Aslında 2001'de kuruluşuyla başladı AKP'nin kayyumluk hikâyesi... BOP'un stratejik bir ürünü olarak iktidara geldi, getirildi. Geliş o geliş. Türkiye'yi kayyum gibi yönetti, yönetiyor. Ülkeyi küresel sermayeye teslim etmekle, Türkiye ve bölgesinde küresel menfaat bekçiliği yapmakla görevli bir kayyum gibi!
Kıbrıs Türklüğünün imhası demek olan Annan Planı'nın devreye sokulması, Irak'ta Barzani'ye Türk Devleti'nin kırmızı çizgileri paspas edilmesi, Suriye'ye iç savaşın taşınması, Suriyelilerin demografik yapı dizaynı için Anadolu'ya taşınması da kayyum olarak iktidarda bulunmanın ödevlerindendi...
PKK'ya açılmak, çözüm süreci ile PKK'ya alan ve hâkimiyet kazandırmak, siyasal Kürtçülüğü teröristbaşı Öcalan'ın ve PKK'nın TBMM'de görevli sözde milletvekillerinin hayal dahi edemeyeceği bir yere gelmesini sağlamak, milliyetçiliği ayaklar altına almak, T.C. ibaresini kaldırmak, FETÖ adlı ihanet çetesini devlete doldurup TSK'ya kumpaslar kurdurmak... Bunlar da ülkenin başında kayyum olmanın diyeti değil miydi?
Devleti eyaletlere, milleti etnisitelere, toplumu tarikatlara, cemiyeti cemaatlere bölmek ve ülkeyi peşkeş çekmekle görevli kayyum heyetinin daha hızlı karar alması(!) için icat edilen tek adam sistemi ile birlikte, küresel ve şahsi menfaatler daha sağlam şekilde güvence altına alınmadı mı?
Öyle bir kayyum ki bu; Oslo'da terör örgütü ile masaya oturuyor, Habur'da teröristleri davullu zurnalı karşılatıyor, Dolmabahçe'de teröristbaşının manifestosunu Türkiye'ye okutuyor, HDP'nin kuruluş kongresine kutlama mesajı gönderiyor, sonra da muhalefeti terör örgütleri ile iş birliği ile suçlayabiliyor! FETÖ'yü ülkeye ortak kayyum yapıyor, sonra da önüne geleni FETÖ'cülükle suçluyor! Öyle bir kayyum ki bu; sicili sanki pür-ü pakmış gibi, milletin gözünün içine baka baka yerlilik ve millilikten, bekadan dem vurup sonra da bir İstanbul seçimi için yeniden İmralı canisi Öcalan ile birliktelik kurabiliyor!
Kırmızı bültenle aranan terörist Osman Öcalan'a TRT mikrofonu uzattırıyor, uzatanlara işlem yapmıyor. Şehit Anaları Derneği Başkanı Pakize Akbaba'ya ise mahkeme evrakı uzatıp Mardin, Van ve Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanları'nı terör örgütüyle iltisaklı olduğu için görevden alıyor!
Ortada hiçbir geçerli gerekçe yokken, kanuna, teamüle, içtihada ve daha ne kadar ölçüt varsa hepsine aykırı şekilde İstanbul seçimini yeniletebilen iktidar sahipleri, kayyum atadıkları üç büyükşehirdeki belediye başkanlarının adaylığını mı engelleyemedi? Bu belediye başkanlarının adaylığı noktasında bir sakınca görmeyen Adalet Bakanlığı, 31 Mart öncesinde HDP'deydi galiba! Terör örgütü ile olan ilişkileri yüzden seçimden sonra fark edildi sanırım.
Diyeceğim o ki; hiç kimse beni, görevden alınan isimlerin masum olduğuna ve PKK ile iltisaklı olmadığına ikna edemez! Ortada onlarca bilgi, belge var, göz var, izan var... Lakin yine hiç kimse beni, 3 Büyükşehir Belediyesi'ne atanan kayyumların terörle mücadele kapsamında, Türk Devleti'nin kadife eldiven içerisindeki demir yumruğu olduğuna da ikna edemez! Ortada yine onlarca bilgi, belge var, göz var, izan var...
Yanlış olan, bu siyasi teröristlerin yerine kayyum atanması değil, o belediyelerin kayyum atanacak noktaya getirilmesine göz yumulmasıdır! Ve yanlış olan, PKK ile iltisaklı olan HDP'li ise yerine kayyum atanırken, FETÖ ile iltisaklı olanın AKP'li ise Hollanda'ya büyükelçi yapılmasıdır!
