Küfür; "Tanrının varlığı ve birliği gibi dinin temellerinden sayılan inanışları yadsıma ve bu yolda söylenen söz" olarak tanımlanıyor.

Sövmek ise genel olarak:" Irza, nâmûsa dokunan, ayıp, çirkin ve haysiyet kırıcı birtakım kalıplaşmış sözler söylemek, küfretmek" diye tanımlanıyor ve daha çok hukuk dilinde kullanılıyor.

Türk Ceza Kanunumuza göre sövme; somut bir fiil suçlaması yapmadan, herhangi bir olayla ilişkilendirilmeyen, şeref ve haysiyeti inciten, aşağılayan, hor gören her türlü isnatlardır.

Sövmede amaç toplum önünde küçük düşürmek, incitmek, onur ve saygınlığı zedelemektir.

***

 Yıllarca önce 15 yaşındaki bir çocukla karşılaştım. Tir tir titriyor ve hıçkırıklarla ağlıyordu. Yanına yaklaştım "yardımcı olabilir miyim kızım neyin var" diye sordum. Bir çocuk bana pantolonunu açarak organını gösterdi ve kaçtı" diye cevap verdi.

Yargıtay Ceza Genel Kurulu kendisine "senin karını kocama alacağım" diyen mağdura, failin tenasül organını göstermesini sövme kapsamında nitelendirmiştir.

 Bizde sövmeler genel olarak cinsellik üzerine söylenen sözlerden oluşur. Sövmeler cinsellik üzerine söylenen sözlerden oluşur ama döner dolaşır kadın uzvunu hedef alır.

***

Sövmenin kavga, öfke ve kızgınlık anında söylenmesi onun hoş görülmesini gerektirmez ama biz de sövme bu durumlar dışında ne gariptir ki mutlu ve başarılı olduğumuz bir olayda da kullanılır. Öyle ki bazı kişiler için sövme yaşamın olağan akışı içinde gayet doğal bir olay ve rahatlama nedenidir. Belki bu nedenle bazı yörelerde erkek çocuklara küçükken sövme öğretilir. Çoğu zaman çocuğa sövmeyi öğretme görevini amca, dayı gibi aile yakınları yüklenir. Bu nedenle de sokakta kavga eden küçük çocukların bile biri birilerine söverken anne, bacı gibi yakınlarını hedef aldıklarına tanık oluruz.

***

Kadınlar cinsel organları hedef alan sövme sözleri kullanmazlar. Onların söyledikleri daha çok sövme değil hakaret nitelikteki sözlerdir.

Ama erkekler tartışırken, kavga ederken, hiçbir neden yokken sohbet esnasında veya mutlu oldukları bir anda sövmeye başlarlar.

İlginçtir ki söverken de; biri birlerinin annesine, kız kardeşine, ya da ailesine cinsel içerikli ve kadın organlarını hedef alarak söverler. Hep düşünürüm o an tartışma, kavga veya sohbet ortamında bulunmayan, evinde, işinde çalışan kadınlara neden sövülür?

Erkek egemen toplumlarda kadınlar şiddet görürler, cinayete kurban giderler, sövmelere obje olanlar da yine kadınlardır.

Peki bu kadınlar aynı zamanda bu eylemleri gösterenlerin annesi, kardeşi, eşi, çocukları değil mi?

***

Kimi zaman da bazı kendini bilmeyen insanlar devlet görevlilerinin, parti liderlerinin veya tarihi bir kişinin kadın yakınlarına sövmektedirler.

Zorbalığı seven, karşısındaki insanla olan sorununu düşünme, konuşma, uzlaşma, hoşgörü yoluyla çözmeye çalışan zayıf karakterli ahlaktan yoksun bir kişinin ilk kullanacağı silah sövmedir, tehdittir, kavgadır.

Kadın utanacağı ve karşılık vermeyeceği için bazen doğrudan doğruya kadının kendisine söven ahlaktan, etik değerlerden yoksun kişiler karşımıza çıkar. Bu nitelikteki insanlar kimi zaman ülkenin yönetimindeki kişilerin, politikacılarının, tanınmış insanların eşlerini de hedef alırlar.

***

Sövmenin mağduru olan kadının kim olduğu, siyasi düşüncesi, görevi ne söylediği ne yaptığı vs hiç önemli değildir. Önemli olan cinsiyet ayırımı yapılarak kadının sırf kadın oluşundan ötürü sövmeye hedef olmasıdır.

Başak Demirtaş'a da sövme yoluyla yapılan saldırı cinsiyet ayırımı ve kadına karşı şiddet kültürü yönünden değerlendirilmelidir.

Bu kapsamda Adalet Bakanı Aldulhamit Gül'ün Twitter hesabından "Başak Demirtaş'a yönelik çirkin paylaşımı kınıyor, bu ahlaksız ve tahkir edici eylemi en ağır şekilde lanetliyorum. Bir insanın onuru, iffet ve haysiyeti her şeyin üzerindedir. Hukuk bu terbiyesiz ve provokatif sözlere karşı gereğini yapacaktır" diyerek haklı bir duyarlık göstermiştir.

***

İyi Partili Burak Akburak "Ne dinimizde ne töremizde ne de iç dünyamız da böyle ahlaksızlık ve şerefsizliğe yer yoktur" derken, CHP Milletvekili Gürsel Tekin de "Başak Demirtaş'a yönelik ahlaksız ve alçakça ifadeleri lanetliyorum" demiştir. Saldırganın yakalanması ve her kesimden insanların bu cinsiyetçi saldırıya karşı gösterdiği "ama"sız, "fakat"sız ortak refleks memnun edici olmakla birlikte yeterli değildir.

***

Sorun Başak Demirtaş'a indirgenemez. Bir kez daha belirtelim ki geçmişte farklı siyasi görüşleri temsil eden tüm kadınlara veya fiilen siyaset yapmayan tüm kadın mağdurlara karşı aynı duruşu sergiliyor ve bu tür ahlaksız saldırıları lanetliyoruz.

 Çözüm kadının sövme objesi olmadığı zihniyetinin toplum bilincine ve kültürüne yerleşmesi ve kadına karşı her türlü ayrımcılığa son verilmesidir.