Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Levent Doğan

Levent Doğan

Yazar

Bilişsel Çarpıtmalar: Zihin Okuma ve Kişiselleştirme

Düşüncelerimizin, duygu ve davranışlarımız üzerindeki güçlü etkisini anlamlandırmak için bu seriye zihin okuma (mind reading) ve kişiselleştirme (personalization) ile devam edeceğiz.

Ama önce şunu tekrardan vurgulamak istiyorum.

Bu düşünce özellikleri hepimize aittir.

Birisinin, bu düşünce özellikleriyle olayları değerlendirmesi, her zaman sorun teşkil etmez.

Bunların işlev bozması için, sıklıkla ve farklı yaşam alanlarına yayılmış olması gerekir.

Yoksa, elbette ki bilişsel çarpıtmalardan herhangi birisiyle olayları değerlendirdiğimiz durumlar olacaktır.

Ancak yine de farkındalık önemlidir çünkü farkındalık olmadan başa çıkma metodları çalışmaz.

Gelelim bu iki düşünme hatasına.

Zihin okuma, adından da net anlaşılacağı üzere, başka insanların bir olayı veya birilerini nasıl değerlendirdikleri ile ilgilenmektir.

Kişilerin bu olaylara nasıl düşünsel tepkiler verdiklerinin çıkarımını yapar, sonra da bu çıkarımı gerçeklik sayarız.

Ancak çoğunlukla gözden kaçan bir şey vardır.

İnsanların böyle düşündüğüne dair elimizde bir veri yoktur.

Örneğin, derste bir soru soran öğrenci, yanlış bir ifade kullandığında:

"Hocaya rezil oldum. Artık ne kadar berbat bir öğrenci olduğumu düşünüyor." demesi gibi.

Farklı olarak, bir restorana gittiğimizi ve siparişimizi değiştirdiğimizi varsayalım:

"Ne kadar da problemli bir müşteri olduğumu düşünüyor" gibi.

Tabii bu çarpıtmanın, psikolojik olarak bizi olumsuz etkilediği durumlar bunlarla sınırlı olmaz.

"Ne kadar da zavallı, işe yaramaz, hiçbir şeye layık olmayan biri olduğumun farkında" gibi ifadeler ile, depresif duygulanıma katkı sağlayabiliriz.

Zihin okumada genelde kişi kendisiyle ilgili olumsuz bir değerlendirme ile ilgilenir. O nedenledir ki bunlar çoğunlukla kişiselleştirmeyi de içerir.

Kişiselleştirme, çoğunlukla kişiyle ilgisi hiç olmayan veya aslında çok az olan bir durumu, bireyin tamamen kendisiyle ilgili görmesidir.

"Dışarıdan yemek yiyerek geldi. Çünkü benim yemeklerimi beğenmiyor."

Tavsiye verdiğimiz birisinin buna uymadığını gördüğümüzde:

"Fikirlerimi ciddiye almıyor" diyerek hem zihin okur hem de kişiselleştiririz.

Çoğunlukla bu çarpıtmalar, bazı psikolojik bozuklukların sürmesinin temelinde yatar.

Kişilik bozukluklarında, bireyler genelde bu iki bilişsel çarpıtmayı genel değerlendirme metoduna dönüştürerek, bu semptomları sağlamlaştırır.

Zihin okuma ve kişiselleştirme, hayal kırıklığı ve öfke gibi duygular tetikler.

Elinde veriler olmadan, karşısındaki insanın onun hakkında olumsuz değerlendirmede bulunduğunu düşünen kişi hayal kırıklığı yaşarsa, artık daha az etkileşir ve bunu geneller.

Öfke tetikleyen insansa, bunu gerek pasif gerekse aktif bir şekilde karşısındakilere yansıtır. Karşıdakiler de durumun ne olduğunu anlamadan yavaş yavaş bu kişilerden uzaklaşır.

Tabii ki tetiklenen duygular ve davranışlar bu kadarla sınırlı değildir. Kişiden kişiye farklı deneyimler, her psikolojik unsurda geçerlidir.

Bu tarz bilişsel değerlendirmelerin yarattığı işlev kaybını fark eden kişi, alternatif açıklamalar üretmekle mükelleftir.

Veriye dayalı olmayan herhangi bir bilginin, gerçekliği her zaman yansıtmayacağını unutmadan yaşamalıyız.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları