Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Harun A. Altuntaş

Harun A. Altuntaş

Yazar

Atsız'ın sürgün yılları

Bugün de Hüseyin Nihal Atsız'ın çile dolu hayatını anlatmaya devam edeceğim. 19 Eylül 1932'de Atsız'ın hasmı Reşid Galib, Maarif Vekili (Milli Eğitim Bakanı) oldu. Kısa bir süre sonra da Mehmet Fuad Köprülü'nün dekanlıktan ayrılması üzerine Edebiyat Fakültesi Dekanlığı'na vekâleten bakan Ali Muzaffer Bey asâleten tâyin edildi. Atsız Mecmua'nın 17. sayısındaki 'Dârülfünûn'un Kara, Daha Doğru Bir Tabirle, Yüz Kızartacak Listesi' adlı makalesini yayınladı. Bu nedenle Maarif Vekili Reşid Galib, Edebiyat Fakültesi Dekanı'na baskı yaparak, 13 Mart 1933 tarihinde Atsız'ın üniversite asistanlığına son verilmesini sağladı.

Üniversite asistanlığından çıkarılan Atsız'ın sürgün hayatı başlamıştı. 8 Nisan 1933'te Malatya Ortaokulu'na Türkçe öğretmeni olarak tayin edildi. Malatya'da kısa bir süre Türkçe öğretmenliği yapan Atsız, oradan Edirne Lisesi edebiyat öğretmenliğine tayin edildi. Atsız'ın Edirne'deki edebiyat öğretmenliği de 3-4 ay kadar kısa bir süre devam etti. Artık oradan oraya sürülüyordu.

Atsız, Edirne'de iken Atsız Mecmua'nın devamı mahiyetindeki aylık Türkçü dergi Orhun'u 9 sayı yayınladı. Dergide, Türk Tarih Kurumu tarafından çıkarılan ve liselerde ders kitabı olarak okutulan dört ciltlik tarih kitaplarında bulunduğunu iddia ettiği yanlışları ağır bir şekilde eleştirdi. Bunun üzerine 28 Aralık 1933'te bakanlık emrine alındı. Orhun dergisi de 9. sayısında Bakanlar Kurulu kararı ile kapatıldı.

Dokuz ay bakanlık emrinde kalan Atsız, 9 Eylül 1934 tarihinde Kasımpaşa'daki Deniz Gedikli Hazırlama Okulu'na Türkçe öğretmeni olarak tayin edildi. Şubat 1936 tarihinde ikinci eşi olan Bedriye Hanım ile evlenen Atsız'ın bu evlilikten 4 Kasım 1939 tarihinde Yağmur Atsız ve 14 Temmuz 1946 tarihinde de Buğra Atsız adlı iki oğlu oldu. Atsız, ikinci eşi Bedriye Atsız'dan da Mart 1975 tarihinde ayrıldı.

Atsız, Kasımpaşa'daki Deniz Gedikli Hazırlama Okulu'nda Türkçe öğretmeni olarak 4 yıl kadar çalıştı. Ancak 1 Temmuz 1938 tarihinde bu görevinden ihraç edildi.

Bunun üzerine Özel Yüce-Ülkü Lisesi'ne geçen Atsız, burada 1937 yılından 1939 yılının Haziranının sonuna kadar edebiyat öğretmenliği yaptı. Atsız, 19 Mayıs 1939 ile 7 Nisan 1944 tarihleri arasında yine özel bir lise olan Boğaziçi Lisesi'nde edebiyat öğretmenliğinde bulundu. Atsız, Boğaziçi Lisesi'nin Türkçe öğretmeni iken Basın ve Yayın Genel Müdürü Selim Sarper'in de teşvikiyle 1 Ekim 1943'te Orhun dergisini yayınlamaya başladı.

İkinci Dünya Savaşı sürerken Türkiye'de komünist faaliyetlerin arttığını düşünen Atsız, Orhun'un Mart 1944'te yayınlanan 15. sayısında, daha önce 5 Ağustos 1942 tarihli meclis konuşmasında "Bizim için Türkçülük bir kan meselesi olduğu kadar ve lâakal o kadar bir vicdan ve kültür meselesidir" diyen devrin Başbakanı Şükrü Saracoğlu'na hitaben bir açık mektup yayımladı.

Atsız, Nisan 1944'te yayımlanan 16. sayıda, Şükrü Saracoğlu'na hitaben ikinci açık mektubunu yayımlayarak Ahmed Cevat Emre, Pertev Nâilî Boratav, Sabahattin Ali ve Sadrettin Celâl Antel'in Marksist faaliyetlerde bulunduklarını ve Millî Eğitim Bakanı'nın "komünistleri kolladığını" belirterek devrin Millî Eğitim Bakanı Hasan Âli Yücel'i istifaya çağırdı. Bu ikinci açık mektup, Türkçü çevreler içinde büyük bir galeyana sebep olarak başta İstanbul ve Ankara olmak üzere birçok şehirde, antikomünist gösterilere yol açtı. Bunun üzerine Hasan Âli Yücel, 7 Nisan 1944'te Atsız'ın Boğaziçi Lisesi'ndeki edebiyat öğretmenliğine son verdi. Orhun dergisi de Bakanlar Kurulu kararı ile yeniden kapatıldı.

Aleyhine dava açılan Atsız, trenle Ankara'ya gitti ve Türkçü gençler tarafından istasyonda karşılandı. Hakaret davasının 26 Nisan 1944 günü yapılan ilk oturumu olaylı geçti. Bunun üzerine 3 Mayıs 1944 tarihinde yapılan ikinci oturuma izleyici alınmadı. Bu yüzden de öğrenci gösterileri başladı. Çıkan çatışmalar sonrasında yüzlerce kişi tutuklandı. Davanın 9 Mayıs 1944 günü yapılan karar oturumunda, Sabahattin Ali'ye "vatan haini" dediği için 6 aya mahkûm edilen Atsız'ın cezası hâkim tarafından "millî tahrik" gerekçesi ile önce 4 aya indirildi. Ardından da 4 aylık bu ceza da ertelendi. Ancak cezasının ertelenmesine rağmen Atsız, 9 Mayıs 1944 tarihinde mahkemenin kapısından çıkarken tevkif edildi.

19 Mayıs 1944 törenlerinde Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, Atsız ve arkadaşlarını ağır şekilde eleştiren nutkunu söyledi. Bu nutuk üzerine de Atsız ve 34 arkadaşı İstanbul 1 Numaralı Sıkıyönetim Mahkemesi'nde yargılanmaya başlandı. Aralarında Alparslan Türkeş gibi subay, üniversite profesörü, öğretmen, doktor ve üniversite öğrencilerinin de bulunduğu sanıklar, sorguya çekildiler; Atsız dahil sanıklar, daha sonra tabutluk diye adlandırılan hücrelerde işkence gördüler. 7 Eylül 1944 günü yargılama başladı. 'Irkçılık-Turancılık davası' adı verilen ve haftada 3 gün olmak üzere 65 oturum devam eden mahkeme, 29 Mart 1945 tarihinde sonuçlandı. Atsız yeniden 6 yıl 5 ay hapse mahkûm oldu. Gelin bundan sonrasını da bir başka yazımda aktarayım.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları