatan hainleri destekçileri hariç) ve bir çok STK'lar tek vücut birlik olup vatan müdafaasına katılırlar. Cansa can kansa kan verirler. Asla hiç bir şeyden korkmazlar. Gerektiğinde tankı durdurmak için önüne yatarlar. Gerektiğinde F16'yı düşürmek için levye fırlatırlar.

Evet değerli okurlarım her şeyi devlet babadan beklememeliyiz. Bizler de bir şeyler yapmalıyız. Üretmeliyiz, çalışmalıyız, çevremize milletimize faydalı birer fert olmalıyız. Elimizden ne geliyorsa devletimizden esirgememeliyiz. Devlet babamızı yaşatalım ki biz de huzurlu mutlu güvenli sağlıklı özgür bir biçimde devletimizin şefkatlı kollarının gölgesi altında yaşayalım. Bu konuyla ilgili bir fıkrayı aklıma gelmişken siz okurlarıma aktarmak istiyorum.

 

Fıkra bu ya; Bir Türk bir İngiliz bir Japon uçak kazasında ölüp öbür dünyaya göçmüşler. Melekler tarafından sorgu sual edilirken bakmışlar bunların çok günahları var, sorgu melekleri bunlara bir şans vermek istiyor. Melekler diyor ki sizlere bir şans vereceğiz tekrar dünyaya geri dönebilirsiniz demişler.

İngiliz bir at bulmuş dört nala dünyaya geri dönmüş.

Japon da bir araba bulmuş o da dünyaya geri dönmüş.

Bizim Türk Ahiret sokaklarında dolaşıp duruyormuş. Melekler onu görünce sen neden dünyaya geri dönmüyorsun diye sormuşlar. Bak bi şans verdik sana. Geri dön dünyaya yaptığın günahlarından tövbe et, hayır hasenat işle, kılmadığın namazlarını eda et, iyilik yap cennete girmek için en azından çaba sarf edersin, bu fırsat bir daha eline geçmez diye ikna etmeye uğraşırlarken, bizim Türk Meleklere dönerek şunu der; "Bana bunu anlatacağınıza gidin devlet babaya söyleyin, yol paramı versin ki gideyim!!!"

 Bu fıkra, anlaşılacağı gibi bazı insanlarımızın kendisi hiç bir çaba göstermeden her şeyi devlet babadan beklediğini çok iyi anlatmaktadır. Bu zihniyet çok yanlış. Devlet elbette kendine düşeni yapacak eyvallah ama bizler de vatandaşlık görevimizi yerine getirmek için gayret sarf etmeliyiz. O zaman devlet ile vatandaş arasında denge kurulur.

Devleti yaşat ki insan yaşasın/insanı yaşat ki devleti yaşasın.

Kalın sağlıcakla...

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları