Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Levent Doğan

Levent Doğan

Yazar

Bilişsel Çarpıtmalar: Hep ya da Hiç

Geçen yazımda, yeni kaybettiğimiz Aaron T. Beck hakkında biraz bilgi vermiştim.

Beck'in, düşünme biçimlerine dikkat çektiğini ve bu düşünme biçimlerinin yol açtığı davranışlarla birlikte işlev bozucu özelliği olduğundan söz etmiştim.

Bu yazımda da Beck ve ondan etkilenen Bilişsel Davranışçı ekolün, bilişsel çarpıtmalar adını verdiği kavramı ele alacağım.

Bilişsel çarpıtmalar, en basit tanımı ile düşünme hatalarıdır.

Yani bir olguyu, durumu veya deneyimi, belli bir düşünce kalıbıyla hatalı olarak değerlendirmek.

Bilişssel çarpıtmalar uzayıp giden bir listeye sahip ve merak etmeyin bunlar hepimizin zihinlerinde oluşan şematik yapılardır, kimseye özel değildir.

Neticede, kavramsallaştırılan bu kavram yine insana ait özelliklerin tarifinden ibarettir.

Bunlardan dikkat çekmek istediğim, toplumumuzda oldukça yaygın olduğunu düşündüğüm hep ya da hiç adı verilen çarpıtma olacak.

"Hep ya da hiç" aynı zamanda "siyah ya da beyaz" veya "kutuplaşmış düşünce" olarak da anılır.

David Burns'ün kitabındaki bir örneği ele alalım.

"Bir kadın kaşık dolusu bir dondurmayı yer.

Artık diyetini bozduğu için tamamen başarısız olduğunu düşünür.

Sonuç olarak aşırı depresif hisseden bu kadın, bütün dondurmayı yemeye başlar!"

Yani belirlenen bir hedeften ufacık bir sapma, başarısızlık olarak tanımlandı.

Çünkü bu düşünceye göre diyet ya sürer ve başarılı olunur ya da diyet bozulur ve başarısız olunur.

Aslında belki de bir haftada diyetin sadece yüzde beşi aksadı. Ancak kalan yüzde doksan beşlik kısım görmezden gelindi.

Çünkü ikili, kutuplu düşünüldü ve sonuç olarak diyet tamamen ortadan kalktı.

Bunu yalnızca başarı üzerinden ele almak yeterli olmayacak. Bir de şuna bakalım:

Bir davranışın veya olgunun "doğru ya da yanlış" olduğu değerlendirmesini yapmak.

Örneğin, "Dost dediğin, böyle durumlarda yanında olandır. Olmuyorsa o dost değildir."

Böylece, elimizde çok az veri ile beklediğimiz ve doğru olduğunu düşündüğümüz bir davranışı görmeyince arkadaşlığı "bir'den" "sıfır'a" indirgeriz.

Yani yine yüzde beşlik veya on beşlik negatif olan bir durumu, yüzde yüzlük olarak değerlendirip arkadaşlığımızı kesebiliriz.

Fakat hayatta çok az şey tam olarak doğru ya da yanlış olabilir. Üstelik bunlar deneyimlerse…

Bu ve bunun gibi diğer bilişsel çarpıtmalarda temel problem, davranışlarımızı değiştirmenin önüne geçiyor, hatta setler çekiyor olmalarıdır.

Bu düşünmeyle baş etmenin en temel yolu ise hayattaki griliklerin tonlarını görmeye başlamaktır. Yüzdelikler ile düşünmektir.

Grilikler, hatalar, düşen yüzdelikler hayatın içindeki değerli deneyimlerdir.

Hatalarla öğrenen, griliklerle yaşayan bir organizma olarak buna uyum sağlamaya çalışmaksa, işlevselliği artırır.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları