Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Fatih Ergin

Fatih Ergin

Yazar

30 Ağustos'un "ilgilendirdiği" şehir!

AKP iktidarı, verdiği tarih hizmeti ile de kendinden önceki iktidarlardan farkını ortaya koyuyor. Malum, Lozan Antlaşması'nın gizli maddeleri olduğunu ve 2023'te bu antlaşmanın biteceğini AKP iktidarı sayesinde öğrendik. Bize öğrettiklerine göre, Lozan'ın bu yönlerinden antlaşmada taraf olarak yer alan diğer devletleri de haberdar etmişlerdir diye düşünüyorum. Zira Türkiye ve dünyada Lozan hakkındaki bu bilgileri AKP çevrelerinden başka kimse bilmiyor. Gizli maddelerin ne olduğuna dair renk vermemeleri de, meselenin devlet sırrı olmasından kaynaklı galiba. Yoksa niye söylemesinler! Zaten Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Yunanistan ziyaretinde Yunan Cumhurbaşkanına "Lozan'ı güncelleyelim" demesi de bu yüzdendi. Öyle ya, İsmet Paşa, Lozan'da Türkiye'nin ancak 100 yıl süreyle bağımsız bir devlet olarak tanınmasına imza atmıştı. Görüşmelerin yarıda kesilmesi, gergin ve çekişmeli geçmesi de, Türkiye'nin "süreli bağımsızlığının" tanınıp tanınmaması uğruna tarafların verdiği mücadelenin eseriydi...

İşin mübalağası bir tarafa, bu çukur tarih ehlinin bir diğer tezi de, Lozan'ın Ankara tarafından Sevr'i kabul etmek zorunda kalmamak için imzalandığı yönünde. Oysa, Osmanlı Hükümeti Sevr'i imzaladığında TBMM bu antlaşmanın kendileri için hükümsüz olduğunu dünyaya ilan etmiş ve Millî Mücadele'nin askerî safhası başlamıştı. Sevr Antlaşması, İnönü Muharebelerinde, Sakarya önlerinde ve Dumlupınar'da Türk Ordusu tarafından tarihe gömüldüğünden, Batılı devletler Lozan'da masaya oturmak zorunda kalmışlardır. Son 200-250 yıllık tarihimizde alınan en doğru dört karar vardır ki, bunlardan biri Lozan Antlaşmasıdır. Diğer üçü ise, Ermeni Tehciri, 26 Ağustos 1922'de başlayan Büyük Taarruz ve Kıbrıs Harekâtı kararlarıdır.

Lozan'ı kötülüyorlar, Lozan'ın üzerine gölge düşürmek istiyorlar, çünkü adına "Yeni" dedikleri Türkiye'yi kurabilmek için, kendilerinden önceki Türkiye'yi ve o Türkiye'yi var eden her şeyi mahkûm etmeleri gerektiğini biliyorlar. 15 Temmuz'daki FETÖ'cü darbe girişimini de, inşa etmek istedikleri Türkiye'nin tarihi hikâyesi yapmaya çalışıyorlar. O yüzden ki, millî bayramlara 15 Temmuz'u rakip ve alternatif haline getirdiler. Lozan'a giden yolun en önemli virajı olan 30 Ağustos Zaferi hakkında AKP'li Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş'ın "halkın genelini ilgilendiren bir bayram değil" demesi, bilinçaltındaki bu hedefin, Atatürk ve Cumhuriyet ile olan kavgalarının bir yansımasıdır aslında. Oysa 30 Ağustos, bırakın Türk halkının genelini, Türk Dünyası'nın, İslam âleminin ve bütün mazlum halkların genelini ilgilendirmiş bir zaferdir. Türk Ordusu'nun kazandığı zafer, emperyalizmin pençesindeki diğer milletlerin kurtuluş hareketlerine güç vermiştir. Belli ki AKP'li Alinur Aktaş'a çukur tarihçileri tarafından Millî Mücadelenin sadece adının millî olduğu ve bu mücadeleyi sadece TBMM ve ordunun verdiği öğretilmiş. Öyle olmasa, dünya tarihindeki ilk "topyekûn savaş" olan İstiklal Harbimizin herkesi ilgilendirmediğinden bahsetmezdi. Aktaş'ın "halkın genelini ilgilendirmiyor" dediği 30 Ağustos, Türk Ulusu'nun kadını erkeği, genci yaşlısı, bütün unsurlarıyla Gazi Paşa'nın arkasında yer almasıyla kazanılmış bir zaferin bayramıdır. 30 Ağustos Zaferi, birilerini ilgilendirmiyorsa, onlar ancak cumhuriyeti reklam arası gören, kapatılması gereken bir parantez gören, "Keşke Yunan kazansaydı" diyen malum zatı üstat belleyenlerdir.

Anlaşılan o ki; Aktaş, 30 Ağustos'un Türkiye'de en çok ilgilendirdiği şehirlerden birinin Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu Bursa şehri olduğundan da habersiz. Öyle ki Yunanlar, 1920 Temmuz'unda Bursa'yı işgal etmişlerdi. Toplu tecavüzler ve katliamlar dışında bir şey daha oldu. Bursa'yı işgal eden Yunan ordusunun başında bulunan Venizelos'un oğlu Sofokles, Osmanlı Devleti'nin kurucusu Osman Gazi'nin türbesine giderek sandukayı tekmeleyip '' Kalk ey koca sarıklı, koca Osman! Kalk da torunlarının halini gör! Kurduğun devleti yıktık. Seni öldürmeye geldim!'' diye bağırdı. 30 Ağustos 1922 tarihinde zaferle sonuçlanan Büyük Taarruz'da işgal kuvvetlerinin askerî gücü çöktü ve geri çekilmeye başladı. 3. Kolordumuz Bursa'ya ilerlemeye başladı. Yunan ordusunun Bursa İnegöl arasındaki Kazancı Yokuşu'nda mevzileri vardı, söküldü. 30 Ağustos'ta başlayan yürüyüş ile 11 Eylül'de Bursa ve Osmangazi kurtarıldı. Hacivat Köprüsü civarında şehit olan askerlerimiz, bugün Tophane'deki şehitlikte kurtardıkları Osman Gazi türbesinin koynunda yatmaktadır. Alinur Aktaş'ın bilgisine...         

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları