Bulgaristan sınırında gözlerini hayata yumarken, geride "Kürk Manto" ve "Madonna" ile ahmaklığın tavan yaptığı anlayışsızlığın ötesinde bir yerlerde duran; Kürk Mantolu Madonna (1943), Kuyucaklı Yusuf (1937), İçimizdeki Şeytan (1940) gibi çok önemli eserler bırakan Sabahattin Ali'nin notalara dökülmüş dizelerinden;
bende hiç tükenmez bir hayat vardı
kırlara yayılan ilkbahar gibi
kalbim hiç durmadan hızla çarpardı
göğsümün içinde ateş var gibi
başını göğsüme sakla sevgilim
güzel saçlarında dolaşsın elim
bir gün ağlayalım, bir gün gülelim
sevişen yaramaz çocuklar gibi
hissedince sana vurulduğumu
anladım ne kadar yorulduğumu
sakinleştiğimi durulduğumu
denize dökülen bir pınar gibi
başını göğsüme sakla sevgilim
güzel saçlarında dolaşsın elim
bir gün ağlayalım, bir gün gülelim
sevişen yaramaz çocuklar gibi
sözün şiirlerin mükemmelidir
senden başkasını seven delidir
yüzün çiçeklerin en güzelidir
gözlerin bilinmez bir diyar gibi
başını göğsüme sakla sevgilim
güzel saçlarında dolaşsın elim
bir gün ağlayalım, bir gün gülelim
sevişen yaramaz çocuklar gibi
Bestesi Ali Kocatepe'ye ait Sezen Aksu'nun seslendirdiği "Çocuklar Gibi"'yi hemen hemen herkes çok iyi bilir.
Takımına, armasına ve renklerine dair içinde hiç bitip tükenmez bir hayat besleyen Beşiktaş taraftarı, "Bırakmam Seni" ile bir kere daha Beşiktaş'ın yanında olduğunu hissettirmek için görev başına geçti.
Taraftar görevinin başına geçerken, Beşiktaş'ın başkanı sayın Ahmet Nur Çebi'nin "100 milyon dolar" zararımız var açıklaması yaptığı "Fulya Davası" sonuçlandı.
Fulya Davası'nı açan, Beşiktaş başkan adaylarından sayın Hürser Tekinoktay bundan sonraki süreçte neler yapılması gerektiğini şöyle açıklamıştır;
Fulya Davası artık bitmiştir. 2007 yılı Yönetim ve Denetleme Kurulu üyelerinin ibrası mahkemece iptal edilmiş, Beşiktaş'ın zarara uğratıldığı mahkeme kararıyla ispatlanmıştır.
Kulübün ne şekilde zarara uğratıldığı, Şubat 2008'de Yapılan Mali Kongre'de Genel Kurul üyelerinin nasıl yanıltıldığı gerekçeli kararda detaylarıyla açıklanmıştır.
Bu karar uyarınca BJK'nin Fulya, Matteo Ferrari ve Vicente Del Bosque ve UEFA olaylarındaki zararını Yıldırım Demirören ve diğer sorumlulardan tazmin etmek için tespit ve zararı tazmin davası açma hakkı vardır.
Bu hak bizlere, yani genel kurul üyelerine değil, BJK Yönetim Kurulu'na aittir.
Sayın Fikret Orman'ın 7.5 yıllık döneminde bu yola gidilmediği gibi Beşiktaş'ın aleyhine olacak şekilde dava temyize götürüldü.
Sözün özü bundan sonraki süreçte yapılması gerekenler tamamen mevcut yönetime aittir.
Beşiktaş'ın özellikle 2000'li yıllar itibariyle bugüne kadar gelen birbirinin muadili yönetimler ve etrafındakilerle gelinen noktada tartışılacak bir yanı kalmamıştır. El birliğiyle ortaya çıkardıkları eser meydanda orta yerde durmaktadır. 20 senedir Beşiktaş'ın iç hayatı hep birbirine suç atan insanlar ve o insanların etrafında dönenlerden ibaret hale gelmiştir.
Sadece Beşiktaş'ın değil tüm diğer camialarında hali üç aşağı, beş yukarı aynıdır. O yüzden kimse kimseye "O kurnadan, bu kurnaya çirkef sıçratmasın"
Futbolseverlere son bir hatırlatma yapalım, Gençlik ve Spor Bakanlığı'nın getirmek istediği yasalardan birisi malumunuz kulüplerimizin dernek değil şirket statüsünde yasa çıktıktan sonra değerlendirileceğidir. Yani hükümet diyor ki; bundan sonra aynı yolda devam ederseniz, bir bakmışsınız kulüplerin satışları gerçekleşmiş. Ligimizin içindeki sistemsizliği, ahbap çavuş ilişkini göz önünde bulundurursanız, bizdeki kulüp satışlarının Premier Lig benzeri olmayacağını rahat görürsünüz.
Futbol arsada güzel, borsada değil…
Ruhun şad olsun Metin Kurt
