Asparagas haberi sadece Türk medyası yapmıyordu. Avrupa ve Amerikan basını da bu modadan nasibini alacaktı. Avrupa kamuoyu başta sanat, sosyete ve spor gibi konularda yapılan 'asparagas'lara göz yumdu. Ancak, dedikodu ya da yalan haberler bu konuları da aşarak Avrupa Birliği (AB)'nin çeşitli kurumlarını da hedef almaya başlaması üzerine, Brüksel harekete geçmek zorunda kaldı. Avrupa Birliği Komisyonu, asparagas haberlere karşı savaş açtı...
AB'nin gıda ürünlerine getirdiği standartlarla ilgili Avrupa basınında sıkça haberler yer almaya başlamıştı.
Avrupa Birliği Komisyonu'nun o dönemki Basın Sözcüsü Michael Mann'in başını kaşıyacak vakti yoktu. Mann, Avrupa'daki medya organlarında Birlik hakkında çıkan asparagas haberleri teker teker toplayarak bunları konu ve ülkelere göre arşivlemeye başlamıştı.
Michael Mann, özellikle AB'ye yeni katılacak ülkelere atıfta bulunarak "Eğri muzların ya da düz salatalıkların neden yasaklanacağı konusunda birtakım ipe sapa gelmez hikayelerle insanların kafaları gereksiz yere karıştırılıyor" diyerek dert yanıyordu.
Çeşitli basın organlarında yer alan Avrupa Birliği ile ilgili asparagas haberler arasında her türlü fantazinin sınırlarını zorlayan iddialar hayli fazlaydı. Her ülkeye ilişkin beş ile 25 arası yalan haber vardı dosyada. Ancak bir ülkenin dosyası, diğerlerine oranla hayli kabarıktı. O dönemdeki İngiliz medyasının bir yıl içinde sadece Avrupa Birliği ile ilgili yayınladığı asparagas haber sayısı 120'yi buluyordu.
Özellikle İngiliz bulvar basınının son dönemdeki en gözde malzemesi Avrupa Birliği kaynaklı haberlerdi. Brüksel tarafından finanse edilen bir araştırma ya da anket sonuçları bile bazen İngiliz medyası tarafından "Brüksel'in kararı" olarak lanse edilebiliyordu.
Örneğin, Kraliçe'nin en sevdiği köpek cinsi olan Corgi köpeklerinin, AB standartlarına uymadığını yazıyordu bir İngiliz gazetesi. Başka bir gazetede ise AB sınırları içinde çalışan kamyon şoförlerinin artık kahvaltı esnasında sahanda yumurta yiyemeyeceklerini iddia ediyordu. Gerekçe olarak da sürücülerin, yağlı elleriyle direksiyon hakimiyetini tam olarak sağlayamayıp kaza yapma risklerinin artacağı gösterilmişti.
AB Komisyonu Basın Sözcüsü Michael Mann, İngiliz basınında bu kadar yalan haber yer almasını, ülkeye özgü medya yapısına bağlıyordu. İngiltere'de diğer ülkelere nazaran daha fazla bulvar gazetesinin olduğunu ve boyalı basın arasındaki rekabetin son derece acımasız bir ortamda cereyan ettiğini belirten Mann, AB kaynaklı haberlerin büyük bölümünün gazetelerin Brüksel muhabirleri tarafından yazılmadığını da kaydediyordu.
AB, asparagas haberlere karşı açtığı savaşta başarılı olmak için hemen bu haberleri belgeleriyle yalanlama yoluna gitme konusunda daha çabuk hareket etmeyi planlıyordu. Ayrıca, Brüksel'deki bürokratlar, basın mensuplarına yönelik günlük bilgilendirme toplantılarının daha geniş kapsamlı yapılması yönünde gayret gösteriyordu. Ancak Komisyon'un Basın Sözcüsü Michael Mann, bu önlemlerin asparagas haberlerle mücadelede tek başına yeterli olmayacağını düşünüyordu.
Brüksel'in, bu konuda ancak belirli oranlarda etkili olabileceğini, asıl görevin ulusal hükümetlere düştüğünü belirten Mann, "Avrupa nedir? Birlik Avrupası için ne iyi, ne kötü?" gibi sorulara yanıt arayan, yerel düzeyde ancak geniş kapsamlı tartışma ve bilgilendirme etkinliklerinin şart olduğunu vurguluyordu. Yani sizin anlayacağınız; Avrupa'da da artık asparagas habere gına gelmişti.
