Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Hüsameddin Acar

Hüsameddin Acar

Yazar

Cumhuriyetin bağrına saplanan bıçak: Kubilay’ın Katliamı

kubilay-aniti.jpeg

ARALIK ayı hüzün ayı… Bir önceki yazımızda Sarıkamış faciasını anlatmıştık. İstiklal Marşı’nın şairi Mehmet Akif Ersoy’un da doğup öldüğü aydır Aralık… Ancak bir olay daha vardır ki, tıpkı Sarıkamış gibi yüreğimizi dağlar her yıl dönümünde…

Bu da Kubilay’ın katledilmesidir.

Yıl 1930… Genç Cumhuriyetimiz henüz 7 yaşında.

“İstiklal Harbi’ni keşke İngilizler kazansaydı. Mustafa Kemal’le zerre kadar ilgisi olan kimse benim yanıma gelmesin” diyen zamanımızdaki bazı eblehler o zamanlarda da ziyadesiyle mevcuttu.

İzmir’in Menemen ilçesine Manisa’dan gelen, 4’ü silahlı 6 kişilik bir grup, sabah namazı vakti bir camide şeriat propagandası yapar. Giritli Derviş Mehmet, Şamlı Mehmet, Sütçü Mehmet Emin, Nalıncı Hasan ve Küçük Hasan’dan oluşan bu grup cami cemaatini de etkileyerek Cumhuriyet karşıtı gösterilere başlar. Kendini “mehdi” olarak tanıtan

-sözüm ona- Derviş Mehmet, arkalarında 70 bin kişilik halife ordusu olduğunu söyleyerek, halkı yeşil sancak altında toplamaya ikna eder. Aksi halde hepsinin kılıçtan geçirileceğini söyler.

Bu isyan durumunu haber alan alay komutanı, asıl mesleği öğretmenlik olan yedek subay Mustafa Fehmi Kubilay’ı bir manga askerle isyanı bastırmaya gönderir.

Kubilay, askerleriyle olay yerine geldiğinde, fabrika işçisi Hayimoğlu Josef’in de katılımıyla 6 kişiden oluşan grubun teslim olmasını ister.

Fakat ateşle karşılık verilir. Bu arada Kubilay yaralanır ve camiye sığınır. Fakat işin garibi bir manga askerin silahlarında eğitim amaçlı kullanılan ağaç mermiler vardır. Onlar da ateşe karşı ateşle karşılık verirler ama ağaç mermiler isyancı gruba hiç etki etmez.

Kurşunların etki etmediğini gören halk, “Bunlar gerçekten derviş!” diyerek galeyana gelir ve bu eblehlerin, cumhuriyet düşmanlarının yanında yer alır.

İsyancıların başı Derviş Mehmet, camide yaralı olan Kubilay’ın başını bağ bıçağıyla keserek bir çubuğa geçirir ve meydanlarda dolaştırır. Bu arada yardıma gelen Bekçi Hasan ve Bekçi Şevki de şehit edilir.

ACI OLAY NEFRETLE KARŞILANDI

Bu olay, Ankara’da ve Türkiye’nin her bir yanında büyük bir tepki ile karşılanır. Cumhuriyetin banisi Gazi Mustafa Kemal, bu olaya son derece kızar, önce Menemen’in haritadan silinmesini ister ancak daha sonra bu kararını değiştirerek, “Cumhuriyet benim eserim ancak yasama organları var. Ben bu konuda yanlış karar verirsem uygulamayın. Yasalar neyi gerektiriyorsa o yapılsın” diye talimat verir.

İsyan bastırılır. İsyancılardan bir kısmı bu çatışmada ölürken diğerleri mahkemede yargılanır. Bu yargılama sonunda 40 kişi serbest bırakılır, 27 kişi beraat eder, 41 kişi çeşitli hapis cezalarına çarptırılır ve 28 kişi de idam edilir.

1906 doğumlu olan Mustafa Fehmi Kubilay henüz 24 yaşında genç bir öğretmendir… Ve 1,5 yıl önce Fatma Vedide Hanım’la evlenmişlerdir.

Olay, Şeyh Sait İsyanı’ndan sonra Cumhuriyetimize karşı yapılan ikinci büyük kalkışma olarak yorumlanır.

ANNESİ BU ACIYA ANCAK 1 AY DAYANDI

Şehit Kubilay’ın Vedat adında bir de oğlu vardır. Eşi Fatma Vedide, eşinin katledildiği haberini olaydan 2 gün sonra görev yaptığı Gönen’in Tuzaklı Köyü’nde öğrenir. Müdürün odasındaki gazetenin manşetinde Mustafa Fehmi Kubilay’ın resmini gören Fatma öğretmen oracıkta baygın düşer ve hastaneye kaldırılır.

Kubilay’ın annesi ise Karşıyaka Alaybey’deki tek katlı bir evde yaşamaktadır. Anne yüreği bu üzücü olaya 1 aydan fazla dayanamaz. Komşuları onu bir sabah vakti evinde ölü bulur.

Kubilay için tören düzenlenir. Törene katılan öğretmen eşi, katıla katıla ağlar ve ağzından şu sözler dökülür:

“Kubilay’ıma kıydılar. Kalbim sızlıyor. Fakat her öğretmen gibi ben de yavrum da bu cumhuriyet uğruna ölmeye hazırız!”

Üç şehit Mustafa Fehmi Kubilay, Bekçi Hasan ve Bekçi Şevki için Menemen’deki bir meydana bir anıt yapılır. O anıtta şöyle yazmaktadır:

“İnandılar, dövüştüler, öldüler. Bıraktıkları emanetin bekçisiyiz”

Mustafa Fehmi Kubilay, 23 Aralık 1930’da, eşi Fatma Vedide 12 Temmuz 1984’te ve tek oğlu Vedat Kubilay ise yıllar sonra 2002’de İzmir’de kaldırıldığı bir hastanede hayatını kaybetti.

Bizlere özgürce yaşam hakkı tanıyan bu ülke ve bu cumhuriyet için yüz binlerce şehit verdik. Her birinden de Allah razı olsun.

Bu uğurda can veren şehitlerimizi, gazilerimizi ve Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını rahmet ve saygı ile anıyorum.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları