Hayatımızın içinde yer alan atasözleri vardır, çok kullanalım veya kullanmayalım bi’şekilde hayatımızı aydınlatır ve yol gösterir.

Onlardan biriside “Deveye sormuşlar; neden boynun eğri?  Deve demiş ki; Nerem doğru ki?”

Deveyi dile getiren bu sorunun cevabını ve deve neden ve nasıl dile geldi bu cevabı verdi gibi soruları bir kenara bırakıp, sadece bu cevaptan yola çıkarak futbolumuzun sığ sularında, öyle çokta derinlere dalmamıza gerek kalmayan hallerde gerçekleri görmeye çalışalım.

Bir aşırı geride bırakmış kulüplerimizin, son otuz yıl içerisinde dibe vuran siyasi yönlendirmeli rotasında o gün ve bugün gerçeği görerek söyleyen, yazan gerçek futbolsever taraftar veya gazeteci sayısı hep azınlık kalmıştır.

Sistemin çarkları sadece “şahsi çıkarlara” bağlı olarak ilerlerken maalesef futbolun katli gerçekleştirilmiştir.

Bugün kolay kolay maddi zorluklarından kurtarılamayacak hale gelmiş olan, futbolun gelişimine yön verecek kulüplerimiz, bir batışın gerçek hikâyesi olarak önümüzde durmaktadır.

Bu ve bu kulüpleri örnek alan diğer kulüplerimizin kurtuluşu, o da hangi doğrular üzerine ve nasıl yapılacağı belli olmayan kulüp satışlarına doğru koşar adım gitmektedir.

Hiçbir işimizi doğru yapmadığımız, boyunun eğriliği ve sırtındaki hörgücü ile ne kadar da yamuk, yumuk diye dalga geçtiğimiz “deveyi” “ti”ye alarak sadece gereksiz yere zaman geçirdiğimiz, aymazlıktan kurtulup aslında o hörgücün içindeki yağın deveye çöl ortamında ne kadar da fayda sağladığını göreceğiz.

Futbolun kurtuluşu tıpkı batırdığımız gibi kendi ellerimizde.

Şimdi yapılması gereken iş sadece “doğru sistemi” uygulatmak.

TFF ve MHK ortak bir işe imza atarak;

Cüneyt Çakır

Ali Palabıyık

Abdulkadir Bitigen

Fırat Aydınus

Bahattin Şimşek

Suat Arslanboğa

Hüseyin Göçek

Mert Güzenge

Tugay Kaan Numanoğlu

Alper Ulusoy

Halis Özkahya’ya sezonu kapattırdı.

Bu listedeki isimlere baktığımızda geçen sezondan bu yana kulüplerimizin yönettiği maçlarda hep istenmeyen, düdüğünü bi’kenara bıraksın denilen isimler olarak görüyoruz.

Zaten dikkat ederseniz kulüplerin sessizliği bundan dolayı.

Mete Kalkavan öyle bir işe imza attı ki! Bakalım TFF ve MHK yüreklice bu işi biz yapamıyoruz hatta yapmıyoruz, bizi yönlendiren “siyasi bir otorite VAR” diyebilecek mi?

Yaşananlara tepki veren Mete Kalkavan, sorun bizde olduğu kadar da sizde diyerek bi’nevi istifasını sundu.

Peki kulüplere bir soru; listedeki hakemlerle sıkıntı yaşadınız, sezonun geri kalan kısmını yönetecek isimlerle aranız nasıl? Onlarla ilgili herhangi bir sıkıntınız olmadı mı? Olmayacak mı? Her sıkıntı karşısında iş böyle listeler hazırlatarak işin içinden sıyrılmak mı olacak?

Mesela Avrupa maçlarında üst düzey görev alan Cüneyt Çakır’a TFF, MHK, Kulüpler Birliği ya da bir kulüp başkanı olarak, dostane bir ortamda bir fincan kahve eşliğinde; sayın Cüneyt Çakır Avrupa ve Süper Lig maçlarındaki yönetimsel farklılıkların sebepleri nelerdir? Oradaki ile buradaki dağlar kadar farkın nedeni veya nedenleri nelerdir? Diye iyi niyetle sordunuz mu?

Hadi sormayı bıraktım, bir kere külahınızı önünüze alıp düşündünüz mü; biz nerede yanlış yapıyoruz? Neden bu futbolun her yerde aynı olan kuralları bizde böyle bu değişik uygulamaya sebep olan bizim gibi yöneticiler, onların düşünceleri ve söylemleri bunlara doğru olarak sergilenen icraatları olabilir mi?

Bir kere düşündünüz mü?

Tabiki hayır!

Siz bunları neden düşüneceksiniz ki!

Düşündüğünüz anda hatanın faturası size çıkacak, bu da işinize gelmeyecek!

İnsan kendi tekerine, kendi elleriyle çomak sokar mı?