Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
İzzet Doğan

İzzet Doğan

Yazar

Anayasa Mahkemesi ve Başkanı Uyarıyor

Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu 17 Eylül tarihinde oy birliği ile aldığı bir kararla Anayasa'nın 67'nci maddesindeki "Seçilme ve Siyasi Faaliyette Bulunma Hakkı" ile 19'uncu maddede güvence altına alınan "Kişi Hürriyeti ve Güvenliği Hakkı'nın ihlal edildiğine karar vermişti.

Bu Anayasa Mahkemesi kararına göre hak ihlaline neden olan kararı veren birinci derece mahkemesinin; Anayasa Mahkemesi kararına uyması sanık hakkında yeniden yargılama kararı vermesi ve sonucunda da yargılamanın durmasına karar vermesi gerekirdi. Çünkü Anayasa Mahkemesi "Yargıtay'ın onama kararına bağlı sonuçların geri alınması amacıyla yeniden yargılama kararı verdikten sonra başvurucu hakkında yargılamanın durmasına karar vermesi gerektiği" belirtilmişti.

Ancak birinci derece mahkemesi Anayasa Mahkemesi'nin aldığı bu kararı uygulamadı.

Burada tartışılması gereken sorun Anayasa Mahkemesi'nin aldığı kararın esasını değil, bu karara birinci derece mahkemesinin uymak zorunda olup olmadığıdır.

Anayasa'nın 153'üncü maddesi şöyle diyor:

"Anayasa Mahkemesi kararları kesindir... Anayasa Mahkemesi kararları Resmi Gazete'de hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar."

Görüldüğü gibi bu düzenleme çok net, çok açık ve emredici.

Ama buna rağmen bazı mahkemelerimiz hukuka uygun olmayan gerekçelerle bu hükmün emredici gereği olduğu halde Anayasa Mahkemesi kararlarına uymuyorlar.

Bu durumda hakkı ihlal edilen kişi ikinci kez Anayasa Mahkemesi'ne başvurmak zorunda kalıyor.

ADALET VE HUZUR HERKESE GEREKLİ

Anayasa Mahkemesi aynı konuda hakkı ihlal edilen başvurucu hakkında verdiği 21 Ocak 2021 günlü ikinci kararın gerekçesinde;

 Anayasa Mahkemesi kararlarının bağlayıcı olduğu yönündeki Anayasa'nın 153. maddesinin açık hükmüne rağmen her ne sebep ve mülahaza ile olursa olsun yerine getirilmemesi, hukukun üstünlüğü ilkesinin ve bu ilkenin temel alındığı anayasal düzenin ağır bir biçimde ihlali anlamına gelmektedir.

- Bu kapsamda, türlü bahaneler ve hukuk tanımaz tutum ve davranışlarla bireylerin temel hak ve özgürlüklerinin ihlal edilmesine ve mevcut ihlallerin sürdürülmesine neden olacak şekilde, Anayasa'nın öngördüğü hukuk düzenine karşı koyma anlamına gelen keyfî kararlara hiçbir hukuk sisteminde müsaade edilemez.

- Bir hukuk devletinde anayasal hükümlere uymamanın ilgililer açısından cezai, idari ve hukuki sorumluluklar doğuracağı açıktır.

- Anayasal düzenin korunması yalnızca Anayasa Mahkemesi'ne ait bir görev değildir. Anayasal kurumların, kamu gücünü kullanan organların, gerçek veya tüzelkişilerin Anayasa'yı koruma ve anayasal kurallara sadakat gösterme yükümlülüğü bulunmaktadır." diyor.

Anayasa Mahkemesi üyeliğine seçilen İrfan Fidan'ın yemin töreninde konuşan Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan da bu görüşe katılarak; idari ve yargısal makamların Anayasa Mahkemesi kararlarını uygulamakla yükümlü olduğunu hatırlatarak "Anayasa Mahkemesi kararlarının uygulanmaması, Anayasa'yı tamamen anlamsız ve işlevsiz hale getirebilir" dedikten sonra şöyle devam ediyor:

"Anayasa Mahkemesi ihlal tespit ettiğinde; ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmetmektedir. Esasen bu durum, mahkemenin takdiri ve tercihine bağlı bir mesele olmayıp, kanundan ve bireysel başvurunun doğasından kaynaklanan bir zorunluluktur".

Özetle yukardaki alıntılara göre Anayasa Mahkemesi ve ayrıca Başkanı "türlü bahaneler ve hukuk tanımaz tutum ve davranışlardan ve keyfi kararlardan" vazgeçin derken yakınıyor ve Anayasa Mahkemesi kararlarının yerine getirilmemesini de "hukukun üstünlüğü ilkesinin ve bu ilkenin temel alındığı anayasal düzenin ağır bir biçimde ihlali anlamına" geldiği konusunda uyarıyor.

Ancak burada Anayasa Mahkemesi kararındaki ifade ile Anayasa Mahkemesi Başkanının konuşmasındaki ifade arasında bir farka dikkat çekmek istiyorum.

AYM' nin kullandığı dil kesin. Örneğin "...hak ihlaline gelmektedir", "...müsaade edilemez", "...açıktır", "...bulunamaz" gibi.

Oysa AYM Başkanının dili kesin değildir: "Anayasa Mahkemesi kararlarının uygulanmaması, Anayasa'yı tamamen anlamsız ve işlevsiz hale getirebilir

Hani âşık olduğu için "Bağdat'ı iki gözüm kapalı bulabilirim" ile "Yakarım Roma'yı da yakarım ben" sözlerindeki tartışma gibi.

Bu çok önemli konuda AYM Başkanının Anayasanın 153. Maddesindeki emredici "bağlar" sözcüğünden yola çıkıp daha kesin ve kararlı bir dil kullanması daha isabetli olurdu.  

Anayasa Mahkemesi 21 Ocak 2021 günlü kararında ayrıca tüm kamu gücünü kullanan organlara çağrı yaparak "Anayasal düzenin korunması yalnızca Anayasa Mahkemesi'ne ait bir görev değildir" derken de yalnız kaldığından yakınıyor; kamu gücünü kullanan tüm gerçek ve tüzel kişiler Anayasa'yı koruma ve sadakat gösterme görevini hatırlatarak uyarıyor.

Birinci derece mahkemesi şimdi direnmekten vazgeçti ve Anayasa Mahkemesi kararına uydu!

Fox Tv'de İsmail Küçükkaya ile Çalar Saat programına konuk olan Prof. Dr. Ayşe Buğra; Memleketin huzura ihtiyacı olduğunu düşünüyorum dedikten sonra "Devamlı kavga ederek, kurumlara saldırarak, kurumlar yıpratılarak devam edemeyiz diye düşünüyorum. Memlekete yazık oluyor. Benim beklentim huzur ve adalet." demişti.

Yeni bir Anayasa yapılması düşünülürken öncelikle halen yürürlükte olan Anayasamızın özgürlükçü hükümlerini ve yasalarımızın temel hak ve özgürlüklerle ilgili hükümlerini özenle uygulamamız zorunlu. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları ile ters düşer uygulamalar içinde de olmamalıyız.

Ülkemizi seviyoruz ve diyoruz ki bu ülkede adalet ve huzur herkese gerekli.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları