Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
İzzet Doğan

İzzet Doğan

Yazar

Bırakın adalet yerini bulsun, isterse kıyamet kopsun

Başlıktaki söz William Watson'a ait. Benzeri bir Latin Atasözünde de, "Gökyüzü düşse de bırak adalet yerini bulsun" denilmiş.

Bu özdeyişler 'Ceza Hukukunda Alternatif Çözüm Yolları Sempozyumu'nda Adalet Bakanı Abdülhamit Gül hâkimler ve savcılar için yaptığı konuşmada kullanıldı. 

Sayın Gül konuşmasını şöyle sürdürmüştü: "Adliyenin kapısı adaletin kapısıdır. Bu kapıya gelen herkes hakkına erişeceğini ve en saygın biçimde muamele göreceğine inanmalıdır. 

Bir dosyada verilen kararla ilgili, 'Kim olsa aynı kararı verirdi' dedirtebiliyorsak orada hakikat ortaya çıkmıştır.

Yargı konjonktüre, hatıra, birilerinin dediğine bakmaz. Yargı dosyaya, vicdana, hukuka, Anayasa'ya bakar. Bizim yargı mensuplarından beklediğimiz budur. Adalet yerini bulsun.

Haksız yere içeride tutuklu kalan kişinin o günleri geri gelmiyor, ticari kayıpları geri gelmiyor. Dolayısıyla 'pardon' dediğinizde, özür dilediğinizde o günleri geri veremeyeceksiniz. O kararları verirken çok iyi düşünmek, haksızlık ve mağduriyete neden olmamak lazım. (.....). Aslolan tutuksuz yargılamadır."

Adalet Bakanı Gül konuşmasında yabancı yatırımcıların ülkemize gelmesi konusunda ayrıca hukuk devleti olmanın ve yargının bağımsız ve tarafsız olmasının altını dikkatle çiziyor.

Gül'ün söyledikleri ilke olarak doğru, ama yargının mevcut işleyişi ile bu söylenen ilkeler biri birlerine uyumlu değil.

Örneğin haklı olarak yargı bağımsız ve tarafsız olmalı diyoruz. Yargı tarafsız ve bağımsız olursa yargıya güven de en yüksek düzeyde olur, halk yargıya güvenir.

Şimdi biz yargıya güven var veya hukuk devleti olmanın gereği yerine getiriliyor diyebiliyor muyuz?

Aslolan tutuksuz yargılamadır diyoruz ama uygulamada tutuklamalar neredeyse ceza infazına dönüşmüyor mu?

"Pardon" isimli adalet sistemini eleştiren o trajikomik filmi anımsıyor musunuz? Suçlu olmayan insanların haklarında işlem başlatılması, günlerce suçlarının ne olduğunu bilmemeleri, uzun süre tutuklu kalmaları, aylar yıllar sonra suçsuz olduklarının anlaşılması ne kadar acı!

"Tabip Sen Elleme Yarımı" adlı türküde, "Kabul etmem bir gün eksik olursa- Benden bu ömrümü çalanı getir" diyor ya. Bırakın bir insan yaşamından bir gün çalmayı birçok insanın yaşamının kararmasına neden olanlar bile kimi zaman sorgulanmıyor.

Üzülerek görüyoruz ki Türkiye'de mahkemeler Anayasa Mahkemesi'nin kararlarını tanımıyor ve bu kararların gereğini yerine getirmiyor.

////////////

Liyakat ve bir anı

+++

Son yıllarda bu liyakat sözcüğü çok fazla kullanılıyor. Genel olarak hem yargı ve hem de yönetim için 'liyakat esas alınmalıdır' şeklinde duyulan bu sözcük işe alınacak kişinin o işe layık olması, bilgi kültür ve sicilinin uygun olması, o işi hak etmesi anlamında kullanılmaktadır. Bu konuda Yargıtay'a üye seçiminden iki anı paylaşacağım:

Adalet Bakanlığında Müsteşar olarak görevli olduğundan bu görev nedeniyle HSYK da bulunan emekli bir hukukçunun bana anlattığını sizlerle paylaşmak istiyorum:

"Bir gün önce HSYK toplantısında Yargıtay'a seçilecek üyeleri belirlemiştik. Ertesi gün toplandık. Adalet Bakanını beklerken ben tuvalete gitmek için salondan çıktım. Dışarıda bakanla karşılaştım. Benden üye seçileceklerin listesini istedi. Ben de cebimden çıkardım aldı adaylardan birini gösterip 'bunu sil yerine şu ismi yaz' dedi. İtiraz etmek istedim ama kabul etmedi. Toplantı için döndüğümde bakanlığın adayını destekleyen üyelerin yanına oturdum. Listeyi dizimin üstüne koyup Bakan beyin istediği ismi yazıp onlara gösterdim ve diğerini çizdim. Liste bu şekilde kuruldan geçti ve Yargıtay Üyeleri seçildi!"

Bir başka anı da Yargıtay 1. Hukuk Dairesi Onursal Başkanı rahmetli İ.Zekai Özdil'in."Meslek Anıları" adlı 1999 baskı tarihli kitabında, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Üyesi iken diye başlayan Özdil şöyle devam ediyor:

- "Bir gün Yargıtay'a üye seçiyorduk. Müsteşar söz aldı:

Beyler, üyeleri hep büyük kentlerden seçiyorsunuz. Oysa, küçük yerlerdeki Hâkim ve Savcılar da Yargıtay'a seçilebilme ümidini taşıyabilmelidir. Örneğin şu ..... yerdeki, Asliye Hâkimi.."

Zaten masa üzerinde duran açık ve kapalı sicilini inceledim. Orta dereceli bir hâkim. Ona sırası gelinceye kadar en az ve en seçkin yüzden fazla hâkim var. Ret oyu kullandım. Masa altından bir küçük kâğıdın elden ele dolaştığın gördüm. Bu orta dereceli Hâkim üç ret oyuna ve dört kabul oyu ile Yargıtay üyeliğine seçildi."

Görülüyor ki Bakan ve müsteşara (şimdi bakan yardımcısı) ait iki oy daima siyasi tercihte bulunmuş ve diğer iki üyenin de katılımını sağlayarak istediği atamaları yapmakta başarılı olmuştur.

En çok tartışılan konulardan biri de hâkim-savcı adaylarının yazılı sınavda derece yapacak şekilde çok başarılı olmalarına rağmen mülakat denen sözlü görüşmelerde elenmesidir. Bu husus "mülakatlar üzerinden kadrolaşma" olarak değerlendirilmektedir.

Mülakatı-görüşmeyi yapan kurula; Hâkimler ve Savcılar Kurulu ve diğer yargı temsilcilerinin atanması ve görüşmelerin kamera kayıtlarına alınması önerileri halen gerçekleştirilmemiştir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından açıklanan "Yargı Reformu Strateji Belgesi"ndeki en önemli hususlardan biri de hâkimlere "coğrafi teminat", yani alt derecede bir yere atanmama güvencesi getirilecek olmasıdır. Halen mahkemelerden verilen kararlardan hemen sonra birtakım atamaların yapılması "coğrafi teminat" ilkesi ile bağdaşmamaktadır.

Elbette ki bir ülkede adalete güven yoksa, hukukun üstünlüğü kuralı gereği gibi uygulanmıyorsa, basın yeteri kadar özgür değilse o ülkede genel olarak işler yolunda gitmez. Ekonomik bakımdan da yerli ve yabancı yatırımcılar korkar.

Bir an önce yargıyı düzlüğe çıkaracak adımlar atılmalı, adalete güven sağlanmalı, hukukun üstünlüğü kuralı tam uygulanmalı, Anayasa ve AİHM kararları uygulanmalı, Venedik Komisyonu ve Avrupa Birliği'nin ön gördüğü ilkeler yaşama geçirilmelidir.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları