Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Harun A. Altuntaş

Harun A. Altuntaş

Yazar

Deli Battal

"Yunan Emirdağ''a geliyor" sözleri Bayındır boyundan Bozulus Türkmenlerini harekete geçirdi. Ova köyleri ve ilçe hatunları, yöredeki izbe meşelik ve kayalık dağlarındaki mağaralarına saklanmak için hazırlıklarını tamamlamıştı. Çullar, keçeler, kilimler ve çadırların dengi yapılmıştı. Eli silah turtan erkekler Kuvvayı Milliye Karargahı olan Emirdağ Askerlik Şubesi''ne başvurup silah altına alınmıştı. İlçe merkezinde, gözleri beş metre ötesini görmez yaşlılar bir de Deli Battal kalmıştı.

Her ilin ve ilçenin bir delisi vardır. Bu deliler, herkesin tanıdığı bildiği biridir. ''Garip'' diye kimse ilişmez. Mümkün olduğu kadar talepleri yerine getirilirdi. Emirdağlı Deli Battal da otuzlu yaşlarda kendi halinde bir deldir. Çoğu zaman sakindir, ama kızdırmak için çok üzerine varılırsa kafasına taktığı ismin paçalarına bir güreşçi gibi dalar, onu alıp omuzuna kaldırır sonra "Gümmm!" diye yere vururdu. Battal hiçbir şey olmamış gibi yoluna devam ederken arkasından kahkahalar yükselirdi. Deli Battal sakin geçen zamanlarda Emirdağ''ın neşe ve heyecan kaynağı olurdu.

Sakarya Meydan Muharebesi öncesi silah altına yeni alınanlarla birlikte, ordunun ihtiyacını karşılamakta güçlük çekiliyordu. Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, Meclis''in kanunla kendisine verdiği yasama yetkisini kullanarak Tekâlif-i Milliye (Millî Yükümlülükler veya Ulusal Vergiler)''yi çıkardı. Amaç ordunun ihtiyaçlarını karşılayıp son ölüm-kalım savaşına hazırlamaktı.  Yayınlanan bu "Ulusal Yükümlülük" emirleri, Kurtuluş Savaşı''nın dönüm noktalarından biriydi. "Ulusal Yükümlülük" emirleri, 7 Ağustos 1921''de yayınlandı. Toplamı on maddeden oluşan bu emirler, ülkede "topyekûn seferberlik"ti. Emirdağ''da da bu "topyekûn seferberlik"e elinden geldiğince katılıyordu. İşte tam da o sırada garip bir olay yaşandı. Gelin bu olayı birlikte takip edelim:

Kuvvayı Milliye Karargahı''ndan gelen bir emirden sonra yaşlı kadınlar kirman ile yün eğirmeye, gelinler ve kızlar yün çorap örmeye başladılar. Bütün mahalleli ya çeşme başında, ya bir tandır damında toplanır ellerindeki işi bitirirlerdi. Kadınların toplandığı tandır damlarına erkekler girmezlerdi ama Deli Battal hariç… Ne zaman karnı acıksa Deli Battal yufka açan kadınlara yaklaşır, ellerini koynunda kenetler, boynunu yana bükerdi. Kadınlar anlardı ki Deli Battal''ın karnı acıktı, tereyağlı katmer istiyor… Yufka işine kısa bir ara verilir Deli Battal, katmer ve üzüm hoşafı ile doyurulurdu.

Bütün mahalleler de olan biteni bilirdi Deli Battal, ama kimseye laf taşımazdı. Kuvvacılar için yün çorap örüldüğünü, manda gönünden çarık dikildiği de gözlerinden kaçmamıştı.

Bir gün İncili Mahallesi''ne geldi. Çeşmenin en yakınındaki evden bir kalıp sabun istedi… Erkekler onu kızdırmak için üstüne gelse de kadınlar Battal''ın hemen hemen her istediğini ellerinden geldiğince yaparlardı. Sabunu alan Deli Battal önce çarığını, sonra çorabını çıkarıp çeşme suyunda köpürte köpürte bir güzel yıkamaya başladı. O sıra mahalle kadınları, pencereden ''Ne yapacak?'' diye Battal''ı gözlüyordu. Böyle bir şeyle ilk defa karşılaşıyorlardı… Sebebini merak etmişlerdi.

İşini bitirdikten sonra Deli Battal bir eline çarığını, öteki eline topuğu yırtık yün çorabını alıp çeşmenin başından uzaklaştı. Uzun Çarşı''dan geçerken esnaflar Battal''ın yalın ayağına bakıyordu. Diz kapaklarından aşağısı kesilmiş bir Balkan Savaşı gazisi seslendi:

"Deli Battal!... Senin yalın ayak yürümen bizim şerefimize dokunur. Yanıma gel, sana bir çift çarık vereyim."

Deli Battal bir hedefe kilitlendi mi çevreden söylenileni pek duymazdı. Başını sağa sola çevirmeden hep ileri bakardı. Bu şekilde Emirdağ Askerlik Şubesi''ne geldi. Hiç bir şey söylemeden nöbetçiye de dik dik bakıp içeri daldı. Nöbetçi Deli Battal''ı tanırdı. O da olay çıkmasını istemedi. Sesini çıkarmadan nöbetine devam etti. 

Burası aslında Kuvvayı Milliye Karargahı''ydı. Battal bunu herkesten önce biliyordu. Hatta Kuvvacıları da tek tek, isim isim biliyordu. Dış kapıdan girişte sofaya açılan dört kapı daha vardı. Üçü açıktı… Battal kapısı kapalı olana yöneldi. Kapıyı sertçe açıp içeriye daldı. Önce topuklarını birleştirip hazırola geçti. Konuşurken sesi tekmil verir gibi yüksekti:

"Kuvva karargahına Deli Battal''dan selam olsun, Kuvvayı Milliye var olsun, Deli Battal hepinize kurban olsun!.."

Kaymakam, Şube Başkanı ve diğer Kuvvacılar şaşkındı. Güya bu toplantıyı gizli yapıyorlardı, Deli Battal kimden haber alıp içeri dalmıştı?.. Ancak "Deli Battal hepinize kurban olsun!.." hitabı içlerindeki kuşkuyu dağıtıp hepsini rahatlatmıştı. Sonrasında Deli Battal''ın sesi Ağustos güneşinde kalmış yün sıcaklığında yumuşamıştı:

"Duydum ki Mustafa Kemal''in askeri yalın ayakmış, çarığı da delikmiş... Kuvvacılara yardım için herkes bir şeyler yapıyor. Allah şahidimdir ki benim malım mülküm yok. Size çoraplarımı getirdim… Şimdi yıkadım… Vallah temizdir… Çorabımın topuğu azıcık deliktir ama çarığım sapa sağlamdır…"

Herkes birbirine baktı. Sonrasına Deli Battal''ın çoraplarına ve çarığına baktılar, en son da yalın kalmş ayaklarına… Battal biraz mahcuptu, göz pınarlarından süzülen damlalar yanaklarından aşağı yuvarlanırken Kuvvacıların içinde bir sevinç, bir gurur, bir hüzün dalgası kabarmıştı.

Bu sessizliği yine Battal''ın sesi bozacaktı:

"Eskere alın desem, beni yazmazsınız biliyom. Deli Battal''dan Kemal Paşa''ya selam olsun, gazanız mübarek olsun!.. Hadi bana eyvallah!.."

Deli Battal hışım gibi girdiği odaya çorap ve çarığını bırakıp yine hışım gibi oradan çıktı. Şimdi Deli Battal''ın gözlerinden süzülen yaşlar, Kuvvayı Milliye öncülerinin gözlerindeydi.

Üyelerin adeta dilleri tutulmuştu. Kaymakam, "Halktan kuşkulandığımız için tövbe edelim beyler..." dedi, "... Deli Battal gibi bir garibin bile yüreği köpürdüyse, tekmil halk ayaklanacak, Yunan''ı bu topraklara sokmayacak demektir" diyerek çalışmaya daha heyecanla devam etti…

Deli Battal''ın macerası bu kadarla kalmadı. Daha sonra o ketum, gördüklerini kimseye anlatmayan adam savaş boyunca Yunan Ordusu''nu gözetleyip gördüklerini Kuvvayı Milliye''ye aktardı. Böylece Türk ordusunun zaferi kazanmasına büyük katkısı oldu. Ancak yenilgiyi hazmedemeyen Yunan Ordusu; durumu fark edecek, Deli Battal''ı kurşuna dizerek, acısını çıkarmaya çalışacaktı.

Deli Battal kurşuna dizilirken tek şey düşünüyordu: Elleri bağlı olmasa idam mangasının başındaki subayın paçalarına bir güreşçi gibi dalıp, onu alıp omuzuna kaldırıp sonra da "Gümmm!" diye yere vurmak. Hiçbir şey olmamış gibi yoluna devam ederken arkasından Emirdağlıların yükselen kahkahalarını dinlemek.

Şimdilerde Emirdağ Meydanı''nda bir elinde çorap, ötekinde çarıkla gösteren heykeli Kuvvayı Milliye yıllarının hüzünlü bir hatırası olarak kalır… Deli Battalları rahmet, minnet ve şükranla anıyoruz.

 

 

 

 

 

 

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları