Değerli okuyucularım, bugün politika dışına çıkarak sizlere kadının Türk töresindeki yerinden kısaca bahsetmek istiyorum.

Büyük Atatürk''ün "Ey kahraman Türk kadını! Sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın" dediği kadınlarımız hemen her gün, ya koca ya da sevgili veya töre cinayetlerine kurban gidiyor.

Hâlbuki, dinimiz kadına ayrı bir kıymet vermekte. Ayrıca bildiğiniz gibi Türk töresinde kadın hanın yanı başında yer almakta.

Türk toplumunda kadının saygın bir yeri bulunmakta. Orta Asya''da kurulan ilk Türk devletlerinde kadın ve erkek eşit haklara sahipti. Devlet yönetiminde, hakanların yanında hatun adı verilen eşleri de söz sahibiydi. Kadınlar ata binip ok atar, top oynar, güreş gibi ağır sporlar yapar ve savaşlara katılırlardı.

Eski Türk toplumlarında aile en önemli sosyal birlik olduğundan, ailenin temelini teşkil eden kadının, Türk destanlarında ve Türk felsefesinde önemli bir yeri bulunmaktadır. Kültürümüzde kadına yüce bir varlık gözüyle bakılmıştır. Böyle bir kültür ve töre hangi ülkede vardır. Kadın Türk töresinde bereketin simgesidir.

*

Manas destanında, kadın evinin namusunun kurucusudur. Kazaklar kadına verdikleri değeri anlatmak için "birinci zenginlik sağlık, ikinci zenginlik ise kadındır" demişlerdir.

*

Değerli okuyucularım, Atatürk 1934 yılında ilk defa kadınlara seçme ve seçilme hakkını verdi.

O yıllarda pek çok Avrupa ülkesinde bu hak yoktu.

11 yıl sonra İtalya ve Fransa, 36 yıl sonra ise İsviçre; anayasalarında kadınlara seçme ve seçilme hakkı verildi.

Taliban zulmü ve bu seçme seçilme hakkını yorumlayacak olursak hakikaten Türk kadınının Atatürk''e büyük bir minnettarlık duyması lazımdır.

Ne diyor ulu önderimiz Atatürk:

"Ey kahraman Türk kadını! Sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın."

*

Hâl böyleyken, günümüzde hafta sekiz gün dokuz, kadın cinayetlerini hangi kefeye koyacağız.

*

Değerli okurlarım, Türk kadınının Atatürk''e büyük dualar etmesi gerektiğini belirterek yazımı sonlandırıyorum.