Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Ayşegül ARASIL

Ayşegül ARASIL

Yazar

Afiyet

Sufinin birisi sürekli,

''Allah'ım, senden afiyet istiyorum, Allah'ım senden afiyet istiyorum...'' diye dua ediyordu. Kendisine niçin sürekli böyle dua ettiği sorulunca, şöyle anlattı:

''Ben, manevi terbiyeye ilk girdiğim günlerde hamallık yapıyordum. Bir gün ağırca bir un yükü taşıyordum, dinlenmek için yükü bir yere koydum. Orada,

''Ya Rabbi, eğer her gün bana yorulmadan iki ekmek versen, onlarla yetinirdim!'' diye dua ettim. O sırada önümde iki kişi dövüşmeye başladılar; ben de aralarını bulayım diye yanlarına vardım. Birisi, elindeki şeyi hasmına vurmak isterken başıma vurdu, yüzüm kana bulandı. O sırada mahallenin asayişinden sorumlu kimse gelip ikisini yakaladı, beni de kana bulanmış görünce, kavgacı zannedip onlarla birlikte hapse attı. Bir müddet hapiste kaldım, her gün iki ekmek veriyorlardı.

Bir gece rüya gördüm, birisi bana,

''Sen her gün yorulmadan iki ekmek istedin fakat Allah'tan afiyet (beden, din ve dünya selameti) istemedin, işte istediğin sana verildi! dedi.

Rüyadan uyandım, ondan sonra hep,

''Ya Rabbi, afiyet ver, Ya Rabbi afiyet ver..!'' diye dua etmeye başladım. Bir ara hücrenin kapısı çalındı, birisi,

''Hamal Ömer nerede ?'' diye beni sordu. Beni götürdü, ellerimi çözüp serbest bıraktılar.''

Resûlullah (s.a.v.) buyuruyor ki:

"Allah'tan afiyet isteyin. Kula kamil imandan sonra afiyetten daha büyük bir nimet verilmemiştir.''

Neyi nasıl isteyeceğimize, nasıl dua edeceğimize örnek olması açısından bu hikaye çok hoşuma gider. İnsan hep ister ama istediği şeyin onun için iyi mi kötü mü olduğunu bilmez. Bu örnekteki gibi, niyet iyi olabilir ancak başımıza geldiğinde işlerin öyle istediğimiz gibi olmadığını da anlayabiliriz. Yorucu bir işte çalışan kişinin zahmetsiz kazanç istemesi pek tabii anlaşılır bir durum. Ya da fakirlik yaşayan birisinin zenginlik, mal, mülk istemesi gayet doğal karşılanabilir ama bu zenginliğe kavuştuğunda ümit ettiği mutluluk da beraberinde gelir mi orası şüpheli.

Özellikle adım adım değil de bir anda zenginliğe kavuşan kişiler çevresindeki kişilerle ilgili sıkıntıya düşebiliyor. Örneğin daha önce sizinle ilgilenmeyen yakınlarınız sizden bir şey bekler hale gelebilir veya hiçbir şey beklemese bile siz zenginleşirken onların aynı yerde kalması aile içi dinamiğini bozabilir. Kaldı ki siz gayet rahat durumdayken yakınınız sıkıntı çekiyorsa bu da ayrı bir dert; öyle ki yardım etsen kabul eder mi, etmesen için rahat değil.

Eğer zenginlik ya da para kişiyi bozacaksa, şu andakinden daha kötü duruma götürecekse mevcut halinde kalmak kişi için daha hayırlı olmaz mı? Tabi biz büyük resme bakamıyor ve sadece isteğimizi gerçekleştirmeye takılıp diğer ihtimalleri bertaraf ediyorsak bu benim için hayırlı mı, benim için daha iyi mi olacak, bu duyguyu afiyetle yaşayabilecek miyim diye düşünmeyiz. Sadece olsun isteriz. Oysa ki hava almayı, para harcamayı, gezmeyi, yemeyi, sevmeyi, sevilmeyi nasıl tadına vara vara yaşarız afiyet denilen o tat olmadan?

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları