Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Harun A. Altuntaş

Harun A. Altuntaş

Yazar

Balkanlar'daki kızılca kıyamet

Balkanlar'da karma karışık bir dönemdi. Hemen hemen bütün azınlıklar; başta Rusya ve İngiltere olmak üzere yabancı ülkelerin kışkırtmalarıyla Osmanlı'ya baş kaldırma yarışına girmişti. Osmanlı ordusu; bir yanda Arnavut çeteleri, diğer yanda Bulgar çeteleri ile Rum ve Ermeni azınlıklarla boğuşuyordu. Balkanlar fokur fokur kaynıyor, Türklere karşı terör estiriyorlardı.

İşin içinde yabancı ülkelerin temsilcileri de vardı. Bunlardan biri de Çarlık Rusyası'nın Manastır Konsolosu Aleksandır Arkadiyeviç Rostkovski'ydi.

Rusya, Manastır'da 1861 yılında konsolosluk açmıştı. Osmanlı Devleti ile Rusya arasındaki 1877-1878 savaş dönemi hariç bu konsolosluk açık kalmıştı. Konsolosluğa Aleksandır Arkadeyeviç Rostkovski 1895 yılında atandı. Rostkovski; 1860 yılında asil bir Rus ailesinin çocuğu olarak dünyaya gelmişti. Petersburg'da iyi bir eğitim gördükten sonra diplomat olarak Dışişleri'nde görev aldı. Manastır'a gelmeden önce Sofya, İyonya ve Brindizi, Kudüs ve Beyrut'ta görevde bulundu.

Rusya'nın Manastır Konsolosu Rostkovski; Makedonya'da görev bölgesinde kendini hiçbir kısıtlamaya tabi tutmadan ölçüsüz davranıyordu. Sultan Abdülhamid'in Mabeyn Başkâtibi Tahsin Paşa'ya göre, Manastır Rus Konsolosu "karıştırıcı, şamatacı" birisiydi. Manastır Avusturya Konsolosu Kral'ın 16 Ağustos 1903 tarihli raporuna göre, Mayıs ayında çıkan hadiselerde Rostkovski jandarmalara küfretti, elindeki şemsiyeyle jandarmalara vurdu.

Manastır'daki İngiltere Konsolosu MacGregor da 29 Mayıs 1903 tarihinde Selanik Başkonsolosluğu'na yazdığı raporda Rus Konsolosu'nun halka ve memurlara karşı nefret doğuracak davranışlar içinde bulunduğunu belirtmişti. Rapora göre, MacGregor iki veya üç defa Rostokvski'nin kendisine hizmet eden jandarmalara hakaret ettiğine tanık olmuştu. Hvatta Bir defasında Manastır Valisi ile beraber bir yere giderken ayağa kalkmayan askerlerin üzerine yurumuş, ağır hakaretler etmişti. Rus Konsolosu; bu tarz çirkin davranışlarıyla halk arasında kendisine karşı derin nefret yaratıyordu. Hatta diğer ülkelerin misyon şefleri "Müslüman nefreti"nin kendilerine de sıçrayacağından endişe ediyordu.

Bölgeyi ziyaret etmiş olan İngiliz gezgin Lady Durham'a göre, Konsolos Rostkovski görev bölgesini kendi şahsi mülkü saymakta, çevresindekileri bir Rus soylusunun zavallı mujiklerine (Rus köylüsü)davrandığı gibi davranmaktaydı. Bir görgü tanığı, gezgine, Rostkovski'nin konsolosluk arabasına asılan küçük bir çocuğu vahşice dövdüğünü, çocuğu konsolosun elinden jandarmaların zorla kurtardığını anlatmıştı.

1903 Temmuz'unda Manastır'da Rostkovski ile görüşen bir Fransız gazetecinin ifadesine göre de Konsolos, yerel halkın sadece haşin muameleden anladığına inanan birisiydi. Amerikan gazetesi New York Times da 11 Ağustos 1903 günkü sasında yayınladığı bir yorumda, konsolosun Şarklılara karşı ezici davranmanın en uygun muamele olduğuna inanan birisi olduğunu yazmıştı.

Aynı yazıda Mayıs ayında Manastır'ın Mogil adındaki köyüne giden Rostkovski'nin güvenlik çemberine yanaşınca kendisini tanımayan bir çavuş tarafından atının dizgininin tutulması üzerine söz konusu çavuşu kamçı ile dövdüğü yazılmıştı.

Olayın olduğu dönemde Sadârette mektupçu olarak görev yapan tanınmış son devir Osmanlı tarihçilerinden İbnülemin Bey'e göre "Konsolos Rostkovski, etrafta macera arar gibi dolaşan, siyasi mesele çıkarmaya çalışan bir kimsedir" diyordu.

Rostkovski'den sonra yerine geçici olarak bakan Mandelstam'ın da selefinin tavır ve davranışlarını devam ettirdiği, kendisini selamlamayan nöbetçi askere tabanca çektiği yine Avusturya-Macaristan diplomatik raporlarına yansımıştı. Petersburg'da bulunan Avusturya Sefiri, Viyana'ya gönderdiği 19 Ağustos 1903 tarihli raporunda, bölgedeki Rus konsoloslarının davranışlarının Rusya Hariciye Nazırı Kont Lamsdorf'u da kızdırdığını ve kendisinin bu davranışları ülkelerine zarar verecek derecede "budalaca" bulduğunu yazmıştı.

Osmanlı İmparatorluğu nezdindeki diğer bazı Rus diplomatik temsilcilerinin de mahalli halk ve Osmanlı memurlarına karşı mütehâkkim ve aşağılayıcı tarzda davrandıkları hakkında çeşitleri kaynaklarda bilgiler vardı. Bu çerçevede Jön Türk liderlerinden Ahmed Rıza Bey, Rusya Sefareti Baştercümanı Maksimof'un "askerimizi" tokatladığını, Rusların günlük hayatta hemen her şeye müdâhil olmayı bir hak gibi gördüklerini yazar.

Osmanlı Devleti'nin Berlin Sefareti'nin 25 Eylül 1903 günü Hariciye Nezareti'ne gönderdiği Neue Freire Press gazetesinde yayınlanmış, daha sonra Local Anzeiger ve National Zeitung gibi gazeteler tarafından alıntılanmış bir yazıda, bölgedeki konsolosların mahalli halka ve memurlara nasıl yukarıdan ve tahkir ederek baktıkları anlatılmaktadır. Yazıya göre konsoloslar 'kendi mahallinde yapamadığı şeyleri ülkemizde yapmaya' kendini mecbur görüyordu.

O şeyleri ki Osmanlı memuru kadar gözleri yılmamış hiç bir devlet memuru asla ve kat'a tecviz ve kabul edemezler.Konsoloslar ahaliye karşı "domuz", "eşek" ve "eşek oğlu eşek" gibi kelimeleri hemen her gün kullanmaktadır. Üsküp'te bir konsolos sokak köpeklerini öldürmeyi eğlence haline getirmiştir. Bir diğer konsolos nöbet bekleyen bir askere istasyon kapısını çabuk açmadığından küfür etmekte tereddüt etmemişti. Bu çerçevede Mitroviçe'de Nisan ayında öldürülen Konsolos Şerbina'nın halefi Maşkof, mahalli Arnavutları birkaç defa dövmeye kalkmıştı. Yine Konsolos Maşkof, Üsküp demir yolu istasyonunda birisini beklerken trenin yaklaşmasına rağmen rayların üzerinden ayrılmayan konsolosluk memurlarından birisini istasyonda görevli polis memuru kolundan tutarak ikaz etmesi üzerine görevli polis memurunu kırbacıyla dövmeye başlamıştı.

Neue Freire Press aynı yazısında Rostkovski'nin de halka ve hükûmet memurlarına karşı çok haşin ve "galizane" sözlerle davrandığını ifade etmişti.

Artık Türk'ün kendi vatanında bile değeri kalmamıştı. Bu duruma ne kadar tahammül edilebilirdi ki? Gelin bundan sonra kopacak kızılca kıyameti bir başka yazımızda anlatalım.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları