Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Nevin Balta

Nevin Balta

SÖZÜN ÖZÜ

"Ben ne yapıverdiysem Al Sancağım için vatanım için yapıverdim"

Siyasi gündemin bilgi kirliliği ve algı yönetimi içinde insanlarımızı şaşkına çeviren konuşma, iftira kampanyaları sürerken tarih sayfalarına bir göz atalım.

Çanakkale kahramanı Mustafa Kemal Atatürk ve Seyit Onbaşı (Koca Seyit)'in karşılaşma hikâyelerini yeniden hatırlayalım. Tarihimizin eli öpülesi kahramanlarının bu toplumun iftihar vesilesi olduğunu bilelim biraz moralimizi yükseltelim.

Kahramanlar ve kahramanlıklarla dünya tarihine altın harflerle adını yazdıran Çanakkale Savaşı'nın iki kahramanı Mustafa Kemal Atatürk ve Seyit Onbaşı biri savaş esnasında 1915'te, biri de savaş sonrası 1923'te olmak üzere iki defa karşılaşırlar. Her iki karşılaşma da tarih sahnesinde iki ayrı anı olarak yer almıştır. Atatürk'ün Seyit Onbaşı'yı sevdiği ve her fırsatta görmek istediği bilinmektedir.

Yarbay Mustafa Kemal ile Koca Seyit'in Cephede Karşılaşması

18 Mart 1915 deniz zaferi kazanıldığında Yarbay Mustafa Kemal 19. Fırka(Tümen) Komutanı ve aynı zamanda bugünkü Eceabat'ta Maydos Grup Komutanlığı görevini yürütmektedir. Koca Seyit'in mucize olayı ile ilgili haber duyulur. Kahramanını görüp yakından tanımak ister. Bu nedenle de 1915'in Nisan ayı başlarında yani 18 Mart Deniz Zaferi'nin yaklaşık yirminci gününde kendi atıyla hizmet erini Rumeli Mecidiye Tabyasına gönderip (Seyit Onbaşı) Koca Seyit'i birliğinden izin alarak Eceabat'taki Komutanlık Karargâhına getirtir. Sonra makamında Koca Seyit'le birlikte karşılıklı Türk Kahvesi içerler. Bu arada aralarında şöyle bir konuşma geçer;

Kemal Paşa;

-Koca Seyit sen misin evlat?

Koca Seyit;

-Benim Komutanım.

-Tek başına nasıl kaldırdın o koca mermiyi?

-İşte!.. Allah'ın izniyle oluverdi Komutanım. Sanki mermi ufacık bir çam tomruğu gibi geliverdi.

-Peki, sen Komutanlarından hiçbir ödül kabul etmemişsin, varlıklı da değilmişsin, acaba nedendir?

-Olsun Komutanım. Memleketimize kırk yılın başı bir iş, bir hizmet yaptıysak, hemen ödül, mükafat mı olurmuş. Ben ne yapıverdiysem Al sancağım için, vatanım için yapıverdim Komutanım!"

Atatürk'ün aklına bir soru daha yöneltmek gelir:

-Ee, Koca Seyit, sen ki eski bir askersin. Askerlikten bıktın mı bakalım? Terhis olup da evine döndükten sonra bu ocağa seni yeniden çağırsalar severek, isteyerek, gönlünce yine koşar gelir misin?

Koca Seyit hiç düşünmeden;

-Tabii ki gelirim Komutanım. Değil dokuz sene, on sekiz sene de askerlik yapsam sizin gibi Komutanlar çağırdığında yine de koşup gelirim", cevabını verir.

Koca Seyit'in bu cevabı Mustafa Kemal'i pek memnun eder.

Mustafa Kemal, her zaman yaptığı gibi cephede başarılı olan askerlerine bazen bir paket sigara bazen de yanında taşıdığı gümüş işlemeli tütün tabakasını askerin moralini yüksek tutmak amacıyla mükafat olarak hediye etmektedir. Koca Seyit'e de kendisinin bizzat kullandığı sigarasını koyduğu gümüş işlemeli tütün tabakasını hediye eder. Koca Seyit almak istemez. Ancak Kemal Paşa kendisini ikna etmiştir. Aynı cephede savaşan Mustafa Kemal ve Koca Seyit birbirlerini hiç unutmazlar. Kurtuluş savaşı sonrasında, Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk Cumhurbaşkanı olan Gazi Mustafa Kemal Atatürk bu dostluğu pekiştirmek adına altı kez Balıkesir ili Havran ilçesini ziyarete geldiğinde kendisiyle mutlaka görüşüp hâl hatır sorması bu nedenledir.

Seyit Onbaşı, köyüne döndükten sonra, dağdan topladığı odunları satarak hayatını kazandı. Odun kömürü yaptı, sattı. Daha sonraki yıllarda yaşlanıp tomrukları derelerden çıkaracak takati kalmayınca Havran'da bir zeytinyağı fabrikasında hamallık yaptı.

Çanakkale'deki kahramanlığından hiç söz etmedi. Kimse onun Çanakkale Kahramanı Koca Seyit olduğunu bilmedi. 9 Şubat 1923 günü, Mustafa Kemal Paşa'nın, Edremit'e giderken uğradığı Havran'da, Kaymakam'a,

"Burada Çanakkale kahramanı Seyit Onbaşı olması lâzım; onu bana bulun" diye soracağı zamana kadar kimse onun Seyit Onbaşı olduğunu bilmiyordu…

Kaymakam, hemen Koca Seyit'i buldurur. Seyit'in üstü başı perişandır. Kaymakam, kendisinin bir takım elbisesini giydirdikten sonra, Koca Seyit'i Mustafa Kemal Paşa'ya çıkarır.

Mustafa Kemal Atatürk, Koca Seyit'i görmekten çok memnun olmuştur. Ancak, üzerindeki elbisenin kendisine ait olmadığını öğrenince, ona maaş bağlatmak ister.

Koca Seyit,

"Paşam, geldiğini duyunca çok sevindim, beni aradığını duyunca dünyalar benim oldu. Paşam, ben vücudumu devlete satmam, vatanım için ölürüm ama bu maaşı kabul edemem. Ben ormandan kestiğim ağaçları satıp geçimimi sağlıyorum, bana engel olmasınlar yeter" der.

Yoksul ama onurlu hayatını sürdüren Koca Seyit, 1934 yılında Soyadı Kanunu çıkınca, "Çabuk" soyadını alır.

1939 yılında, 50 yaşındayken, ciğerlerinden rahatsızlanır, kısa süre sonra da hayatını kaybeder.

Ölümünün üzerinden yıllar geçtikten sonra, köyüne adı verilir ve köy, "Seyit Onbaşı Köyü" adını alır. Köy meydanında adına bir park yapılır.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları